Yorgunum ...
Vücudum beni taşımayacak kadar yorgun, düşüncelerim beynimi tamamen istila edecek kadar cesur ... bir çukurun içine düştüm lakin kalkamıyorum. Kaldıracak kimsem de yok. Sanki birden yalnız kaldım. Nasıl bu hale geldiğimi asla hatırlamıyorum. Benim suçum mu yoksa etrafımdakilerin mi suçu asla bilemiyorum. Diyorum ya düşünceler beynimi istila edecek kadar cesur diye sanki bir anda beynim hareket etme duyusunu yetirdi. Asla kalkamıyorum. Etrafımda büyük bir kaos var ve ben kaos un tam ortasında duruyorum. Sonunda beynim elime emir verdiğimde gözlerim harekete geçip ellerime baktı. Ve tekrar bakmak istemedi beynim tekrar durmuştu. Zira ellerimde kan vardı. Neden ellerimde kan vardı inanın bilmiyordum beynim tekrar gözlerime komut verdi, göz kaslarıma söz geçiremeyip yerde yatan siluete baktım ve gözlerime inanamadım yerde yatan bendim. Ama nasıl olurdu...? ben buradaydım hemen burada, insanların arasındaydım. Bedenimin yanında ağlayan bir erkek vardı ağlayıp tekrar ve tekrar soğumuş olan bedenime ''beni bırakma'' diye bağırıyordu. Peki ben kimi bırakıyordum bedenim karşında ağlayan kişi kimdi? Peki ben kimdim? Ne yani ölmüş müydüm? Ölmüş isem beynim nasıl komut verebiliyordu hareketlerime. Ya da düşüncelerim nasıl oluyor da beynimi meşgul edebiliyordu. Sorularla boğuşurken birden etraf karardı ve hiçliğin arasına tekrar düştüm. Ve birden havalandığımı hissettim. Derken bütün anılarım aklıma üşüştü. İlk doğduğum andan itibaren şu an ki olan yaşantıma kadar tüm anılarım hepsi karşımdaydı. Ne kadar da karmaşık hayatım olmuş derken bir anıda takıla kaldım. Ablamı son kez gördüğüm anda, o anda takılı kaldım.
Oysa ki o anı birçok kez hatırlamak için çok uğraşmıştım. Onla vedalaştık mı diye hep merak ederdim ve sonunda cevabımı almış oldum. Ablam ile deli gibi sarılıp gitmek istemediği söylüyordu. Anılarım görürken birden ablam karşıma çıktı. Gözlerime inanamadım karşımdaydı. Yaşasa olacağı yaştaydı. Geldi tıpkı o gün ki gibi sarıldı ve burada duramazsın burada sana yer yok deyip beni başka anılara itti. Ve karşımda kendim vardı. Aşırı sinirliyim. Neden sinirli olduğumu anlayamasam da elime bıçağı almıştım. Aynaya bakıp yaşamaya hakkın yok demiş bıçağı kendime saplamıştım. Sonra ayna da tekrar kendimi görüp deli gibi ve şeytanı bir gülümseme ile daha sonrasında bir daha kahkaha atamayacak kadar çirkin ve kötü bir kahkaha atıyordu.
Beynim tekrar düşünceleri saldı kafamın içine. Ne yani ben kendimi mi öldürmüştüm? Eğer kendim öldürmüşsem aynada gülen kimdi? Omzuma birinin dokunduğunu hissettim. Arkama dokunup baktığımda tekrar bir boşluğa itilip kırmızı bir odaya düştüm. Bana gelen bir adam vardı. Bu adam bedenim başında ağlayan adam dı. Yanıma gelip direk sarıldı ve beni öpmeye başladı. Midem bulanmaya başlamış başım dönmeye başladı. Bu his de neydi tanıdık bir o kadar da yabancıydı. Karşımda ki adam benden ayrılıp tekrar ağlayamaya başlamıştı. Geri dön diye yalvarıyordu. İyi de ben nereye geri dönmeliydim. En önemlisi ben kimdim de bu adam bana yalvarıyordu. İşin tuhaf olanı ise anılarımda ki kişileri hatırlıyorken kendimi hatırlamıyor oluşumdu. Tekrar düşüncelere dalmışken biri beni sallandırıp kalbime baskı uyguluyordu. Garip sesler duyuyordum ama asla neler olduğunu anlayamıyordum. Daha sonrasında bıçakla bana koşan bir kadın ve daha sonrasında o kadının kendim olduğunu anladığımda iş işten çoktan geçmişti. Çünkü koşan kadın bıçağı direk kalbime saplamıştı ve ismimi söyleyip kulağıma ''- celladını aramak istiyorsan aynaya bak kendini görürsün '' deyip uzaklaştı.
Ve birden gözlerim açıldı. Etrafımda bir sürü insan ve o adam ve en iyi arkadaşlarım, annem ile babam yanımdaydı. Herkes bizi çok korkuttun diyordu. Kafamı karşıya kaldırdığımda ayna vardı. Aynaya baktığımda elinde bıçak olan ben ''bana seslenip bir daha aynı hatayı yapmamak için düşünlerini susturucağım deyip bıçağı beynine sapladı. Ben korku içinde kalmışken sonra ayna da ablam karşıma çıkıp '' sana burada yerin olmadığını söylemiştim anneme ve yeğenime iyi bak deyip gitti. Daha sonrasında bir anda nefesim kesilir gibi oldu gözümü açtım. Gördüklerim hepsi rüyaymış kafamı çevirdiğimde yanımda sevdiğim adam, kafamı vücudumdan aşağıya indirdiğimde karnımda bebeğim vardı. Rüyamda düşüncelerim benliğimin katili olmuş ve oraya ait olmadığımı tekrar hatırlatıp uyandırmıştı. Ve bana çok iyi bir ders vermişti. İnsan düşünceleriyle kendi celladı bile olabilecekken sana yardım eden birileri hep var olduğunu hatırlattı.
Rüyanın üzerine bir su içip yatıp tekrar uykuya daldım. Bir daha kötü kabus görmeyecekmişçesine... Ama asla öyle olmayacağı o kadar kesindi ki zira aynada yansımam bıçakla bana bakıp gülüyordu bundan sonra hep kötü rüya göreceksin dercesine...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sonsuz Kalemler
General FictionDüşüncelerin sınırı yoktur . Bende bu sınırları kaldırıp beynin içinde daldım . Dalarken sizi de yanıma götürmek istedim . Bazen şiir bazen denemeleri görüceksiniz bu kitapta... Şimdi den iyi okumalar .