Multimedia: Katherine Skyler.
Katherine Skyler'ın ağzından.
Gözlerimi açtığımda bembeyaz bir yerdeydim sanki ne çıkışı vardı ne sonu... Üstümdekilere baktım baştan sona beyaz giyinmiştim. Neredeydim bilmiyordum. Yavaş adımlarla yürümeye başladım. Ne kadar ilerlesem de bu yol bitmiyordu. Yürümekten yorulmuştum artık. Yere oturdum ve gözlerimi kapattım. Kulağıma yakın gelen bir kadın sesi işittim. "Neden buradasın, Selene?"
Hızla gözlerimi açtım ve aniden ayağa kalktım. ve konuşmaya başladım. "Sen de kimsin?" dedim telaşla ama ses gelmedi... Bekledim bekledim. Benimle konuşmasını istiyordum. "Benimle konuşman için gözlerini kapatman gerek Tanrıça." Gözlerimi kapattım. ve konuşmaya başladım. "Bana kim olduğunu söyle!"diye bağırdım. Kim olduğunu gerçekten merak ediyordum. "Asıl sen bana söyle Selene, sen kimsin?" Dedi. Ne olduğunu kavramaya çalışırken bunun bir rüya olduğunu anladım. Eğer bu bir rüyaysa hemen uyanmak istiyordum. Rüya görmekten hep korkardım. Çünkü rüyalar geleceği yansıtır.Yalnız olmaktan korkuyordum. Gözlerim hala kapalıydı korktuğum için susuyordum. Kendimi kocaman bir boşlukta hissediyordum... "Neden susuyorsun Selene, yoksa kim olduğunu bilmiyor musun?"
"Bunu sana soracak değilim defol zihnimden!" diye bağırmıştım.
Bu sonu bitmeyen her yeri beyaz olan yer, beni korkutmaya başlamıştı.Gözlerimi açtım ve bu sefer bir uçurumdaydım. Önümde deniz vardı. Bir yandan düşmekten korkmuştum bir yandan da bana huzur vermişti. Etrafa bakındığımda birisini gördüm. uzun benden oldukça uzun boylu biri duruyordu. Boydan boya siyah giyinmişti. Elmas gibi parlayan yüzünden beyaz tenli olduğu anlaşılıyordu.
Kafasına ceketinin şapkasını takmış, bana bakıyordu. Kafasını kaldırdığında elmacık kemiklerini, uzun kirpiklerini ve belki bir daha göremeyeceğim mavi gözlerini... Gerçekten çok yakışıklı olduğu kesindi. Bunu yüz hatlarına bakınca anlayabilmek gerekiyordu. Şu an zaman durmuş gibiydi sadece birbirimize bakıyorduk... Gözlerimi kapatıp açtığımda arkamda olduğunu hissettim ve ani bir şekilde sıçradım."Ştt sakin." dedi. Sesi Aman Tanrım.. Büyüleciydi. Kendime geldim ve arkamı dönmeye çalıştım.
Kahretsin! Neden arkamı dönemiyordum? Göz ucuyla arkam da ki oğlana baktım. Hâlâ bakıyordu. Yüzünde hiç bir ifade yoktu. Sanki duyguları alınmış gibiydi.
"Sana zarar vermeyeceğim, Selene."
Dedi usul bir şekilde. Konuşmak için ağzımı araladım ama vazgeçtim neden bana bu aralar herkes Selene diyordu? Ah, kimlik falan mı göstermemiz gerekliydi?"Suskunsun, Selene. Seni korkutuyor muyum?" Ne korkutması canım kalpten gidecektim az kalsın dedim içimden. Sonra doğru kelimeleri bulup konuşmaya başladım.
"Öncelikle ismim Selene değil. Ayrıca senden korktuğumu falan da söylemedim." Gerçekten bu kendini ne sanıyordu?
Komik."Peki, bana açıkla Selene, kimsin sen? Bu gezegen de bir yerin var mı?"
Tanrım... Bu çocuk neden bana bu soruları soruyordu. Eğer arkamı dönebilseydim kesinlikle o güzel yüzüne tükürürdüm. Bu hırsımla arkamdaki olan oğlana konuşmaya başladım.
"Bunu sana soracak değilim." Sadece şu lanet olası rüyadan uyanmak istiyordum. Oğlan anlamadığım bir şekilde dibimde bitmişti. Dudağı kanıyordu. Çok hoş bir görüntüydü, dudağı kanarken bile. Elimi oğlanın dudağına yavaşça götürdüm. Elim tam dudağına değecekken. Kendi eliyle kolumu hızlıca durdurdu. Şaşkınca ona ve bana değen eline bakıyordum. "Bana herhangi bir temasta uygulamazsın, güzelim. Aksi takdirde bunun sonu senin için hiç iyi olmaz." İyilikte yaramıyordu. Sadece bakacaktım hem niye o bana dokunuyor, ben neden ona dokunamıyordum? Bu işte bir şeyler vardı. Bundan emindim. Kolumu tuttuğu yer acımaya başlamıştı. Hızlı bir şekilde kolumu ondan çektim. Kolumu tuttuğu yer mos mor olmuştu.