on bir¡

5.4K 607 92
                                    

jeongguk, kafasını telefondan kaldırıp taehyung ile göz göze geldiğinde, oturduğu bankta yerinde zıplamıştı. gözleri sonuna kadar açılmıştı ve yaşadığı şokla ellerini ağzına götürmüştü.

"jeon-..."

taehyung'un konuşmasını beklemeden kaçmaya başlamıştı. banktan kalktığı gibi hızlı hızlı adımlarla uzaklaşıyordu.

"bekle jeongguk!"

taehyung olduğu yerde sesi çıktığı kadar bağırmıştı.
jeongguk ise yerinde çakılı kalmıştı. bunca zaman öğretmeniyle konuşmuş olma gerçeği, utanca dönüşüp yanaklarını kıpkırmızı yapmıştı.

taehyung hızlıca olduğu yerde donakalan jeongguk'un yanına gelmişti. karşısına geçip kendisinden birazcık daha kısa olan çocuğun omuzlarını tutmuştu. gözleri dolan öğretmen, karşısındaki çocuğun kendisinden kaçmasını engellemeye çalışıyordu.

"kaçma. lütfen konuşalım, her şeyi açıklayacağım."

jeongguk kendisini daha fazla tutamamış ve gözlerinde zorlukla kontrol ettiği gözyaşlarını serbest bırakmıştı.

"bay k-kim. gitmem gere-..."

"hayır."

kafasını bir sağa bir sola salladı taehyung.

"bu sefer de kaçamazsın. konuşacağız bebeğim, lütfen."

sona doğru sesi kısılmıştı taehyung'un. jeongguk ise bu sırada öğretmeninden sesli bir şekilde ilk defa duyduğu kelimeyi hazmetmeye çalışıyordu.

"hyung."

jeongguk devam edemedi sözlerine. gözlerini kapattı ve sadece kafasını olumlu anlamda salladı.








-








"jeongguk. gözlerime bak artık. lütfen bebeğim."

taehyung elinde tuttuğu sıcak kupasını bırakmadan masaya doğru eğilip jeongguk'a seslendi. hava biraz soğuk olduğu için taehyung, jeongguk ve kendisini yakınlardaki bir kafeye sokmuştu. jeongguk, siparişleri verdiklerinden beri bakmıyordu, daha doğrusu bakamıyordu taehyung'a.

"hyung yapamam. çok- çok utanıyorum."

elleriyle yüzünü kapatmış, boğuk çıkan sesiyle bir şeyler söylemeye çalışmıştı jeongguk. taehyung ise karşısındaki çocuğun sevimliliğine karşı alt dudağını dişlemişti. gülemezdi şu anda.

"ama konuşmamız gerek."

taehyung kafasını biraz aşağıya indirerek jeongguk ile suratlarını eşitlemeye çalıştı. jeongguk ise ellerini yavaşça yüzünden çekti ve çekingen bakışlarını yolladı öğretmenine.

"teşekkür ederim."

buruk bir gülümseme ve kısılmış bir ses tonuyla konuşmasına devam etti taehyung.

"böyle bir şey yaptığım için çok üzgünüm jeongguk. seni kandırmak istemezdim ama delirmek üzereydim."

jeongguk bu sözler üzerine zor da olsa bakışlarını taehyung'un yüzüne çıkarmıştı.

"anla beni lütfen. senin sadece öğretmenindim, ki olması gereken de bu, ama bilemiyorum. o kadar kaptırdım ki sana kendimi."

boncuk gözler dikkatini bozuyordu. çok güzel bakıyordu jeongguk, bir tavşan gibi. taehyung korkarak elini küçüğünün çenesine götürdü. baş ve işaret parmakları arasına aldığı yumuşak, beyaz teni narince yukarıya kaldırdı.

"kendimi dizginleyemiyorum. çok çok seviyorum seni."

"b-ben de."

jeongguk'un söylediği şeyle afalladı öğretmen. o an durdu sanki her şey. insanların sesleri, dışarıdaki yağmur sesi, geri kalan bütün sesler yok oldu. sadece o ses yankılandı taehyung'un kulağında. 'ben de.'

"s-sen de ne?"

anlamamazlıkla sordu. inanamıyordu küçüğünün bu cesaretine. biraz önce suratına bakmaya utanan bu çocuk, şimdi ise ona onu sevdiğini söylüyordu. jeongguk titrek sesiyle;

"ben de seni seviyorum, hyung."

artistryHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin