Yağmur damlaları bu karanlık gecenin üstüne zevkle yağıp kapalı pencereleri arada duyulan gök gürültüsü eşliğinde tekmeliyorken; karşısında durduğumuz eski şömine, bizi bir güzel ısıtıyordu. Ortam sıcacıktı. Şömine üzerine dizdiğim eski DVD'ler ve Harry Potter figürlerinin yanında da birkaç küçük mum bulunuyordu. Gözüm en ortada duran çerçeveye kaydı. Babam ve annemin dans ettikleri sıra çekilen bu fotoğrafa daha fazla bakmak istemiyordum. Duygulanabilirdim.
Gwen omzuma dokunduğunda düşüncelerimden ayrılmış ve gülümseyerek ona dönmüştüm. Elindeki kırmızı yılbaşı şapkasını kafama bıraktıktan sonra yanağıma küçük bir öpücük kondurup çekildi. Hemen ardından Elyan, elinde Lancelot'un benim için aldığı çilekli pastayla geliyordu. Üzerinde 18 yazan pastam.
"Ağzının suyunu sil Freya, pastayı şimdi kesmeyeceğiz." Ağlamaklı bir ses çıkardığımda Freya üzgün bakışlarıyla bana döndü, "Aynı hisler kardeşim, tamamen aynı." Yine de bu beni güldürdü ve kafamdaki şapkayı elime alıp yoklarken kendimi krem rengi büyük kanepeye attım. Bu gece popomun bu eşi benzeri olmayan yumuşacık düzeye son yayılışı olmalıydı. Son kez böylesine rahat edişi... Çünkü yerdeki bira kolisini gayet iyi görüyordum ve Lancelot ne zaman içecek olsa o günün sonunda midesindeki tüm şeyleri çıkarırdı.
Evet dostlarım, bu olurdu.Ellerimi birbirine sürtüp üzerimde kocaman duran gri sweatshirtün ceplerine sokuverdim. Kendimi bir çuval yarışında gibi hissediyordum, bu sweatin içinde kayboluyordum çünkü Percival'dan dızlamıştım. Ve bilirsiniz, herif kocaman.
Jeanimin cebinden telefonumu çıkarıp saati kontrol ettim. 00.00'a ve aynı zamanda yeni yıla yalnızca dakikalar kalmıştı. 2020'ye giriyorduk ve geriye dönüp baktığımda önceki yılın bana pek bir şey kattığını söyleyemezdim. 365 gün 6 saatlik bir boşluk gibiydi. Elbette dostlarım ve annemle geçirdiğim güzel günlerimden fazlasıyla memnundum, şu anki Merlin olabilişimin sebebi onlardı. Yine de bazı şeylerin boşluğunu hissetmediğimi söylemek büyük bir yalan olurdu. On yedinci yaş. Böyle mi bitmeliydi?
"Morgana?" Pasta servisi yapmak adına getirdiği tabakları masaya bıraktıktan sonra bir saat önceki güler yüzünün solmuş olduğunu gördüm. Ördüğü uzun saçları beline dek uzanıyordu ve inkar edilemez bir gerçekti ki bu Pendragon kızı,
okuldaki birçok genç çocuğun kalbini güzelliğiyle fethediyordu. Ona bitenlerden birisi de dostum Elyan'dı.Kabul edilmeliydi; okula geçen dönem gelmiş olsa da zümrüt yeşili gözleri, vampir tasvirlerindeki kadar beyaz ten rengi ve vişne çürüğü dudakları onu Camelot'ta çoktan ünlü yapmıştı. İnsanların hayranlığı ve beğenisini kazanan tek özelliğinin güzelliği olmadığını biliyordum. Morgana aynı zamanda derslerinde başarılı ve nazik bir insandı. Aynı zamanda Hayvan Hakları kulubünün başkanı olmuştu. Nereden bakılırsa iyi birisiydi ve onun hakkında kötü düşünecek tek kişiler Camelot bloğuna anonim yazan kıskanç kızlar olabilirdi.
"Sen iyi misin?" Yavaşça bana baktı ve kendini toparladı. "Dalmışım, üzgünüm." Tek kaşımı kaldırıp emin misin, dercesine baktığımda derin bir nefes verdi. "Önemli bir şey yok, pastan kesildikten sonra sana anlatırım. Olur mu?" Kafamı sallayarak onu onayladığımda baş parmağını kaldırıp güldü. Az sonra Gwen kendi telefonunu Morgana'ya vermiş ve muhtemelen ondan fotoğraf çekmesini istemişti. Merlin'in saçma özellikleri #1. Fotoğraflamaya bayılsam da kendi fotoğraflarımın çekilmesinden nefret eder ve buna hiç izin vermezdim. Ama bugün benim doğum günümdü. Beni mutlu etmeye çalışan birisini boş yere kıracak değildim. Yani, belki bazen.
11.51.. 1 ocağa sadece 9 dakika kaldığı zaman son saniyelere kadar odamda uyuyan Percival'ın olduğumuz odaya girişini izledim. Uykulu görüntüsü fazlasıyla komikti ve çekilmesi gereken bir fotoğraf varsa o da Percival'ın yeni uyanmış haliydi.
"Günaydın," Gülümseyerek söylediğimde esneyerek koca kafasını salladı. "Pasta yemediniz değil mi?" Henüz kesmediğimizi söyledim ve işte, onu mutlu etmek iki kelimecik kadar kolaydı.
Gwen ve Elyan kardeşler Percival'ın yeni yıla az kalsın uyuyarak girecek olmasıyla dalga geçerken gözlerim teker teker herkeste dolaştı. Kışın ilk günleri bile tek bir tişört giyerek üşümeyen sıcakkanlı Lancelot pastanın üzerindeki mumları yakarken arkadaşımın ne kadar yakışıklı bir yüzü olduğunu düşünüp hayret ettim. (her beş dakikada bir yaptığım gibi.)
Daha sonra Freya'nın dizlerine dek gelen birbirinden farklı çoraplarında göz gezdirdim. Birinde yılbaşı temamıza uygun bir noel ağacı varken diğerinde koca bir Star Wars yazısı vardı. Ne diyebilirdim ki?
Bir şeyleri, Elyan'ın pasta kremama işaret parmağını sürüp yalaması gibi, izleyip kafamda yorumlamaya devam edeceğim sıra Morgana Pendragon'ın bu kez de telefonda birisiyle hararetli hararetli konuştuğunu gördüm. Bana ne anlatacağını merak etmiştim. Bugün denk geldiğim garip davranışlarıyla ilgili olmalıydı.
"Merlin!" Küçüklük arkadaşım Guinevere, bu ismi sadece benim ve biyoloji profesörümüz Gaius'ın kullanmasına izin verirdi, adımla seslendiği zaman başında durduğu masaya gittim ve yanan mumlarıma bakarak tebessüm ettim. Arkadaşlarım benim her şeyimdi.
"Son bir dakika kaldı. Bir dilek tut ve üfle!" Gwen söylediği zaman Lancelot bana kafasını salladı ve eliyle pastayı gösterdi. Leziz göründüğünü ifade edecek bir el işareti yaptım.
"Hadi ama Merlin, kulaklarının daha küçük olmasını falan dile." Elyan sabırsızlıkla söylediğinde elbette alınmamıştım. Kulaklarıma parmağını sokmaya çalışıp dururdu ve onlardan nefret etmediğini biliyordum. Dil çıkardım. Artık şu pastayı üflemeliydim. Ama ne dileyecektim? Gözlerimi kapattım.
18. yaşım bana, bazı geceler boşluğunu hissedip ağladığım o şeyi getirsin.
Kısa bir sessizlik sonrası herkesin gözlerimi açmamı beklediğini biliyordum. Göz kapaklarımı yavaşça aralamaya başladığım o sıra büyük bir gürültü koptu. O şeyin annemin koleksiyon fincanları olmaması için dua ediyordum ki daha önce hiç görmediğim birisini gördüm. Burnuma dolan yoğun alkol kokusunun kaynağı olan bu kişi tamamen yabancı olduğum birisiydi ve ben, onu gördüğüm an 18. yaş dileğimin gerçekleştiğini bilmiyordum.
••
Hadi, umarım güzel bir şeyler yazabilirim 💅
ŞİMDİ OKUDUĞUN
18 // merthur
Fanfiction18. yaşım bana, bazı geceler boşluğunu hissedip ağladığım o şeyi getirsin. 110420•