"Hay anasını satayım ya!" diye mırıldanırken Melis'i aramaya devam ediyordum. Ulan neden açmıyor bu kız? Hayır yani öldüyse falan bu günü mü buldu? Tam gezeceği... "He kanka" diye uykulu bir ses geldi kulağıma
"Siktir! Uyuyor musun?" Uyuyor muydu cidden? Uyumamalıydı! Bugün gezecektik ulan biz, sonra kıyafet alıp okula süslü süslü gidecektik. Yeni döneme son dönem depresyonundaymış gibi giremezdik herhalde, değil mi?
Bir süre ses gelmedi, sonra "Aradığınız kişiye şu anda ulaşılamıyor lütf-" "Yalanını sikeyim Melis" Ya anlamıyorum bu kız beni sinir etmek için falan mı gelmişti dünyaya?
"Ya kank-"
"Ne var Melis?"
"Melis mi? o ne lan? Hani senin gerizekalı, mamun suratlı aşkım deyişin?"
Bu söylediğine kıkırdamıştım. Kendiside ne dediğini yeni anlıyor olmalıydı ki "Bekle lan, maymun suratlı deyince Melis demek daha mantıklıymış" dedi
"Tamam be güldürme beni. Hem biz güya 12'de buluşcaktık sen daha uyuyosun ve şuan saat 1 bilmem anlatabildim mi?"
"Tamam kanka sen bana yarım saat ver ben geliyorum, hadi öptüm bay"
Kendi kendime kıkırdayıp telefonu yatağın üstüne fırlattım. Aynanın karşısına geçip yansımama bakarken annemi yeni farketmiştim. Ellerini karnının üstünde birleştirmiş bana bakıyordu. İşte bu bakış sorguya çekilme bakışıydı. Kim bilir yine neler yapmıştım.
"Sen niye gülüyosun bakiyim öyle?" Bana mı demişti? Evet evet bana demişti.. Hadi başlıyoruz bismillah.
"Yoo gülmüyorum nerden çıkardın?"
"Ilgaz, kızım bak ben senin annenim benden bir şey saklayamazsın anlarım. Şimdi söyle bakayım kime gülüyorsun sen? Yoksa.."
Yoksa dedi! Bomba geliyor Allahh.. Arkamı dönüp yatağa oturmamla annemin yanıma gelişi bir oldu.
"Yoksa sevgilin falan mı var?" Ne? Ciddi miydi bu kadın? "Anne... Bak anneciğim neden her konuyu erkeklere bağlıyorsun?" Al işte yine yüzü düştü. Ya insanın annesi kızı erkeklere bulaşmasın, sevgili yapmasın diye uğraşır ama benim annem.. Allahım ya.
"Böyle gidersen evde kalıcaksın o yüzden" Yüzümü ciddi bir şekle sokmaya çalışarak konuştum "Ha senin amacın beni evden kovmak?" der demez ellerimi tuttu ve hemen ciddileşti "Yok yavrum öyle demek istemedim. Yani işte..."
Aman kıyamam ya.. Anne yüreği işte dayanamıyor. "Neyse anne. Biz zaten Melisle buluşcaktık, hanımefendi bu saatte yeni uyanmış ona gülüyodum" derken gülümsemeyi ihmal etmemiştim. "Gitmek için izin aldın mı peki?" Ulan bunu hesaba katmamıştım ki ben, izin verir diye sormamıştım yani. Şuan ki haline bakarsak ta izin vericek gibi durmuyor.
Yani evet biraz şirinlik yaparsam kabul ederdi belki "Ya annişş, okullar açılacak biraz süslenmemiz lazım değil mi? Hem Melis yolda gelir birazdan" derken zil çalmıştı. Oha Melis gelmiş miydi cidden?
Alel acele ayağa kalkıp kapıya koşmaya başlarken "Belkide gelmiştir anne!" diye bağırdım. Sonra kocaman bir gülümsemeyle kapıyı açtım. Gerçi Melis gelince trip atacaktım ama beni annemin gazabından kurtardığı için trip atamazdım.
"Ooo abla ben geliyorum diye niye bu kadar heyecanlandın?" Ve hüsran.. Rüzgar gelmişti ya! olur mu böyle ama..
Rüzgarı görmemle kapıyı suratına kapatmam bir olmuştu sanırım. Gerçi kapatamamıştım. Ayağını araya koyup beni tüm gücüyle itince içeri girmeyi başarmıştı, e tabi bende yeri boylamıştım. "Hayvan! Öküz!.. diye söylenirken elini uzatmıştı. İlk biraz tereddüt etsemde elini tuttum. İbnelik değil mi? Tam kalkacakken beni yine yere itmişti. Bu sefer kesin kalçamı falan kırmıştım herhalde "Ulan ağzına sıçtığımın geriz-.." diye başladığım mükemmel küfürüm annem tarafından bölünmüştü "Ilgaz kim gelmiş?" Annemin sesi ile kısa bir saniye Rüzgar ile göz göze geldik ve tam ayağa kalkmak için hamle yaptığımda o çoktan odama doğru koşmaya başlamıştı bile. Ben peşinden koşarken cırlamasınıda eksik etmemişti "Anne! kızın bana küfür ediyor!!" O nasıl ses lan öyle? Yemin ederim kulaklarımın içi kanıyor. "Ben senin ses tellerini si... Rüzgar o nasıl ses? Karı gibi mübarek" diye bağırdığımda -yada cırladığımda- odamın kapısının önüne gelmiştim. Rüzgar, annemin arkasına geçmiş dehşetle bana bakarken annem kulaklarını kapatmakla meşguldü.
