that wasn't a coincidence

274 13 2
                                    

bölüm 1|bu bir tesadüf değildi

"Hyung!"

Seokjin telefonunda olan bakışlarını kendisine seslenen kişiye çevirmişti ki onu görmesiyle gözlerinin odağını kaybettiğini sandı.

"Çok uzun zaman oldu."

Uzun zaman olduğu doğruydu. Genç olanla kendisi üniversiteden mezun olduğundan beri görüşmemişti Seokjin. Bu konuda pişman hissetmiş olabilirdi, birazcık.

Birbirileriyle sarılıp selamlaşma faslını bitirdikten sonra ikisi de kafenin bebek mavisi masasının etrafındaki sarı ve oldukça rahat olan koltuklarına yerleşmişlerdi. Ortama hakim olan tuhaf havayı dağıtmak için ne Seokjin ne de genç arkadaşı çaba göstermiyorlardı ne yazık ki. Ancak ilk hamle bunun için cesaretini toplayan gençten gelmişti.

"Seni mezun olduğundan beri görmedim hyung. İlk başta biraz kendine zaman ayırmak istediğini düşündüm ama bu zamanın biraz uzun olduğunu fark ettim."

Garsonun getirdiği kahvesini teşekkür ederek alıp sözlerine devam etti genç olan.

"Seni mezuniyetimde görmeyi çok isterdim hyung. Sana ulaşmaya çalıştım ama hiç geri dönmedin."

Sıcak kahvenin dudaklarını yakmasıyla kaşları çatılan ve gözleri kısılan genç, Seokjin'in gözlerine tam anlamıyla tamamen donatılmış bir ziyafet sofrası sunuyordu. Kuruduğunu hissettiği dudaklarının üzerine dilini gezdirdi.

"Sorun değildi hyung. Sana kırgın değilim, gerçekten. Fakat artık konuşmayacak mısın? Kendimi deli gibi hissetmeye başladım."

Seokjin'in sunacak bir bahanesi yoktu.

"Üzgünüm Jimin-ah."

Kuru bir "üzgünüm"ün yeterli olmadığını Seokjin elbetteki biliyordu. Kaçmak istemişti sadece; Jimin'den kaçmak, ona dair her şeyden kaçmak. O aklını karıştırıyordu, şimdi yaptığı gibi.

Her zaman yaptığı gibi.

"Kendine zarar vermiş olmandan korktum hyung. Neden bir anda ortadan yok olma gereği duydun ki?"

Seokjin dilinin ucundan dökülmek için savaş veren kelimeleri yuttu ve onları boğazındaki yumruya ekledi.

"Özür dilerim.."

"Bunları benden özür dilemen için söylemiyorum hyung. Benden özür dilemeni hiçbir zaman istemedim."

Jimin'in küçük elleri Seokjin'in pek de haz etmediği çarpık parmaklı ellerini sardı.

"Seni bilmem ama kaderin bizi bir araya getirmesinin bir tesadüf olmadığını düşünüyorum."

Titreyen dudaklarını gizlemek için onları dişleriyle sıkı sıkıya tutan Seokjin artık dişlerinin battığı yerden usul usul süzülen kanının metalik tadını almaya başlamıştı.

"Seni çok özledim hyung."

Seokjin de özlemişti, hem de çok.

----------------------

merhabalar yine ben, Koi c:

uzun zamandır notlarımda bekleyen bir minific'ti bu çok seviyorum bu yüzden sizlerle paylaşmak istedim <:

ufak yıldız butonuna tıklamayı ve kitabımızı dostlarla paylaşmayı unutmayın :>

ufak yıldız butonuna tıklamayı ve kitabımızı dostlarla paylaşmayı unutmayın :>

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Oh! Serendipity ; jinminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin