Matematik öğretmenimiz Türkan hoca , gıcıklığıyla ün salmış klasik matematikçilerin aksine çok iyi biriydi. Bir keresinde 45 olan notumu 50 yapmıştı. Ama bu benim matematikten nefret ettiğim gerçeğini değiştirmiyor.
Sıradaki ders edebiyat , okuyacağım kitabı çıkarmak için çantama eğildiğimde bana doğru bakan masmavi çok masum bir çift göz ile karşılaştım.Bir dakika ben her zaman yalnız otururum. Kız oldukça masum bir tavırla:
-Merhaba,ben Buse buraya yeni taşındım.
- a-a bende Yağmur. Hoşgeldin o zaman
-Şeyy.. Ders programını bilmiyordum acaba sende yedek kitap var mı?
-Tabi ki var.
Yanımda 2 kitap taşıyordum. Biri okuduğum ,diğeri okumak isteyip yinede bir türlü okuyamadığım kitabım . Kitabı sıranın üzerine koydum.
-Teşekkür ederim
Sadece gülümsemekle yetindim.
Edebiyatçı gelince kitabımı okumaya koyuldum ama o kadar sıkıcıydı ki en sonunda gizlice kitabın arasına telefonumu koyup telefonuma bakmaya başladım. Whatsapp'a girdim. Sonra Erzurum'daki eski dostum Melisa'ya mesaj attım. O benim bu dünyada güvendiğim tek kardeşim.
-Kanka çok sıkıldım.yardım et.
Bir dakika sonra mesaj geldi.
- Arkadaşın sınav oluyor daha sonra mesaj at.
Hay gerizekalı . Bu telefonunu 2. Kez kaptırışı.
Ben bu malı düşünürken tenefüs zili çalmıştı.
Bende ayağa kalkıp kantine doğru yürürken bir yandan elimde telefonuma bakıyordum. Bir anda sert bişeye çarptım. Aha bu sabah gördüğüm siyah dalgalınımsı saçları olan çocuk sadece arkasından gördüğüm....... Gözleri yeşilmiş. Bu benim zaafım .
-Ah dikkat etsene.
- Asıl sen dikkat et önünü göremiyor musun kızım?
Bunu burun kıvırarak söylemişti.
O anda tam bende birşey diyecektim ki bu sabah durakta gördüğüm sarışınımsı çocuk seslendi.
-Hadi Berke kantine gitmiyor muyuz?
-Geliyorum.
Berke denilen çocuk sarışınımsının yanına oradan da kantine gitti.
Benim de artık kantine gidesim kalmamıştı.
Sınıfa geri gideceğim sırada sıcak bir el kolumdan tuttu.
Bu sarışınımsı çocuktu.
-Ben Melih ,arkadaşım adına özür dilerim. Biraz kabadır.
-Önemli değil, böyle insanlara alışığım. Bu arada ben de Yağmur
Adının Melih olduğunu öğrendiğim çocuk ultra tatlı bir gülümsemeyle arkasını dönüp gitti.
Bende sınıfıma girdim. Sırama oturacağım sırada masamın üzerinde bir çikolata gördüm. Çİ-KO-LA-TA .
Kim koydu diye düşünürken Buse geldi.
-O yediğin şey kitap için sana teşekkürüm.
Ben de şirince:
-Gerek yoktu.
Demekle yetindim.
Daha sonra bütün dersler olabildiğince sıkıcı geçmişti. Ben de ara sıra Buse'yle konuştum. Anne ve babası ayrılmıştı. Onun için üzülüyorum. Anne ve babamın ayrılması kötü olurdu. ..
Okul bitmişti.
Okuldan çıkarken Buse'ye ''görüşürüz'' diyip servise bindim.Yine en arkalardan bir koltuğa oturdum.Tam çantamdan kulaklığımı çıkaracaktım ki Melih denen nazik çocuk yanıma oturdu.
-Umarım burası boştur.
-Evet,oturabilirsin.
-Sen de mi Duru Sitesinde oturuyorsun? Ben oraya yeni taşındım.Bugün gördüğün ukala benim en yakın arkadaşımdır. O da bizim sitenin yan tarafındaki Beylik sitesinde oturuyor.Ama onu okula hep babası götürür.
Neden o kaba Berke'den bahsediyorduk ki.
-Bu sabah seni durakta görmüştüm sanırım.
-Ah evet servis saatlerini bilmediğim için servisi kaçırmıştım. Okula babam bıraktı.
O bunları söyledikten sonra sessizlik olmuştu.
Sessizliği ilk o bozdu.
-Siteye geleli 2 gün oldu .Bugün bana siteyi gezdirir misin ?
Ben. Ona.Siteyi mi gezdirecek mişim?
Oha o çok takışıklı bi çocuk ve benden siteyi gezdirmemi mi istedi. Pekala.
-Olur.
-İyi o zaman saat 5' de Sitenin ortasındaki parkta olucam. Zaten yolunu bildiğim tek yer orası.
Güldüm .
-Tamam, saat 5'de parkta.
Servis sitenin önünde durdu. İkimizde indik ve yolun çatallaştığı noktada el sallayarak ayrıldık. O farklı yolda ben farklı yolda .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bayan Bela
Подростковая литература15 Yasındaki Yağmur oldukça sevimli ancak asosyal bir kızdır. Gerisi hikayede....