Daha 8 yaşındaydım onu tanıdığımda. O ise 10. Onu tanıyana kadar her günüm aynıydı. Her çocuk gibi sabah erken kalkar, kahvaltımı yapar, üstümü giyinir ve okula giderdim. Okulda nasıl olduysa herkes tanırdı beni. Bense sadece Nisayı. Tabi sınıfımdakileri falan tanıyorum ama tanımak bence sadece adını,yaşını bilmek değil, onun her şeyini ve onun da senin her şeyini bilmesidir. İşte Nisa benim ben de onun her şeyini bilirdik biz birbirimizin her şeyiydik. Nisayla zaten hiç ayrılmadık. O beni bırakmadı ben onu tabi ama yıllar sonra bir sebepten dolayı birbirimize düşecektik...
Nisa ertesi gün bana her zamanki gittiğimiz yoldan değil de daha uzun olan yoldan gitmemizi söyledi.Ben tabi buna çok şaşırdım çünkü ilk defa böyle bir şey söylemişti. Bir de ben salaklık edip 'neden' diye sormadım belki de bir macera veya bir hareketlilik istiyordum hayatımda. Her neyse parkın olduğu yoldan gidiyorduk. O parkta genelde neredeyse hiç kimse olmuyor. Korkmaya başlamıştım. Nisa ya kaç kez hadi dönelim diye yalvardım. DİNLEMEDİ.Karşımıza bizden bir kaç yaş büyük 2 çocuk çıktı. Nisa ya tedirginlikle baktım ama onun çocuklardan biriyle sarıldığını fark ettim. Sinirle Nisa sen nabıyorsun diye bağırdım. Nisa 'sakin ol sonunda seni Arda ile tanıştırabilirim. Bu Arda SEVGİLİM. Arda bu kız da benim her şeyim Minel'
Nisa'nın 'bu Arda sevgilim' dediğinden sonra hiçbir şey duyamadım çünkü sanki biri kalbime bir bıçak saplamış gibi oldu. Daha 8 yaşındaydım ilk kazığı benim her şeyim dediğim benden asla hiçbir şey saklamaz dediğim biri tarafından oldu. Çocuğa beni nasıl tanıttı ne dedi benim hakkımda hiçbir fikrim yok ama Arda nın bana el uzatmasında kendime geldim. Elini tabi ki sıkmadım sadece Nisa ya ters ters baktım Arda 'sorun ne?' diye sordu hiçbir şey demedim. Arda ve yanındaki çocuk gülmeye başladılar. Daha sonra Arda beni Cemil ile tanıştırdı. Baştan gözüm tutmamıştı Cemil'i birkaç saat Nisa boş boş şeyler anlattı. Hiç birini dinleyemedim çünkü hala nasıl Arda gibi bir çocukla sevgili olduğuna inanamıyordum ve yaşımız daha çok küçüktü. Diğer bir nedeni ise Cemil in bana bakışlarıydı. Tüm konuşmalar boyunca sadece beni izledi. Biraz zaman geçtikten sonra Arda'nın Cemil'e kaş göz yaptığını gördüm sonra Cemil bana hadi bu aşıkları yalnız bırakalım dedi ve yürümeye başladık. Gerçekten neden o an onunla yürümeye başladım, onu takip ettim hiçbir fikrim yok. Her neyse biraz yürüdükten sonra bir banka oturduk ve konuşmaya başladık. Bana kaç yaşımda olduğunu, hangi okula gittiğimi falan sordu. Tam onun iyi biri olduğunu düşünmeye başlamıştım ki bana yaklaşmaya başladığını fark ettim. Elimi yavaşça kendi mekanizmasına koydu ve bir şeyler yapmaya başladı. Hiçbir şey yapmadım, yapamadım,tek bir şey bile diyemedim...
Daha sonra hiçbir şey olmamış gibi Nisalar'ın yanına gittik. Nisa ve o çocuğun öpüştüğünü gördüm. Daha 8 yaşındaydım. O zamana kadar gördüğüm en kötü görüntülerden biriydi. Hemen arkamı döndüm Cemil'in güldüğünü fark ettim umurumda bile değildi. En yakın arkadaşımı daha fazla öyle göremezdim. Cemil koluma dokunup 'tamam artık bakabilirsin' dedi. Döndüğümde Nisa'nın bana çok farklı baktığını fark ettim. Sanki bana'bunlara ben alıştım senin de alışman lazım' der gibi bakıyordu. Nisa'nın yanına geldiğimde 'istersen gidelim artık' dedi.Ben de başımla onayladım. Yolda uzun süre sessizlik oldu. Sessizliği Nisa bozdu. 'Ee neler yaptınız Cemille' dedi. Cemil bana taciz etti. DİYEMEDİM,DİYEMEZDİM,DEMEDİM. Sadece 'hiiç banka oturduk ve konuştuk' diyebildim. Ona 'siz ne yaptınız?' diye soramadım. Çünkü anlatacağı şeyleri dinleyemeyeceğimi eğer dinlesem bile ona yine her şeyim diyebileceğimden emin değildim. Zaten daha sonra başka birisi benim her şeyim olacaktı.Tabi o zaman daha 8 yaşındaydım.
Ertesi gün okul çıkışı her zamanki gibi eve gidiyorduk. Dünden beri sadece dünü düşünüyordum. Evin önüne geldiğimde içimden eve girmek gelmedi neden bilmiyorum çünkü ilk defa böyle bir şey düşünüyordum. Eve girmedim. İçimden evimize yakın olan ve Nisa'yla mekanımız olan parka gittim. Gerçi çok park sayılmazdı sadece banklar ve muhteşem bir manzarası vardı. Nisa'yla hep tam manzaraya bakan banka otururduk. O gün de aynısı yapmak istedim ama o bankta benden bir kaç yaş büyük bir çocuk vardı. Yanına gidip sinirli bir şekilde 'buradan kalkar mısın?' dedim. Belli ki çocuğun da morali bozuktu. Gayet açık bir şekilde 'HAYIR' dedi. Bende 'Kalk zaten moralim çok bozuk' dedim. O da 'ben çok mutluyum zaten. Git başımdan seninle uğraşamam' dedi. Ben de 'eğer kalkmazsan yanına otururum çünkü ben buradan başka bir yere oturmam' dedim. O da 'otur o zaman ben de buradan başka yere oturamam' dedi. Sinirli bir şekilde yanına oturdum ve düşünmeye başladım. Şimdi ne olacaktı?Kime anlatabilirdim böyle bir şeyi anneme mi, babama mı, minik kardeşime mi, yoksa Nisa'ya mı? Ben size söyleyeyim HİÇ KİMSEYE. Çünkü hiç biri bana inanmazdı bundan emindim. Tam bu düşüncelere dalmışken yanımdaki çocuk adımı sordu ama hiç yüzüme bakmamıştı. 'Minel. Senin?' Bir süre sessizlik oldu. Benim bir mafya kızı falan olduğumu düşündü sanırım. Sonra 'Seza' diye bir ses geldi. SEZA ilk defa böyle bir isim duymuştum. Anlamı neydi acaba? Genelde yakın olduğum kişilerin isimlerinin anlamlarını bilirim.Belki bu merak benim ismimin bir anlamının olmadığındandır. Biraz geçtikten sonra 'anlamı ne?' diye sordum. Şaşırdı.'neyin?' dedi. 'İsminin' dedim. Biraz bekledi. Belki daha fazla merak etmemi istedi belki de düşündü bilmiyorum. Daha sonra 'bir şeye yaraşır olmak'dedi. Çok beğenmiştim ismini. Anlamı da güzel kendisi de. Kime uygundu acaba Seza? Bana yaraşır mıydı? Off ne düşünüyorum. Daha ilk gördüğüm bir çocuğa aşık mı olmuştum ama galiba öyleydi. Her neyse yaşını sordum 10 yaşındaydı. Daha sonra biraz uzakta bir adamın ağladığını gördük. Seza 'belli ki her üzgün olan buraya geliyor. Sen neden geldin?' dedi. Ben de biraz düşündüm acaba dün olanları anlatmalı mıydım ve bir karar verdim EVET ANLATMALIYDIM ne de olsa bir daha bu çocuğu ne zaman ve nerede görecektim. Tabi ilerde neler olacağını bilmiyordum. Her şeyi anlatmaya başladım. Bir arkadaşım var adı Nisa... Seza'nın bana bakışı değişmişti.Sanki acıyordu bana. Acımasını istemiyordum ama acınası bir durumdaydım.Daha 8 yaşındaydım. Yine sessizlik oldu. Daha sonra ben de ona 'sen neden buradasın?'dedim. O da başladı anlatmaya:
'Bir kız sevdim biliyorum daha çok küçüğüm ama gerçekten çok sevdim ama o beni hiç sevmemiş. 2 yıl peşinden koştum en sonunda sevgili olduk. Çok mutluyduk belki de sadece ben mutluydum emin değilim ama en güzel 2 ayımı o zaman geçirdim. Bir gün artık her zamanki gibi davranmadığını,daha soğuk davrandığını fark ettim. Daha sonra nereye çağırdıysam gelmemeye ve bir bahane bulmaya başlamıştı. Bu böyle 1 ay kadar sürdü. Daha sonra yeter artık dedim ve kızı karşıma aldım. Anlat dedim neden böylesin anlat. ANLATMADI. Bir gün yine çağırdım bir yere 'Aslı'nın evine gidicem projemiz var' dedi. Benim de içime yine bir kurt düştü takip etme kararı aldım. KEŞKE ETMESEYDİM. Bu parka geldi ve en yakın arkadaşıma sarıldığını gördüm. Daha sonra tam buraya oturdular. Daha sonra...' Sustu. Hiçbir şey diyemedi. Diyemezdi de zaten. 'Kızın ismi ne?' diye sordum. 'Niye sordun?' dedi. Gerçekten neden sormuştu. Belki üzüntüsünü azaltmak içindi ama niye kızın ismini söylemesi üzüntüsünü azaltırdı ki. Her neyse ben de 'bilmem merak sanırım' dedim. 'Firuze' dedi.
Kızın ismini söyledikten sonra laf lafı açtı ve çok yakın olduk Seza'yla. O günden sonra hep onu düşündüm. Her saniye, her dakika,her saat. Onu bir daha hiç göremeyeceğim sandım ama ertesi gün okul çıkışında bir kenarda bekliyordu. Başkasına gelmiştir diye düşündüm belki de normalde de geliyordu da ben fark etmemiştim gerçi böyle biri nasıl fark edilmez! Uzun boylu, esmer ama yeşil gözlüydü. Çok etkilenmiştim ondan. Her neyse benim için gelmemiştir diye düşünüp yürümeye başladım.Nisa ile biraz ilerledikten sonra arkadan birinin 'Minel,Minel' diye bağırdığını fark ettim. Arkama döndüğümde ne göreyim Seza tüm karizmasıyla karşımdaydı. 'biraz konuşalım mı?' dedi. Nisa'ya baktım gülmemek için zor duruyordu.'Git, git ama sonra bunu konuşacağız.' dedi. Nereye gittiğimizi bilmeden sadece Seza'yı takip ettim. Beni dünkü parka götürdü. Aynı banka oturmasını bekledim. YAPMADI. Birden çimlere uzandı ve gökyüzünü izlemeye başladı ve 'beni mi izleyeceksin gökyüzünü izlemeni tavsiye ederim' dedi. Güldüm ve yanına uzandım.Bir süre gökyüzünü izledik. Daha sonra sessizliği o bozdu. Bana ailesini falan anlatmaya başladı. Annesi bankacı,babası da iyi bir şirketin patronuydu. Bunu duyduğuma çok şaşırdım çünkü Seza hiç zengin bir ailenin çocuğu gibi durmuyordu. Benim ise annem ipek tezgahlarında, babam ise herhangi bir işte çalışmıyordu sarhoşun biriydi o kadar çok içerdi ki evde hep bir curcuna kopardı. Eğer babam ölürse yüksek ihtimal ya sirozdan ya da çok sigara içtiğinden akciğer yetmezliğinden ölecekti. Her neyse Seza bana ailesinin eve doğru düzgün gelemediklerini gelseler bile bilgisayar veya tabletten yine işleriyle uğraştıklarını söyledi. Daha sonra bana en büyük hayalini anlattı. 'Bir karavan alıp birisiyle tüm Dünyayı dolaşmak'istiyormuş ne güzel bir hayali varmış meğer. Bir an acaba benim en büyük hayalim ne diye düşündüm ama bunu hiç düşünmediğimi fark ettim tam o anda Seza biraz doğrulup benim en büyük hayalimi sordu. Ben de ona 'Bunu hiç düşünmediğimi fark ettim. En iyisi bana hayallerimi sorma. Senin kadar iyi bir çocukluk geçirmedim.' dedim. Seza biraz düşündü ve 'daha büyümedik yani hala çocuğuz bundan sonraki çocukluğun iyi olacak buna söz veriyorum' dedi ve gerçekten öyle oldu. Benim asıl şaşırdığım beklemediğim kadar iyi olduğuydu...