Bir Cuma Akşamı

90 5 15
                                    

Şövalesini kurup üzerine tuvali yerleştirmiş, küçük masasına kullanacağı boyalarını tek tek dizmiş, fırçalarını çıkarmış, temizlemek için de küçük bir kavanoz su yanına da bezi almıştı. Önlüğünü de üzerine geçirince her şeyi hazırdı. Geriye sadece başlamak kalmıştı. Yapacağı sonbahar resmine önce bir kalem ile taslak attı, ardından boyasını alıp beyaz tuvaline sürmeye başladı. Resim yaparken genellikle lofi / jazzhop tarzı müzikler dinlerdi. Normale göre istisna olarak etrafındaki seslere değil de resmine odaklanmak için yapardı bunu hem ona keyif veriyordu. Resminde önce açık renkli yerlere odaklanmıştı çünkü koyu rengin üzerine açık renk sürmek zor oluyordu bunun sebebi ise tuvaldi. Resmen boyayı emiyordu, bir türlü üzerinde tutmuyordu. Bu sefer "Önceden astar mı çekmeliydim?" diye kendi kendine mırıldanmaya başlamıştı. Yanına gelen kız kardeşini henüz fark etmemişti.
Kız kardeşi ablasının her zaman çok yetenekli olduğunu düşünür, ona özenirdi. Bir kereseinde 8 yaşlarındayken ablasına neden kendisinin de onunki gibi bir yeteneği olmadığını sormuştu. Ablası ise bunun zamanla ortaya çıkacağını söylemişti. Şimdi artık kendini keşfetmeye başlamıştı küçük kız. Şiş ile örgü modelleri çıkartmayı öğrenmeye başlamıştı annesinden. Ve bu işte oldukça iyiydi. Bir zamanlar ablası da denemiş ama canı sıkılıp bırakmıştı.
Ablası kardeşini yanında görünce kulağındaki kulaklığı çıkartıp ona döndü. Kardeşi ona gülümseyerek "Yeni bir resme mi başladın" diye hevesle sordu. Ablası "Evet, sence evimize yakışır mı?" diye cevapladı. Kız kardeşi "Hiç yakışmaz mı? Çok güzel çiziyorsun hem" diyerek gözü ablasının önceden boyayıp bitirdiği resimlere gitti. Ablası da gülümseyerek teşekkür etti. Kardeşinin ona destek çıkması çok hoşuna gidiyordu, ona mutluluk veriyordu. Sonra resmine geri döndü, kardeşi de içeriye geçmişti.
Resmin içine adeta dalmıştı, kendisini boyaların arasında kaybetmişti, ellerinin boya olması hiç umrunda değildi. Tam tersine ellerinin hep boya olması onun hoşuna gidiyordu. Bu izler resim yaparken gösterdiği emeğin imzalarıydı. Hem nasıl olsa ellerinden kolayca çıkıyordu akrilik boya, tek sıkıntı onu temizlerken bir süre uğraşmasıydı.
Bir süre sonra yorulmuştu. Boya kutularını kaldırdı ardından artan boyaları temiz boş küçük kutulara aktardı, sonradan kullanabilirdi. Önlüğünü çıkartıp resmine şöyle bir baktı. Şimdilik gözüne pek güzel görünmüyordu, sürekli "Acaba şöyle yapsam daha mı iyi dururdu?" diye sorguluyordu. Sonra 'amaaan' diye içinden geçirip, resmi daha sonra kontrol etmeye karar verdi. Belki bir süre sonra daha güzel görünürdü gözüne.
Saat de geç olmuştu. Annesi namazını kılıp uyumasını söylediğinde ellerini yıkıyordu. Namaz da kıldıktan sonra yatağına geçip rüyalar alemine daldı.

Hayattan Küçük AnlarHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin