Ayrılık , ne kadar çok anlam yükler içine , ne kadar çok acı ... Saatlerce düşündür sevene , içi sığmaz içine . Ne varki bazen insan mecbur kalır buna . Güvendiğin insan aslında tam tersi karaktere sahip olduğunda mecbursundur . O zaman aklın ve kalbin oyun oynamaya başlar sana , tıpkı bir santranç oyunuymuşçasına , oysa bir oyun değil bir hayattır aslında . Kendinden başka kimsenin seni anlayamadığı bir oyun . Anılar , hatıralar ağır basar bir yandan diğer yandan ise düşünceler ve gerçekler . Kalakalırsın öylece çaresiz , çıkmaz bir sokağın ortasında dört bir yanında duvarlarla. Kimse sana yardım edemez , kimse sana yol gösteremez mecbursundur artık çıkış yolunu tek başına bulmaya . Oysa zaten kırılmış bir kız olarak ne ümidin vardır yarına ne de hevesin . İşin en garip tarafı ise çıkmaza seni koyanın sana tek çare olabileceğini hissetmek. İşte bu sesiz sesiz bir ölümdür , kimsenin görmediği bir intihar , bir yok oluştur aslında . Yeniden doğmak imkansızcasına , kendini kendi içinde binlerce defa öldürmektir , yaşarken ölmektir ...