Kader... İki hece tek kelime. İnsanın başlangıcından bitişine kadar olan süre. Kaderimize göre hayatımızı yaşarmışız. Fakat kendi kaderimize de yön verebiliriz. Peki, ben kaderime nasıl yön vereceğim? Ben kaderimi nasıl belirleyeceğim? Hangi hayat benim kaderim? Evlatlık olarak büyüdüğüm eski hayat mı yoksa sonradan karşıma çıkıp bana kapılarını aralayan bu hayat mı? Bu bilinmezlikle nasıl başa çıkacağım hakkında bir fikrim yok. Gelen ayak sesleriyle bu düşüncelerimden sıyrıldım ve gözlerimi sıkı sıkı kapattım. Kimseyle konuşmak istemiyordum.
- "Uyumadığını biliyorum."
Gözlerimi daha sıkı kapattım. Yatağımın kenarında bir çöküntülük oldu. Hemen sonrasında başımda bir el hissettim. Onun eliydi... Biyolojik babamın...
-" Hadi uyan kızım, daha ne kadar böyle davranacaksın?"
Haklıydı aslında, daha ne kadar böyle davranacaktım. Nöbet geçirip bayıldıktan sonra her ne olduysa uyandığımda burdaydım. Bir hafta... Tam bir hafta oldu yeni hayatıma geçeli ve hala içimde bir burukluk var. O kadar açtım ki midemin belime yapıştığını düşünüyordum. Bu süreç boyunca hiçbir şey yememiş herkesi reddetmiştim.
-" Hadi kızım."
Kenan Beyin ısrarcı tavrı sesine de yansıyordu. Yavaşça gözlerimi araladım ve yatakta doğruldum.
-" Tamam" dedim.
Kenan Beyin gözlerinde ki şaşkınlık çok belliydi. İlk defa biriyle konuşuyordum. Tabii bağırıp çağırışlarımı düşünmesek. Ayaklarımı yataktan sarkıtıp ayağa kalktım. Aynanın karşısına geçip kendime baktım. Berbat haldeydim. Gözaltlarım uykusuzluktan morarmış ve halka halka çizgiler oluşmuştu. Gözlerim ağlamaktan şişmiş ve içi kıpkırmızıydı. Baya bir kilo vermiştim. Saçlarımda ki yağdan bahsetmiyorum bile. Yani kısacası acınacak haldeydim. Sessizce banyo edeceğim dedim ve kenan bey kafasını tamam der gibi sallayıp odadan çıktı. Adımlarımı banyoya yönlendirdim. Banyo da odam gibiydi. Krem rengi hakimdi, sade ve hoştu. Üstümü çıkardım ve sıcak suyu ayarlayıp altına geçtim. Sıcak suyun vücuduma değmesiyle irkildim. Sıcak su beni kendime getiriyordu. Artık olanları düşünmek istemiyordum. Kendi kaderimi kendim belirleyecektim. Yeni hayatımın bana bir yön çizmesine izin verecektim. Madem ailem benden vazgeçti bende onlardan vazgeçecektim. İyice yıkandıktan sonra suyu kapattım ve çekmeceden bir havlu alıp vücuduma doladım. Gardırobumu açtım ama açmamla ağzımın bir karış açılması bir oldu. İçinde her tür kıyafet vardı ve hepsi de markaydı. İçlerinden kirli siyah bir kot pantolon ve beyaz bir triko aldım. Alt çekmeceden de iç çamaşırları alıp giyinmeye başladım. Üstümü giydikten sonra aynanım karşısına geçip saçımı kuruttum. Tamamını sıkı bir şekilde ördüm. Fakat suratın hala berbat haldeydi. O yüzden biraz makyaj yapmaktan zarar çıkmazdı. Yüzüme biraz allık sürdüm gözlerime de rimel sürdüm ve son olarakta dudaklarıma parlatıcı sürdüm. Ayağıma siyah sporlarımı aldım. İşte şimdi hazırdım. Artık enkazdan çıkabilirim. Son bir aynaya bakıp odamdan çıktım. Merdivenlerden indiğim sırada aşağıdan gelen gülüşme seslerine kulak verdim. Kenan bey dışında bu evdekihiç kimseyle tanışmadım. Hayatım enkaz altında kaldı ve beni de o enkazın altına sürükledi. Teslim olmayı düşündüğüm an bana kapılarını aralayan bu yeni hayat beni o enkazdan çıkardı. Artık beni düşünenlerin yanında olacağım ve en önemlisi kendimi düşünüp hayatıma yön vereceğim. Derin bir nefes aldım ve sakin bir şekilde merdivenlerden indim. Kimse beni farketmemişti. Boğazımı temizledim ve yalancıktan öksürdüm. Masadaki tüm bakışlar bana döndü. Kenan bey ayağa kalktı ve " size takdim edim Hera benim tek gözağrım. Artık bizimle, olması gereken yerde yaşayacak. " Sadece tebessüm ettim. Umarım bu sefer enkazın altında ezilmezdim. Umarım bu sefer kendi hayatımı enkaza sürüklemezdim. Ama nerden bilebilirdim ki asıl enkazın kendim olduğumu...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KAİNATIN SESİ
ChickLitBu benim ilk kitap yazışım. Burada bir yazarın iç dünyası değil gerçeklerin asıl yüzü var. İnsanların içlerinin kanaya kanaya nasıl her şeye göz yummaları, sessiz çığlıkları, aynadaki yansımaları ve daha niceleri... Bol acı zorluk ve aşk yüklü bir k...