"Şimdi de bir şeytan olarak ağlıyor musun?"

39.9K 2.9K 8K
                                    

Tekrar yayımladığım için çok mutluyum 🥺🥺🥺

Umarım bollllca yorum yaparsınız çünkü sizin için -libellule çok uğraştı bölümü tekrar yazmaya (evet ben üşendiğim için ona yaptırdım)

Yorumlarınızı bekliyor olacağım mm~~ iyi okumalar

Sizi maviliyorum

Miyav

Kırmızının siyahla oynaştığı, günahın seslerinin müzikal gösteri olduğu, ellerin en mahrem de dolandığı o yerdi, Yeraltı.

Hades ve Şeytanlarının güzel ini, Ölüler Diyarı.

Şeytanlar, evet, burayı yöneten kişi de, halkta tamamen şeytanlardan oluşuyordu. Tek bir melek bile yoktu. Her türlü pisliğin, kirin, kötülüğün etrafta kol gezdiği yerlerdi buralar. Girenin bir daha çıkamadığı bir bataklık, gözleri yaşartan bir kırmızıydı.

Böyle bir yerde saltanatın olması kaçınılmazdı çünkü sonuçta, kötülüklerde yönetilmeye ihtiyaç duyardı. Yönetilmeyen tek şey yönetimin kendisiydi sonuçta.

Değişmeyen tek şeyin değişimin kendisi olması gibi.

Elbette bir kral, kraliçe ve prensler, veya lordlar vardı burada. Bir şato, etrafı siyahlarla bezeli ve kanlarla süslü, en tepede bulunurdu. Yapılan kötülüklere ve günahlara göre herkese verilen makamlar, kralın gerçekten de adi bir şerefsiz olduğunu gösteriyordu. Bu yüzden de kral oydu işte.

Kral Jeon Jacob.

Aslında, çoğu şeytan bir isme ihtiyaç duymazdı ama yüksek makamda olanların bir isme ihtiyacı vardı. Birbirinden ayırt edilmelilerdi.

Elbette kralın eşinin, hatta çocuklarının bile bir ismi olması Hades tarafından zorunlu tutulmuştu.

Hades, onların Tanrılarıydı. Onlardan daha kötü olduğunu herkes biliyordu zaten, ondan korkarlardı belki de.

Aslına bakarsak, kralın çocukları diye bahsetmek, pek de doğru değil. Çünkü tek bir oğlu var, o da Jeon Jeongguk. Henüz sekiz Dünya yılı boyunca yaşamış olan, minik bir yavru şeytan. Kötülüğü öğrenmeye başlayan bir ufaklık.

Büyük, kocaman kırmızı gözleri ve alnına dökülen kömür siyahı düz saçlarıyla gören herkesi kendine hayran bırakan, bir yandan güzel diğer yandan yakışıklı, kurnaz mı kurnaz bir şeytan yavrusu olmasının yanı sıra... Oldukça da masumdu.

Özellikle de bakıcısına karşı.

Kim Taehyung, yetmiş sekiz Dünya yılı boyunca yaşamış, bilgili, güçlü, güzel, hoş bir adamdı. Bir kaç ay önce, Jeongguk'un babası, Jacob, Taehyung'a oğluna bakması için görev verdiğinden beri Jeongguk'un en büyük zaafı oluvermişti bu adam birden.

Kıvırcık, dalga dalga saçları alnına dökülür, parlak kırmızı gözleri ışık saçardı. Kocaman, görkemli siyah kanatları, Jeongguk'u büyülerdi resmen. Kulağından sarkan, Jeongguk'un kanatlarından düşmüş olan siyah tüyden yapılma küpesi, boynundaki zincirli kolyeleri, giydiği kıyafetler, taktığı yüzükler, yaptığı makyaj, her şeyi, hem de her şeyi Jeongguk'un yerinde tepinerek ağlamak istemesine neden olurdu.

İlgisine bayılırdı, bakışlarını hissetmeye, saçlarını okşamasına, ona sarılmaya ve onunla vakit geçirmeye öyle bayılırdı ki, eski öğretmeni olan Jongdae'yi hiç dinlemeyen o yaramaz çocuk gitmiş, yerine yeni hocası için her şeyi yapan bir Jeongguk gelmişti.

EVIL TO THE DEVILHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin