w/one

10 2 3
                                    

1️⃣ one: give my wallet back

~

Sikeyim.

Cüzdanım yoktu.

Çantamı tekrar karıştırıp kimlik kartımı aradım.

SİKEYİM.

İşlemler için cüzdanımdan kimliğimi çıkarıp cüzdanı arka cebime koyduğumu kare kare hatırladım. Telaş bana hiçbir zaman tedbirli seçimler yaptırmıyordu.

"Afedersiniz." Genç ve iyi giyimli sarışın bir adam tek elini kaldırıp mahçup gülüşüyle yanımdan uzaklaştı. Omzum sızlıyordu fakat önemli olmadığını söylemiştim.

"Agghh." Sinirle dişlerimi sıktım. Çarpıp kaçan bir yabancıdan şüphe duymamak da neyin nesiydi?

Kimliği fermuarlı cebe koyup bavulumu sürüklerken sıkıntıyla ne bok yiyeceğimi düşünüyordum. Edgar'ın attığı adres havaalanına iki saat uzaklıktaydı.

•Cüzdanımı kaptırdım Ed. Kahrolası yankesiciler :'(•

Mesajı Edgar'a gönderip telefonu ceketimin fermuarlı cebine koydum ve çantamla ceketime sıkı sıkıya yapıştım. Bir kaybı daha göze alamazdım.

Havaalanından çıkarken yorgun ve dağılmış hissediyordum. Ailemi geride her bırakışımda aynı yumru göğsüme yerleşiyordu.

Sidney'den Londra'ya - üstelik aktarmalı gitmek, her seferinde beni perişan ediyor, bir günüme mâl oluyordu. Sırf bu yüzden İngiltere'de düzenimi tamamen kurmuşken her şeyi ardımda bırakıp Los Angeles'a taşınmaya karar vermiştim. Yaklaşık 14 saattir havadaydım. Bir karşılaştırma yapacak olursak, kesinlikle 14 saati 24 saate tercih ederdim.

Aptallığım yüzünden beş parasız kalmıştım. Taksi çağırmak gibi bir seçeneğim yoktu. Otostop çekmeyi düşünürken gözüm kırmızı ve üstü açık bir arabaya binen sarışına takıldı.

BU KESİNLİKLE BANA ÇARPAN ADAMDI.

Adımlarımı yere vurarak bavulumu arkamdan sürükledim. Arabayı çalıştırmadan önce ona yetişmiştim.

"Hey, sen!" Tek elim arabanın kapısına sert bir iniş yaptı. Sarsılan kapı, kolunu koyduğu yerden geri çekmesine neden oldu. Başını kaldırıp çatık kaşlarının altında kısılan gözlerini bana dikti. "Cüzdanımı geri ver, seni sersem!" İfadesi yumuşadı, ya da sadece ne dediğimi anlamamış gibi davranıyordu. "Bak, sende olduğunu biliyorum." Dudakları aralandı. Konuşmasına izin vermedim. "Yakışıklı ve zengin insanlar hırsızlığa kalkışmaz sanırdım ancak yanılmışım, ne üzücü."

"Sen neyde-"

"Her neyse. Eğer cüzdanımı hemen şimdi geri verirsen, Tanrı şahidim olsun ki şikayetçi olmayacağım." Yalnızca o paraya ihtiyacım vardı.

"Cüzdanın bende değil. Bu aptal bir şakaysa ve sen de bu saçmalığa daha fazla devam edeceksen, kesinlikle şikayetçi olacağım." Dudaklarım 'O' şeklini alırken beni başından atmaya çalışması sınırlarımı epey zorluyordu.

"Pardon ama, ne için?" Sahte bir gülümsemeyle bileğimi iki parmağıyla tutup kapıdan uzaklaştırdı.

"Taciz." Motoru çalıştırdı. Hızla oradan uzaklaşırken öfkeyle yerimde tepinip hayali tekere tekmeyi bastım. Yakışıklı bir yankesici tarafından tehdit edilmeyi gururuma yedirmek oldukça zordu.

wallet | lhHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin