bölüm 7

2.6K 169 132
                                    


Selamlar, aslında şimdi yazmayacaktım ama sıkılınca yazayım dedim.

Ölüyorum sıkıntıdan.







Yazar bakış açısı;

Jungkook kalbi hızla atarken dolabının karşısına geçip dudaklarını kemirmeye başladı. Ciddi anlamda çok heyecanlı hissediyordu. Kim Taehyung, deli olduğu adam onu görmeye evine gelecekti. Hem de bugün.

Jungkook sakin olmaya karar verip beyaz dolabının kapağını açarak içine bakınmaya başladı. Taehyung'a çocuk olmadığını kanıtlamak istiyordu. Bir süre sonra gözüne kestirdiği kıyafetleri eline alarak banyoya ilerledi.

Yarım saat süren duştan sonra belindeki havluyla ayna karşısına geçen Jungkook saçlarını kurutmaya başladı. İşi bittiğinde eliyle saçlarını ortadan ikiye ayırıp şekil verdi. Dudaklarına çilekli lipbalm sürdükten sonra kulaklarına küpelerini taktı. En son parmaklarına yüzüklerini geçirdikten sonra beyaz gömleğini giydi. Bacaklarını saran dar siyah pantolonuda giydikten sonra gömleği pantolonun altına sıkıştırıp aynadan son kez kendini kontrol etti. Cidden iyi gözüküyordu.


(Jungkook böyle gözüküyor ama kravat yok)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Jungkook böyle gözüküyor ama kravat yok)

Jungkook salona döndüğünde telefonundaki saate baktı. Taehyung az sonra burda olucaktı. Sabah ona evinin konumunu göndermişti. Jungkook tam koltuğa oturacağı zaman bir anda zil çaldığında tüm bedeni kasılmış kalbi hızla atmaya başlamıştı.

"Ah, cidden kalbimi daha yeni susturmuştum halbuki."

Jungkook kendi kendine söylendikten sonra sakin adımlarla kapıya doğru ilerledi. Dudaklarını birbirine bastırıp duygularını belli etmemeye çalışarak kapıyı açtı ve karşısındaki bedeni hayran gözlerle incelemeye başladı.

Kim Taehyung, o cidden çok tehlikeli bir adamdı.

(Taehyung'un görünümü)

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

(Taehyung'un görünümü)

Jungkook bakış açısı;

İçime derin bir nefes daha çektikten sonra duygusuz görünmeye çalıştım.

"Taehyung, içeriye gel."

Taehyung kafasını onaylar anlamda sallayıp içeriye girdiğinde arkasından kapıyı kapatıp bende içeriye girdim.

Taehyung sevimli bakışlarını üzerimde gezdirirken hafifçe sırıtmış ve ona salonu göstermiştim. Salona geldiğimizde Taehyung tekli koltuğa oturup etrafa bakınmaya başladı.

"Öhm"

"Bir şey içmek ister misin Taehyung?"

"Ya da aç mısın?

Taehyung gözlerini sonunda gözlerimle buluşturduğunda iç çektim. Çok güzeldi amına koyayım. O kare gülümsemesini sunarak kafasını olumsuz anlamda salladığında terlediğimi hissediyordum.

"Ah, hayır gerek yok jungkook. Açta değilim ayrıca."

Kafamı onaylar anlamda salladıktan sonra Tae'nin yanındaki koltuğa oturup alt dudağımı ısırdım. Ne yapacağımı bilmiyordum. Tae'nin sesini duyduğumda eğdiğim kafamı kaldırıp Tae'nin gözlerine baktım.

"Jungkook, buraya geldim evet. Ama hâlâ bizim olabileceğimizi düşünemiyorum. Bak ben özür dilerim ama seninle olamam. Tanrım Jungkook sen daha öğrencisin, küçüksün. Ayrıca benim bir kariyerim var. Onu nasıl hiçe sayarım? Sırf seni üzmemek için buraya geldim. Ama üzgünüm bizden olmaz Jungkook."

Ben dolan gözlerimle onu izlerken o da yutkunmuş ve gözlerini gözlerimden kaçırmıştı. Sikeyim beni çocuk olarak görüyordu. Kariyer mi demişti o? Sikeyim kariyerini amına koyayım. Aşktan değerli miydi kariyer? Taehyung oturduğu yerden kalktığında ben de hızla ayağa kalkıp telaşlı gözlerimi üzerinde gezdirdim.

"Özür dilerim Jungkook, gitmem lazım. Hoşçakal."

Taehyung burukça gülümseyip gitmek için bir adım attığında hızla önüne geçtim. O bana şaşkın gözlerle bakarken ellerimi göğsüne yerleştirip yüzümü boynuna gömdüm.

"Taehyung"

Boynuna adını fısıldadıktan sonra ellerimi göğsünden yukarıya doğru kaydırarak boynuna doladım.

"Gitme"

İkinci kez fısıldadıktan sonra gözlerimi kapattım. Taehyung beni itmiyordu, bundan destek alıp Tae ile birlikte geriye doğru adımladım. Sonunda onu koltuğa düşürdüğümde boynundan ayrılmadan hızla kucağına oturdum. Yerime iyice yerleştirdikten sonra kucağında iyice küçülüp dudaklarımı boynunda gezdirmeye başladım.

"Bırakma beni Taehyung, lütfen.. lütfen bırakma beni"

Bir süre sonra belimde hissettiğim kol ile şaşkınlıkla gözlerimi aralayıp yüzümü yavaşça Tae'nin boynundan kaldırdım. Tebessüm eden yüzünü gördüğümde umutla gözlerine bakmaya başladım.

Ama konuştuğunda gözlerimdeki tüm umutlar sönmüş yerini sadece saf sinir almıştı.

"Ah jungkook, cidden azgın bir velet olduğunu düşünmeye başladım. Pekâlâ, istersen odana gidelim ve seni becereyim olur mu? Sonrasında ise asla karşıma çıkma."


O gün Kim Taehyung'u evimden kovmuş ve akşama kadar ağlamıştım. Nefret ediyordum, her şeyden nefret ediyordum. Özellikle Kim Taehyung'dan.















Bölüm sonu.














Little Rabbit~Taekook (İnstagram)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin