Bölüm 10

2.3K 148 55
                                    


Jungkook'dan:

Duygusuzluk, evet içimde yaşadığım tek şey duygusuzluktu. Kim Taehyung'a karşı ilk defa bu kadar duygusuzdum. Evine gitmek istemiyordum. Ya da onu görmek istemiyordum. Sadece ona korkak bir çocuk olarak görünmek istememiştim.

İçime derin bir nefes çekip burukça tebessüm ettim. Her zaman güçlü bir çocuk olmuştum. Ailemi trafik kazasında kaybettikten sonra yurtta büyümüş reşit olunca da oradan ayrılmıştım. Şuan hem okuyor hem de bir çiçek dükkanında çalışıyordum. Bu ev bana ailemden kalma bir hediyeydi. Cidden işimi kolaylaştırıyordu, bir de kira ödemek benim için başlı başına bir sorun olabilirdi.

Gözlerim dolmaya başladığında kendime gelmeye çalışıp bakışlarımı tavana diktim. Ağlamak istemiyordum. Zaten Taehyung o iğrenç sözlerini üstümde kullanıp gittiğinde fazlasıyla ağlamıştım. Hak etmiyordu. Gözyaşlarımı bile hak etmiyordu.

Dolabımın kapağını açıp fazla özenmeye gerek duymadığım için siyah boğazlı kazak, siyah dizleri yırtık dar pantolon ve siyah deri ceketimi elime aldım. Benim rengim siyahtı. Dolabımın içi nerdeyse siyah ile kaplıydı. Tabi Jimin hyung sürekli homurdanarak bana renkli renkli kıyafetler alıp siyahların arasına onları sıkıştırırdı.

Bana takım elbise ile gelmemi söylemişti. Neden öyle söylediğini anlamasam bile onun göz zevkine göre giyinmemekte kararlıydım. Bu yüzden hızlıca üzerimdeki takım elbiseyi çıkartıp elime aldıklarımı giyindim. İşim bittiğinde saçlarıma elimle şekil verip küpelerimi ve eklem yüzüklerimi taktım. Eh, fena görünmüyordum işte.

Daha fazla evde zaman öldürmemek adına yanıma almam gereken eşyalarımı alarak evden çıktım. Ardından hızlıca taksiye atlayıp gideceğimiz konumu söyledim. Kafamı koltuğa yaslamış gözlerim kapalı bir şekilde onun evime geldiği günü hayal ettim. Beni cidden büyük bir hüsrana uğratmıştı. Düşüncelerime dalmış bir şekilde sıkıntılı nefesler alıp verirken taksi durmuş geldiğimizi belli etmişti. Taksiciye hızlıca ücretini ödeyip arabadan indim. Karşımdaki ev, daha doğrusu buraya ev demek sönük kaçardı. Burası resmen saray yavrusuydu. Evi gözlerimle yemeyi esgeçip hafiften toparlanarak kapıya doğru yaklaştım. Ardından içime derin bir nefes çekip hemen yanımda duran zile bastım. İkinci basışımda kapı açıldığında karşımdaki kadını beklemediğim için şaşırmıştım.

Genç kadın nazikçe gülümseyip beni içeriye davet ettiğinde yavaş adımlarla içeriye girdim. Üzerimdeki ceketi istediğinde ise onun evin hizmetlisi olduğunu hemen anladım. Zaten üstüne dikkatli baksaydım hemen anlardım. Ceketimi çıkartıp eline verdiğimde onu dikkatlice askıya asıp bana doğru döndü. Ardından tekrar gülümseyip eliyle içeriyi işaret etti.

Little Rabbit~Taekook (İnstagram)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin