dieciocho

2.1K 183 15
                                    

Genç kız etrafına bakınırken neden hâlâ saatlerdir burada olduğunu sorguluyordu. Bir mağaza binlerce kıyafet denenmek zorunda mıydı? Hem de alınmayacakları hâlde?

Jisoo'ya bakarken nefesini seslice verdiğinde onaylamaz bakışlar almıştı. Elbet Jisoo da onun ne kadar sıkıldığını biliyordu ancak oyalaması da gerekiyordu. Tüm bunları birkaç gün önce sevgilisi ile konuşmuş, planlamışlardı. Jungkook her ne kadar kötü bir şey yapmış olsa da genç kız için değerli birisi olduğunu hepsi biliyordu.

Bu yüzden Jisoo en azından Yoongi ve Jungkook ikilisi gelene kadar onu daha da fazla oyalamalıydı. Üstündeki elbiseyi ona göstererek dikkatini çekmek adına sesini yükseltti.

"Lalisa, benimle ilgilensen?"

Lisa başını salladığında gözlerini Jisoo'nun üstündeki elbiseye dikmişti. Neden böyle saçma giysiler giydiğini anlamdırmaya çalışıyordu.

"Yoongi ile buluşacağın için bir elbise baktığını söyledin ama bu elbise ile seni kostüm partisine bile almazlar."

Jisoo onun bu cümlesi ile göz devirip kabine geri döndüğünde telefonunu aldı eline hızlıca. Sevgilisine nerede kaldıklarına dair bir mesaj atar atmaz hızlıca eski kıyafetlerini giydi. Birkaç saniye sonra da aldığı mesaj ile yüzü gülmüştü. Nihayet gelmişlerdi.

Kabinden çıkıp Lisa'nın koluna girip dondurmacıya doğru ilerlediler. Jisoo'nun durmadan gezinen gözleri sevgilinde sabitlendiğinde arkadaşının kolundan çıktı.

"Az bir saçımı düzeltmem gerek, sen git ben geleceğim."

Lisa onun bu garip hallerini anlamdıramasa da omuz silkerek ilerlemeye devam etti. Kendini bir şeyleri sorgulayacak gibi hissetmiyordu. İlerleyip yemek katında herhangi bir masaya oturdu. Telefonunun titreşimi ile telefonunu kontrol etmek istedi ancak yine de bunun sıkıntısını alacağını düşünmüyordu.

Öylece oturmaya devam ederken aniden karşına oturan beden ile gözleri büyüdü. Bu Jungkook'tu. Büyük bir gülümsemesi vardı. Gözlerini ondan almazken Lisa kalkmak için yeltendiğinde onun elini tuttu hızlıca.

"İlk randevumuz oldu, değil mi ya?"

Lisa onun bu cümlesi ile kaşları çatık şekilde bakarken neden onun böyle olduğunu anlayama çalışıyordu. Şu an hem suçlu hem de güçlü cümlesine tamamen uyan bir türdendi.

"Çek elini, aptal aptal konuşma."

Lalisa sertçe konuştuğunda Jungkook dudaklarını büzdü. Başını iki yana sallayıp onaylamazca bakarken ne demesi gerektiğini iyi biliyordu. Bu yüzden derin bir nefes alarak mahçup gözlerle Lisa'ya baktı.

"Gerçekten, çok özür dilerim. İnan ne anlattı hiç bilmiyorum ancak kendisi çok kıskanç birisiydi. Sevgilisi de hâliyle güzel olunca böyle bir şey yapmak istedi. Bunu yaparken de kullanmak adına seni öne sürdü çünkü gerçekten de ne konuştuğun ne de yüz verdiğin bir erkek vardı. İnan karıştırmamasını söyledim ama kendisi bunu yaptı. Ben de bilmiyordum, sizi çıkar diye göstericeğini tam olarak. Gerçekten engel de olamadım."

Lisa kaşları daha da çok çatılmış şekilde bakarken seslice nefesini verdi. Elini geri çekip ayağa kalktığında Jungkook'u yavaşça süzdü ve sinirle gülerek konuştu.

"Taehyung'un bahsettiği bana bu değildi. Sanırım bir kez daha kendini batırdın."

Başını iki yana sallayıp oradan gittiğinde Yoongi hızlıca Jungkook'un omzuna elini koyarak ortaya çıktı.

"Deminden beri kenardayım, duyduğum tek şey son cümleydi ve ne kadar boka battığını kolayca anladım." Yoongi'nin cümlesi ile Jungkook başını salladığında kalktığımmasaya oturarak başını yasladı. Nasıl toparlaması gerektiğini artık o da tam olarak bilmiyordu.

 Nasıl toparlaması gerektiğini artık o da tam olarak bilmiyordu

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
belleza dolorosa | lizkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin