Artık biraz daha büyümüştüm. 14 yaşıma gelmiştim. Bu sene her şey çok güzel gidecekti. Tüm sene sene sonunda yapılacak olan LGS sınavına girecek güzel veya kötü bir liseye gidecektim ama bir gün Nisa'yla çok büyük bir kavga ettik.
Yarın okulun ilk günüydü. Normalde her çocuk gibi okulun ilk günü olduğu için çok heyecanlı ve mutlu olurdum ama o gün okul açılacağı için hiç sevinçli değildim. Çünkü yaz çok güzel geçmişti. Sezay'la her gün o parka gider, sohbet eder veya oyun oynardık. Gerçi okul başlasa da okul sonrası da giderdik ama beni asıl üzen Nisayı görmek olacaktı. Yaz tatili boyunca bir kere bile görüşmemiştik.Görüşmeyi bir kaç kere denedik ama ya onun bir işi vardı ya da ben müsait değilim yalanı atardım.
Yarın okula gittiğimde sınıfa yeni biri gelmişti. Bir erkek.Bütün kızlar etrafında oturmuş çocukla konuşmaya çalışıyordu ama çocuk çok sessizdi. Başını hafif yukarı kaldırdı ve göz göze geldik. Benimki gibi yeşildi gözleri. Hiçbir şey yapmadan yerime oturdum. Senelerdir hep aynı yerlerde otururdum. Bugün de yine yerim boştu. Oturdum ve her zamanki gibi Nisa'nın yanıma gelmesini bekledim. Ona ne kadar kırgın ve kızgın da olsam yine de yanıma oturmasını bekledim.Oturmadı. Zil çalınca herkes yerlerine oturdu.Nisa'ya baktığımda sınıfta pek sevmediğim, hatta ikimizin de pek sevmediği Gizem'in yanına oturmuştu. Ne zaman bu kızla bu kadar yakın olmuştu? Sanki arkadaşlıklarını benim gözüme sokuyorlardı, belki de ben öyle düşünüyordum bilmiyorum. Bunları düşünürken yeni çocuğun bana baktığını fark ettim ama benim de baktığımı görünce hemen kafasını çevirdi. Her neyse teneffüs olunca Nisa Gizemle el ele tutuşarak yanıma geldi ve "Minel Gizem'in yanına oturdum diye kızmadın değil mi, sonuçta hep seninle oturuyorum" dedi. Ağzım açık kaldı. Onunla oturmamı hep o isterdi tabi ben de isterdim ama bir kere bu sebepten hüngür hüngür ağladığı bile olmuştu. Her neyse öyle deyince ben de tabi ki "yok sıkıntı değil"dedim. Hemen önüme bir kitap çıkardım.Çünkü üzüldüğümde, sıkıldığımda, kırıldığımda hep kitap okurdum. Şu aralar 'Kürk Mantolu Madonna' okuyordum. Ne demiş Cemil Meriç 'İnsanlar kötüydü, kitaplara sığındım.' Bu söz tam olarak beni yansıtıyordu. O gün zaman akmak bilmemişti. Sonunda çıkış zili çaldığında adeta koşar adımlarla sınıftan çıktım. Çıkışta her zamanki yerde Seza beni bekliyordu. Yanına gülümseyerek geldim. Yol boyunca bana harika bir haberinin olduğunu ama parkta söyleyeceğini söylüyordu çatlayacaktım neredeyse. Parktaki banka oturduğumuzda hemen anlatmasını söyledim ve "benim çok istediğim bir okula geçeceğini"söyledi. Çok şaşırmıştım ve sevinmiştim ama aklıma ilk gelen soru 'neden?' Çünkü daha önceden de dediğim gibi Seza oldukça varlıklı bir ailenin çocuğuydu ve özel okula gidiyordu. Durup dururken neden devlet okuluna geçmek istesin ki? Seza'ya "Neden ki? " dedim. "Sevinmedin galiba" dedi. Ben de "Saçmalama çok sevindim de neden özel okuldan devlet okula geçiyorsun ki?" dedim. "Mantıklı bir soru. Geçen gün sınıf öğretmenim annemleri aramış. Benim çok sessiz olduğumu ve derslere hiç önem vermediğimi söylemiş. Annem bunu bana sorduğunda ben de 'Çünkü okulumdan nefret ediyorum bir tane bile arkadaşım yok'dedim. 'Hangi okula gitmek istersin ki?' dedi. Ben de senin hep istediğin okulu söyledim tabi ki. Eğer ben okula gidersem ve sen de gelirsen bir düşünsene. Ne kadar çok eğleniriz, okulu bile yakarız." Çok haklıydı.
Okula geçtiğini anlatınca çok hırs yaptım Seza'nın okuluna geçebilmek için. Gecelerce uyumadım. Normalde 1 test çözüyorsam artık 10 hatta 20 test çözüyor ve konu tekrarı yapıyordum. Bir hafta geçmişti. Halim perişandı daha 1 hafta olmasına rağmen halim perişandı. Herkes bu halimin farkındaydı. Hatta öğretmenlerim bile.
Salı günü teneffüste test çözerken yeni çocuk yanıma oturdu. Bir hafta olmasına rağmen çocuğun ismini bilmiyordum. Liste okunurken bile fark etmemiştim bir kaç kez birilerinin ağzından duymuşumdur ama hatırlamıyorum. Her neyse yanıma oturdu ve "Ne çözüyorsun" dedi. Terslemek istemedim."Paragraf" dedim. "Ben Can zaten biliyorsundur yüksek ihtimal"dedi. Bir kaç dakika bir şey demedim sonra "Arkadaş olalım mı?" dedi. Sınıftakilerin gözleri üzerimizdeydi. Ben de "3. sınıf mıyız?" dedim. Böyle bir zamanda yeni bir arkadaşa ne gerek vardı. Çocuğun alındığı yüzünün kızarmasından belliydi. Hiçbir şey demeden ayağa kalktı ve yerine geçti. Tüm kızlar bana kınar gibi baktı ve yine çocuğun peşine düştüler. Bu sefer de Nisa ve Gizem yanıma geldiler. Nisa bağırarak "Minel sen ne yaptığını sanıyorsun?" dedi. Ben de her zamanki tavrımla "Ne yapmışım ben?" dedim. Sesini daha fazla yükselterek "O çocuğa öyle davranmak zorunda mıydın?" dedi. Ben de "Yanlış bir şey yapmadım ki bebek gibi arkadaşlık teklifi ediyordu ben de 3. sınıf mıyız dedim o ayıp etti benim soruma cevap bile vermedi." dedim. Git gide daha da çok sinirleniyordu. Nisayı hiç böyle görmemiştim. Daha 1 haftadır tanıdığı bir çocuğa neden bu kadar önem veriyordu ki? "OFF sen ne anlarsın ki iyi biri olmaktan. Çok değiştin Minel. Ben eski Minel'i istiyorum ve o gelene kadar seninle muhatap bile olmak istemiyorum."dedi. NE? Saçma sapan biri için hatta neredeyse hiç tanımadığı biri için 8 senelik arkadaşını bırakacak mıydı? Şaka gibi. Donakaldım. Gözyaşlarımı tutmakta o kadar zorlandım ki biri dokunsa ağlayacaktım. Öyle de oldu. Diğer teneffüs yanıma Karen geldi. Karen benim gibi çok popülerdi. Hatta benden daha fazla. Egoistti biraz ama iyi birisiydi. Her neyse yanıma geldi. Sırtıma dokunup "İyi misin?" dedi. Hiçbir şey diyemedim. Sadece aniden sarıldım. Bir süre öyle kaldık. Sonra "Şimdi daha iyiyim. Teşekkürler." dedim. "Yanında oturmamı ister misin?"dedi. "Tabi ki, olur" dedim. O günden sonra çok yakın olduk Karenle. Çıkışta tüm olanları her zamanki gibi Seza ya anlattım. O da bana sarıldı. Karenden sonra iyi gelen bir şey daha.
Sonunda LGS günü gelmişti. Sabah erkenden kalkıp en rahat eşofmanlarımı giyip kalemlerimi alıp evden çıktım. Annem de benimle geldi. Benden daha çok o heyecanlıydı. Sınava gireceğim sınıfa girdim, kalemlerimi çıkardım ve zil çaldı, kağıtlar dağıtıldı ve zaman başladı. Sözel kısmı beklediğimden de iyi geçti. Sınıftan çıktığımda koşarak annem yanıma geldi ve zorla tost falan yedirdi ve nasıl geçtiğini sordu. Tabi ki söylemek istemedim ama diğerlerinden duyduğum seslere göre herkesin iyi geçmişti. Sayısal girdiğimizde çok korktum ama sorular tam hazırlandığım gibi çıkınca çok rahatladım ve hızlıca bitirip kontrol ettim. Zil çalınca çok rahat şekilde çıktım ama diğerleri öyle değildi. Ağlayan bile vardı. Anneme bakıp hadi artık eve gidelim dedim.
Zaman su gibi akıp geçti sonuçlar açıklandı ve tercih yapma zamanı geldi. Tabi ki ilk sıraya çok istediğim ve Seza'nın da olduğu liseyi yazdım diğerlerine de o liseden sonra iyi olanları. Seza benim adıma çok mutluydu. Tüm kalbiyle inanıyordu kazanacağıma. Sonuçlar açıklandığı zaman gerçekte inanamadım. Başarmıştım. Çalışmıştım ve sonunda sonuç tam istediğim gibi olmuştu. Annemden dışarı çıkmak için izin aldım ve hemen Seza'ya her zamanki yere gelmesini söyledim ve gelir gelmez kocaman sarıldım ve 'başardım' diye bağırdım. Bunu öğrenince Seza da başardın deyip dudağımdan öptü. Ne yapacağımı bilemedim, biraz geriye çekildim sağa sola bakıp "Tamam ben gideyim o zaman" dedim. O da etrafına bakıyordu. "Tamam sonra görüşürüz." dedi. Koşarak eve gittim ve okul başlayana kadar hep o öpücüğü ve Seza'yı düşündüm.
GÜNÜMÜZ...