Cem yaz tatilinin son günü okul için gerekli hazırlıkları yaptıktan sonra alarmını sabah 7 ye kurdu. Yatağına uzandı ve tutmak bilmeyen uykusuyla baş başa kaldı. Her sene aynı telaşı aynı heyecanı doyasıya yaşıyordu. O sene 9.sınıfı bitirmiş artık 10.sınıfa geçmişti. Büyük sınıfların çömez diye hitap etmelerinden de artık kurtulacaktı. Bu da gösteriyordu ki arık kendisi de liseye yeni başlayan öğrencilere çömez diyebilecekti. Ama ne gerek vardı ki diye düşündü. Sonuçta bizden öncekiler de aynı evreden geçmişler hatta ailemiz, öğretmenlerimiz hepsi lisenin ilk sınıfını tüm heyecanıyla yaşamışlardı. Erkekler sırf güç gösterisi yapabilmek için ayrı tavırlara bürünürler, kendilerinden küçüklere abi çektirmek için kendilerinden taviz vermezlerdi. Niye kimse ilk anlarımızda bize yardımcı olmak yerine kendilerinden küçük görüp eziklemeye çalışır ki. Cem tüm bunları düşünürken uyuyakaldı. Gece gördüğü kabusun etkisiyle birden irkilerek uyandı. Saate baktığında saat daha üçe geliyordu. Onu uykusundan eden rüyada sınıfın en arka sırasında arkadaşı Mert'le beraber oturuyorlardı. Arka sıralar genelde dörtlü arkadaşların iyi anlaştıkları kişilerden oluşmaktaydı. Tabi hu durumu sınıf öğretmenleri olan Matematikçi Erol hoca farkedip değiştirmediği sürece. Haftanın başlangıcında ki ilk dersleri Biyolojiydi. Geçen sene okullarında kimseyle arası iyi olmayan yazılı sınavları zor olan kimseyi dersten geçirmeye çaba göstermeyen Ahmet hocanın tayini çıkmış yerine yeni biyoloji öğretmenleri gelmişti. Merhaba çocuklar diyerek sınıfa giren yeni öğretmenleri 1.65 boylarında beyaz tenliydi. Saçları sarı ve kıvırcık boyuna göre kilosu hafif balık etli, kendine has naif güzelliği sınıfta ki herkesin bir anlık şoka girmelerine sebep olmuştu.Kırmızı kazak giymiş üzerini ince hırkayla kapatmıştı. Benim adım Melis geçen sene mezun oldum ilk öğretmenlik hayatımın ilk öğrencilerisiniz bunun için öncelikle çok heyecanlı olduğumu söylemeliyim dedi. Sanki rüyadayım hep istiyordum bir gün okuduğum bu sıralara öğretmen olarak gelmeyi. Melis öğretmenleri de aynı memlekettendi. Bu sıralarda anılarının geçtiğini okul müdürleri Şevket beyin de onun döneminde müdür olduğunu belirtti. Anıları depreştikçe anlatmaya devam ediyordu. Artık yeni öğrencilerimle tanışma vakti dedi ve sıradan herkesin isim ve soylerini gelecekte hangi mesleği seçeceklerini sorduktan sonra cevaplamalarını istiyordu. Sıra Cem'e gelmesine son üç kişi kalmıştı. Bunlardan ikisi önlerinde oturan Ayşe ve Seren diğeriyse en yakın arkadaşı Mertti. Cem birden heyecanlandı kalbi küt küt atmaya başlamış neredeyse boğulucakmış hissine kapılmıştı. Kendisini neden bu kadar baskı altında hissettiğine anlam vermeye çalışıyordu. Melis hocanın güzelliğinden mi etkilenmişti. Oysa sınıfında ki kızlar bile nispet edercesine gözlerini yeni biyoloji öğretmenlerinden alamıyorlardı. Kesinlikle bu heyecanı öğretmenine karşı duyduğu duyguların heyecanını tetiklemesinden ibaretti. Ve sıra Ceme geldi. Ağır hareket ederek yerinden kalktı. Öğretmeniyle göz göze gelmekten kaçarcasına gözlerini bir sağa bir sola doğru döndürerek dikkatini başka yöne vermeye çalışıyordu. Ama ne yapsa nafileydi. Çünkü bu güzellikte birisinin yüzüne bakamamak deli cesaretinden başka birşey olamazdı. Ben Cem Sever ve gelecekte biyoloji öğretmeni olmak istiyorum dedi. Söylediklerine kendisi bile inanamış olacak ki Mert birden Cemi dürttü. Attığı kahkahalar sınıfta yankılanıyordu. Sen mi biyoloji öğretmeni olmak istiyorsun sen sözelcisin neyden bahsediyorsun diyerek sesini yükselterek konuşuyordu. Melis hoca bu doğru mu Cem dedi. Evet hocam ben aslında sözelciyim ama artık biyoloji okumak istiyorum dedi. Sebebini merak eden Melis hoca neden şimdi durduk yere kararını değiştirdin belki senin kafan biyolojinin içinde ki birçok terimi kaldırmaya yeterli değil. İnsan hayallerinden bir an için vazgeçebilir ama geri dönüşü olmayan yollar insanlardan senelerini geri getirmez. Ne kadar dirensende boşa çabalarsın. O yol gittikçe uzar hiç kısalmaz tabi çok şanslı değilsen. Kimse mutlu olamayacağı bölümlere yönelmemeli. Tüm sınıf pür dikkat dinliyordu. Okulun ilk günü sanki ilk dersten rehberlik dersiymiş gibi Biyoloji dersinden uzaklaşmıştı. Melis hoca da bunun farkına varıp konuyu kapatıp tanışma sırasını diğer arkadaşına yöneltti. İlk ders tanışma faslıyla bitti. Zil çaldığında Melis hoca haydi çocuklar tenefüs vakti diyerek kapıya doğru yöneldi. Cem içinde biriken duyguları direk öğretmeniyle yüz yüze konuşmak istiyordu. Bu yaşananları bir yandan saçma buluyor bir yandan da akışına bırakmak istiyordu. Koşarak hocam sizinle konuşmak istediğim bir konu var eğer müsaitseniz dışarıda konuşalım dedi. Tabi ki bu teklifi geri çeviremem görüyorum ki senin aklın karışık ve bu karışıklılığı gidermem benim çok hoşuma gider dedi. Cem ben kantinden iki çay alıp geliyorum diyerek okulla spor salonlarının arasında bulunan küçük büfe tarzı kantine hızlıca gitti. Kantincileri Gözde hanım 40 yaşlarında güler yüzlü öğrencilerle arasını hep iyi tutan şirin mi şirin birisiydi. Gözde ablayla arası iyi olan Cem kantinde ki sırayı aldırmayıp ablacım acil iki çay verebilir misin dedi. Gözde abla Cem oğlum bak sıra var niyr sıranı beklemiyorsun ayıp yavrucum diyerek hafif kızdı. Ama Cem ısrar etmekte kararlıydı. Ablacım çok acil hadi ama lütfen söz birdaha yapmam diyerek diretti. Gözde ablası kırmadı ve çaylarını hemen koyup Ceme verdi. Cem yine koşar adımlarla okulun bahçesinde meraklı gözlerle Melis hocasını aramaya koyuldu. Okulun giriş kapısı çevre yolundan geçiyordu ve insanlar çarşıya gitmek için o yolu kullanıyorlardı. Melis hocayı kapıda birileriyle konuşurken gören Cem onunla tenefüs zili çalmasına az bir süre kaldığını farkedip koşayım derken sol elinde tuttuğu çayın birazını eline döktü. Birden ahh diyerek bağırdı. Melis hoca sesini duyup Ceme doğru baktı ve yanına gelmeye yetindi. Cem çayları yere bırakıp eline üflemeye başladı. Çayın sıcaklığı elini hemen kızartmış su toplamaya bile başlamıştı. Üfleyerek acısını biraz olsun dindirmeye çalışsada nafile eli çoktan davul gibi şişmiş acısı zonklayarak vurmaya başlamıştı. Melis hoca geldiğinde Ceme sitem edercesine neden dikkatli davranmıyorsun hem çaya da hiç gerek yoktu sen öyle aceleyle gidince bişey de diyemedim. Sonrasında cemin elini tutup bak bir anlık tutkun nelere mal oldu. Birdaha ki sefere çayları ben getiriyorum. Bu kadar sakarlık da fazla ama dedi. İkisi çaylarını alıp yakınlarında ki boş olan banka doğru yürüdüler. Cem bankın yanında olan çeşmede elini suya tutup biraz bekledikten sonra öğretmeninin yanına oturdu. Melis hoca söyle bakalım seni bu kadar atraksiyona sokan durum ne diye sordu. Cem biraz bekleyip düşündükten sonra aklına takılan konuyu Melis öğretmenine açtı. Öğretmenim ben sizi ilk gördüğüm anda sanırım aşık oldum. Melis öğretmenin yüzü birden ekşidi. Tam bağıracak gibi oldu ama Cem onu kesti. Evet biliyorum çok saçma gelebilir ama ne yapabilirim. Olaylar o kadar hızlı ilerliyordu ki kimse bunun gerçek olduğuna inanmazdı. 10. Sımıf öğrencisi Cem okullarına yeni gelen biyoloji öğretmenleri Melis hocaya aşık olmuştu. Okul gündeminr bomba gibi oturup kalırdı bu durum. Melis öğretmeni durumu gidip direk müdürle konuşacağını ve artık bu okulda Cemi görmek istemediğini açık açık yüzüne karşı söylüyordu. Ayrıca yaptığın çok rezilce bir durum. Özür dilemek için yeltense bile onu dinleyecek kimsenin kalmadığını anlamıştı. Yakında ki öğrenciler birden etraflarında belirdiler. Hepsi aynı anda gülüyor kendi aralarında fısır fısır konuşuyorlardı. Kulağında o gece tekrar tekrar söylenen bir ses 'Rezil'.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İÇİMDEKİ BEN
Teen FictionHepimiz hayatımızın baş kahramanı olduğumuza inanırız. Ama benim hayatımın baş kahramanı içimdeki ben yani iç sesimin olduğuna inanırım. Normal gündelik yaşantımızı etkileyen iç sesimizin bizim hayatımızı nasıl etkilediğini vurgulamak istediğim bu h...