SADECE SEN~ Bölüm 2 ~

149 4 1
                                    

Neyseki çok çabuk eve varmıştım ve pencereden girmedim çok şanslıydım ki evin yedek anahtarı bendeydi çıkmadan almıştım ve kapıyı açıp eve girdim yavaşça, tam susamıştım direkt mutfağa geçerken karşımda Mary belirdi. Sanki beni gördüğünde çığlık atacakmış gibi yaptıktan sonra ışığı açtı ve beni gördü, sakinleşmişti beni gördüğüne ve sanki kafası karışmışçasına bana:

'' Neredeydin sen bakalım saat kaç oldu haberin var mı ? nereye gittin sen? gecenin bu vatinde birde. Şimdi ister misin ki ben seni annemle babama söyleyeyim? Yarın okulun var, insan okulum var diye fazladan uyuyup güne güzel başlamak isterken sen.... YOOK. Tekrar söylüyorum Bayan Castley, senin gecenin bu saatinde dışarıda ne işin vardı böyle. Hemmen senden bir açıklama bekliyorum HEMMEN!!'' Fazla ciddi konuşmuştu ve sanki diğer çocukların anneleri gibi konuşmuştu, benim annem gibi olamaz çünkü annem böyle konuşmaz küçükken böyle konuşurdu eh beni de çok sinir ederdi. ÇOK!! Bir an içimden fazla konuştum gibime geldi ve Mary sessiz konuştuğu için şanslıydım genelde sesli konuşurdu fakat akşam yaptığımız su savaşında bağırmaktan onunda benim gibi sesleri kısılmıştı, hala çok fazla konuştuğumu biliyorum, daha fazla içimden deli olduğumu düşünmeye zaman bırakmadım kendime ve dönüp Mary'nin elini sıkıca tuttuğum gibi odama götürdüm Allah'tan bağırmadı bu sefer gerçekten çok şanslı günümdeydim, her neyse ki odama varmıştık 2. katta olduğu için odam her zaman ki gibi yavaş çıkıyorduk merdivenlerden uyuşuk olduğumuz için Mary ile ben, fakat bu sefer ki nedeni annemlerin duymaması içindi odama vardığımızda ona:

''Bak bana Bayan küçük Castley, benimle birdahakine düzgün konuşmayı dene lütfen ben senin ablanım'' kahkaha atmıştım ama bu sefer Mary bile sesimi anca duydu ve bana kıkırdamaya başladı sözüme devam ettim''her neyse şu senin dediklerine gelecek olursak eğer'' mırıldanıyormuşum gibi söylüyordum fakat Mary beni anlıyordu gerçi o beni her türlü anlardı sonuçta beni ömrü boyunca tanıyordu (tam 16 yıldır gerçi tam değil yani tam olmasına 2 gün kaldı) sonuçta ablasıyım beni her halimle tanır o yüzden ona yalan söyleyemem zaten istesemde söylemem çünkü ben çok kötü bir yalancıyım yani küçükken anneme söylediğim yalanları şimdi doğrusunu söylüyorum her neyseki yine çok konuşmaya başlamıştım kendi kendime sonra daldığım için yere bakarken birden dönüp Mary'e bakarken dank! Mary ile burunlarımızı çarptık keşke bir tek burunlarımızı çarpmış olsaydık dudağımıda kafasına çarpmıştım çünkü Mary yere eğilmiş bakarken ben ona dönüp baktığım an Mary bana kafasını tam uzatıyordu ki benim dudağıma kafasını çarpmıştı sonra oda yetmemiş gibi kafasını kaldırdığı an burunlarımızı da çarptık benim dudağım kanıyordu fakat kısa bir süre sonra geçti. Bir an şaşırmıştım çünkü, Mary sanırsam ki benim cevap vermemi unutup yatmaya gidiyordu kapıyı açtı ve çıktı galiba fazla unutkan bu aralar, kapıyı kapatmayı unutmuştu, eh bende ayağa kalkıp kapıyı kapattım sonra dolabımdan en sevdiğim pijamaları çıkardım üstüme tamamen mavi uzun kollu bisiklet yaka üstünde micky mouse ile miny mouse bulunan pijama üstümü altımada mavi, lacivert ve beyaz kareli kareli olan alt pijamamı giydim çok fazla uykumun olduğunu fark ettim ve saate baktım saat 06:15 olmuştu yani saatim dijital değildi ama ben kafa esiği gibi ya dijital ya da normal söylüyordum (içimden kıkırdarkene) sonra yine fazla düşündüğümü fark edip esnedim ve gözlerimi ovuşturup yatağa yattım ve yattığım gibi de uyudum...

Uyanmıştım ve uyandığım an kendi kendime yine saati dijital bir şekilde söyledim fakat bu sefer sesli:

''06:00''. Deli olduğumu biliyordum fakat bu umrumda bile değil. Bir an için ödüm koptu ve bu ses her zaman ki gibi annemden geliyordu:

''Bayanlar, haydi kahvaltıya. Yemekler sizi bekliyor...''. İşte klasik annemin sözlerinden biri, her zaman sinir bozucu gibi olsada yinede artık 19 yıldır duymaktan alıştım gerçi bebekken duymuyordum bu sözleri ama yinede bu yemek bitecek diyordu o zamanlar dahada sinirdi sanırsamki, off ben niye hep kendi kendime konuşuyorum yine çok konuştum her neyse artık yemeğe gideyim de olay bitsin... Elimi yüzümü yıkayıp sofraya doğru aşağıki kata indim hani şu sinir bozucu sözlerin çıktığı masa off tabii ki de mutfağa gidiyorum, yemek yemeye daha doğrusu kahvaltı yapmaya...

Tek AşkımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin