xii

16.1K 1.3K 1.2K
                                    

{Yorumlarınızı okumayı aşırı sevdiğimi söylemiş miydim :> }

|Atlas|

Bacaklarımın daha fazla koşmayı kaldıramayacağına kanaat getirince koşu bandını durdurarak tamamen durmasını beklemeden üzerinden atladım. Kan ter içinde kalmıştım. Zemin ayaklarımın altından kayıyor gibi hissetsem de uzun süredir spor yapmadığımdan unuttuğum bu tanıdık rahatlama hissi bir ölçüde iyi gelmişti. Boynuma attığım havluyla birlikte soyunma odasına ilerliyor, gözlerimi okul binasından ayrı bir kısımda bulunan oldukça büyük spor salonumuzda gezdiriyordum. Boş aletler çıkıştan sonra benden başka kimsenin kalmadığını kanıtlarcasına sırıtıyordu.

Soyunma odasının kapısını açtığım an elim çıkarmaya yeltendiğim kulaklığımın üzerinde donakaldı. Tanıdık kalın omuzları ve ensesindeki ufak saçlarıyla karşımda duran bir Ata görmeyi beklemiyordum. Ancak çıplak sırtıyla bakışırken şaşırmama sebep olan varlığı değil, sırtındaki izlerdi. İnce şeritler halinde beline kadar inen yaralar iyileşmiş olmalarına rağmen, varlıkları uzaktan seçilebiliyordu.

İçeriye girdiğimi fark eder etmez bana döndüğünde ben çoktan göreceğimi görmüştüm. Yüzündeki şüpheli ifadeyi silmeden "Kapıyı çalsana oğlum." dedi tereddütle. Görüp görmediğimi anlamaya çalıştığını biliyordum, ama boğazımı temizlemekten başka hiçbir hamlede bulunamamış olmam göreceğimi çoktan gördüğümü ele vermişti. Öyle olmamasına rağmen bir suç işlemiş gibi hissediyordum.

Ben kulaklığımı yavaş bir hamleyle çıkarırken ciddileşen ifadesiyle aynı ağırlıktaki adamları eşliğinde üzerime yürüdü. Başka ne yapacağımı bilmeden gerilerken sırtım kapattığım kapıyla buluşmuştu.

"Hiçbir şey görmedim."

Söylediklerimin saçmalığını ağzımdan çıktıktan sonra fark ettiğimden inkar etmek için çok geçti. Gözlerini kapatarak derin bir nefes alınca, olacakların hoşuma gitmeyeceğini tahmin edebiliyordum. Yardım isteyebileceğim kimse yoktu ve güçlü olsam da onunla baş edemeyeceğim deneyimlerimle sabitti. Ellerim gayri ihtiyari kapı kulpuna giderken gözleri ellerimin üzerinde durdu. Bu ifadesini en son beni boğmaya çalıştığında görmüştüm.

Aniden hızlandırdığı adımlarıyla hafifçe araladığım kapıyı yuvasına geri oturttu. Kolları iki yanımda durarak beni esir alırken dudaklarıma gergin bir gülümseme yerleştirdim. Dibimden ayrılmadığı için korkum hat safhaya ulaşmıştı.

"Anlaşılan ben her işe soktuğun burnunu kırmadan ikimize de rahat vermeyeceksin."

Tehditkar olmaktan ziyade düşünceliydi, sanki söylediklerinin doğruluğunu kafasında tartıyordu. İfadesi bana bir umut da olsa dayak yemeden buradan çıkabileceğimi düşündürmüştü.

"Beni bağlayan bir durum yok ortada. Çekil de gideyim."

Ciddileşen ifademe bakarken yüzüne hastalıklı bir gülümseme yayıldı. Kollarını çekmeden üzerime eğilerek "Senin gibi bir boşboğazın çenesini tutacağına nasıl inanayım ben şimdi, Atlas?" diye sorunca bütün inancımla "Çünkü başka seçeneğin yok." diye fısıldadım. Sesim yükselirken "Ayrıca hepinizin düşündüklerini dile getirecek kadar dobra olmak beni boşboğaz değil cesur yapar." diye ekledim.

Tek elini yanımdan çekerken parmağıyla alnıma vurdu. "Beni de tedirgin eden bu cesaretin zaten. İdrak sorunu var sende, yaptıklarının sonuçlarını düşünemiyorsun."

Hareketli göz bebekleri bir açık bulmak istercesine yüzümü turlarken kaşlarımı çattım.

"Yaptığım her hamlenin sonucunu biliyorum ben, sadece sonuçlar beni korkutmuyor."

Boynuzlu Melek [BoyxBoy]Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin