"Anne?.." Sabırsız sesini sakinleştirmeye çalışan Yavuz, öfkeli gözlerini uzaklaşan kızdan ayırdı.
"Yavuz?.. Ne yapıyorsun sen oğlum? Neden böyle davranıyorsun? Çok sevindim ama bana inat bu kadar çabuk evlenmen gerekmezdi. Düğün falan yapmayacak mıyız? Ben gelinimi duvaklar içinde görmeyecek miyim? Bak!.. Bak oğlum! Eğer beni kandırıyorsan?.. Yine söylüyorum... Hakkımı helal etmem sana! O kızla gerçekten evlenecek misiniz?"
"Evet anne... Evleneceğim!.. Biraz bekleyecektik ama. Sana inat, onunla hemen evleneceğim! Düğün falan yapmayacağım. O da istemiyor zaten! Kimsesi yok. Sade bir nikâh istiyor..."
"Ne demek istemiyor? Her genç kızın rüyasıdır! Mutlaka ister!"
"Anne, işimize karışma ne olur!"
"Neyse... Olsun, ne yapalım! Allahım, gerçekten çok sevindim bu habere! O zaman evde bir davet falan veririz. Ama Teyzenler bize çok kızacak!.."
"Benim için önemli değil..."
"Olsun... Şimdi herkes arkandan konuşacak! Kız hamile falan değil, değil mi? Onun için böyle hızlı evlenmiyorsun?"
"Elbette hayır. Hamile değil. Sadece beklemek istemiyoruz."
"Sesi çok güzel. Kendisi de güzel mi bari? Onu çok merak ettim şimdi!"
"Anne..." Onu nasıl tarif edecekti ki? Başını çevirip garson kızı aradı. Uzakta bir masanın siparişini alıyordu. Fiziği güzeldi ama yüzünü tam hatırlamıyordu. Uzaktan da çok seçemiyordu. Soruyu yüzeysel geçiştirmeyi denedi.
".Benim güzel bulmam yeterli değil mi?"
"Bırak şimdi! Sen çirkin kızlarla hayatta çıkmazsın! Yine soruyorum bak! Beni kandırmıyorsun, değil mi? Onun hakkında hiçbir şey duymadım?"
"Demek ki ajanların gerektiği gibi çalışmıyor! Anne, bak, kapatmam lazım... Sonra seni ararım. Burada hava çok kötü ve Merve'yi de evine bırakmam lazım!.."
"İyi, tamam. Nasılsa yakında onu görürüm." Yavuz biraz irkildi.
"Nasıl?"
"Yaş günüm için onu da getirmeyecek misin?" Kadının sesi biraz hayal kırıklığıyla doluydu.
"Beş gün sonra evlenecekseniz eğer?.. Geldiğinizde evli olursunuz. Getirirsin değil mi? İnan bana çok mutluyum. Bana harika bir yaş günü hediyesi olacak."
"Eee... Evlilik tarihi henüz almadım. Sadece... planlıyoruz. Ne olur bilmem. Belki yaş gününe de gelemez... Ben gelsem bile o gelemeyebilir! Daha okuyor da... Belki dersleri..." Genç adam nasıl kıvıracağını bilemiyordu. Git gide batıyordu. Yardım istercesine arkadaşına baktı ama o alaycı bir gülümsemeyle konuşmayı dinliyordu.
"Saçma!" dedi annesi. "Yaş günüm hafta sonuna denk geliyor. Bir iki gün okuldan kaytarsa ne olur ki? Evlenemezseniz bile onu getir. Hem hangi okulda okuyor o?"
Yavuz kısılı gözlerle arkadaşına baktı. Hakikaten ne diyecekti şimdi? Konu garson kızın üzerinde gelişiyordu. Gözleri ile arkadaşına sorarken annesinin sorusunu tekrarladı.
"Hangi okulda mı okuyor?" Suat gülümseyerek ağzını oynattı. Sessizce arkadaşına kızın okuduğu okulu söylüyordu. Yavuz somurtarak cevapladı annesini.
"İngilizce öğretmenliğinde okuyor. Evet... zeki bir kız. Anne hadi... Kapatmam lazım artık! Sonra yine ararım seni!"
Telefonu kapatıp sinirlice masaya bıraktı. Kızgın bakışları bir süre sonra arkadaşına kaydı. Çatılı kaşlarının altından ve kısılı gözlerinin sertliğiyle homurdandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Anlaşma
General Fiction"Senin bu baskıcı tavırlarından sonra, bir an önce evlenmeye karar verdim!" dedi. Ve bu yalanına servis yapan garson kızı da ortak etmeye çekinmedi. "Telefonda annem var!" dedi asık bir suratla. "O ne sorarsa 'evet' de... Tamam mı? Söz veriyorum, bu...