Şehrin ağaçları genç kadının pencere camını tırmalıyordu.Bir kaç saat önce sahaftan yeni aldığı kitabın sayfasını kıvırdı,aynı cümleleri gıcırtıdan tekrar okumaya çalışsa da daha fazla devam edemeyeceğine karar verdi.Şiddetli bu kış rüzgarı,bütün gece boyunca evin etrafını gürültülü seslerle sarmıştı.Genç kadın camdan dışarıya baktığında aylar sonra ilk kez bu ıssız şehirde fırtınanın saatlerdir dinmediğini görüyordu.İçeriye bu denli yansıyan fırtına,sabaha etrafı darmaduman edecek kadar yoğundu.
Rüzgarın ıslığından git gide korkan genç kadın çareyi uzaktan kumandaya basarak Skylar Grey-Final Warning parçasında buldu.Odanın soğukluğu kadını depodaki kışlık yorganları almaya zorlasa da bunu pek yapabileceğini düşünmüyordu.Soğuk git gide çekilmez hal alırken aptalca korku hikayeleri yüzünden donarak ölmeyi tercih edecek kadar deli olamazdı.Büyük bir hızla koşan genç kadın merdivenlerden ikişer ikişer inerken içindeki huzursuzluk her saniye yığın halinde çoğalıyordu.Telefonun cızırtısını duyan genç kadın en son titreşimde bıraktığını hatırlayarak kendine lanet okudu,sadece bir kaç adım ötedeki telefonu almak işkence gibiydi.Komidinin üstünden telefonunu almasıyla annesi olduğunu düşünerek derin bir nefes aldı ve 4.çalışta telefonu açtı.
Kulağına kesik ve cızırtılı bir ses geldi,
''Ben Baran,buluşmamız gerek.En erken ne zaman gelirsin?''
Ses gelecekten bir ölü ruhu gibi tüm bedenini ürperterek genç kadına çarptı.Bu sesi babasının işlerini berbat ettiğinden itibaren uzun zaman duymamıştı.Ve şu an bu telefonu açıyor olması büyük bir sorundu.Kaçacak bir yeri olmadığına kanaat verince düz bir sesle ''Tamam,yarım saat sonra.'' dedi.Elinde tuttuğu telefon terden kayganlaşıp düşmeye hazırken telefonu yerine bıraktı.
Çıkış yolları arasında bu gerçeği asla değiştiremeyecekti.Babasına yaptığı ihanet genç kadını ilelebet yakasından tutacaktı.Bu düşünce bedenini kaskatı yapmak için yeterliydi.Gözlerini kapatırken zihni ummansız biçimde geçmişe izinsiz yolculuk yapıyordu.3 ay önce son kez telefon başında buz kestiğini uman kadın,geçmişin kirli tozlarından ayıklandığını sanarak,yeni hayatın davul seslerine ikna olmuştu.O sadece normal bir hayat süren,hayatını ailem dediği adama -babasına- adamış bir genç kadındı.
Yan masada duran sürahiyi kavrayarak,soğuk portakal suyunu bir hamlede terden sırılsıklam kesmiş bedenine nakletti.Bu soğuk onu kendine getirmeye şimdilik yeterdi.Salonun camından baktığında dışarısı binaların ışıklarıyla akşam edasını veriyordu.Saat gece yarısını geçerken daha fazla vakti olmadığına kanaat getirdi.Paltosunu alıp kendini ekim ayının soğuyla baş başa bıraktı.Her şey yoluna girecekti bu fikre inanarak çıktığı yolda emin adımlarla genç adamın kastettiği yere yürüyordu.Terden gerilen bedenini gevşetmek üzere paltosunun düğmelerini serinleme ihtiyacıyla açtı.Huzursuzca yürüyor ve bunun aksine iyi olan her şeyi yaşayacağını hayal ediyordu.
Karanlıkta nefesi buğu çıkarıp zifri gökyüzüne karışırken harabe evlere git gide dahada çok yaklaşıyordu.Birbirine yapışık gecekonduların yarım yamalak ışıklarından devam etmek bir hayli zor ve muammalı olacaktı.Zonklayan beynindeki tek düşünce bir an önce o soğuk odasına gidip bodrum katına inip inmeyeceğini kararlaştırdığı dakikalara dönmekti.Ayakkabıları ıssız sokakta güçlü bir ses çıkartıyordu ayak seslerini duymazdan geldi.En sevdiği parçayı mırıldanarak hafızasına duymama emrini verdi.Paltosuna daha çok sarılan genç kadın sonunda kırık dökük gecekondunun bahçesine geçti.Kapıyı tek kez tıklattı ve kapı sadece onu alabilecek kadar aralandı.
Genç kadın korkulu sesini bastırarak büyük bir kuvvetle ''Benim'' dedi.
''Seni takip eden ya da gören birileri oldu mu?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Son Dokunuş
Teen FictionMavi ve Siyahın yasaklı dünyası.Olması gerektiğinden farklı bağ.Yelkovanların intikamı fısıldayışına kurban giden gölgeler,ışığa ihtiyaç duyar mı? Bu hikayenin en acımasız gölgesi olmaya yemin eden bir adam,Karanlığa attığı geçmişini bilinmedik gözl...