2

754 54 48
                                    

*Kimse okumuyo ama olsun ben yinede yazmak istiyorum*

*Dayanamayıp ikinci bölümü de yazdım*

Yoongi ve Jiminle vedalaştım.Eski yapının içine girdim,küf kokan bu yerde bir tane insan bile yoktu.

Boş koridorda yürürken birden karşıma çıkan kişiyle ona döndüm.

"merhaba hmm ııı" adımı hatırlamaya çalıştığını anlayıp "Namjoon,Kim Namjoon" dedim.

Biraz soğuk biraz hemdem bir tavırla "ah evet sizi nasıl unutabilirim ki" dediği zaman şaşırmadan edemedim.

"Niçin? Beni unutmamanız ya da şöyle söyliyim beni hatırlamanız için bi tanışmışlığımız olması gerekiyor ve ben sizle daha önce karşılaştığımı hiç sanmıyorum" dedim.

Sanki endişelenmiş ama bunu belli etmek istemiyormuş gibiydi "Hayır efendim,telefonda konuştuğunuz kişi bendim o yüzden öyle söylemiştim-her neyse ben size olayları anlatiyim mı şimdiden?  Ya da siz zaten yukarı çıkınca her şeyi öğreniceksiniz."

"Bakın bay... Bakın beyefendi ne demek istediğinizi anlamıyorum genç ve engelli bir adama ingilizce öğretmem gerek.Doğru anlamışım değil mi?" Dedim

Cevap vermesine fırsat vermeden devam ettim "Bu yasal mı onu bile bilmiyorum şu an işe ihtiyacım var ve hemen kabul ettim ama sizin kurduğunuz girift cümleler anlatmak istediğiniz şeyler...Gerçekten anlamıyorum...Her neyse odaya çıkalım detaylara gerek yok" dedim.

Aptal mıydım yoksa çok bilmiş mi? Neyse ne en fazla ne olabilirdiki?

                            ***

Odaya girdiğimde buranın yapının diğer kısımlarına kıyasla çok daha temiz ve modern olduğunu farketmem uzun sürmedi.

Oda tamamen ışıklarla aydınlatılmıştı pencere vb.şeyler yoktu.
 
Köşedeki masada arkası dönük bir şekilde oturan koyu kahverengi ıslak saçlı geniş omuzlu kişiyi incelerken hemen çaprazımdaki kapıdan çıkan üstünde sadece siyah bir kapri olan beyaz tenli, ince dudaklı,büyük gözlü biri çıktı. Elindeki kahveyi karıştırırken,

 "Mısır...Mısır'a kaçmış şimdide ya zate-"

Beni görmesiyle lafını kesmişti ve sinirle arkamdaki ismini sormayı unuttuğum adama bakmıştı

Hemen elindeki gri kupayı bir kenara koyup yanıma geldi "Hoşgeldiniz Bay Kim,Ben Jeon Jungkook" dedi.

Hemen elini sıktım "Memnun oldum" dedim.Önümde bikaç kere eğilip arkası dönük adamın kulağına bir şeyler söyledi

Sonra adamın karşısındaki sandelyeyi çekip bana baktı "Buyrum Bay Kim"

Başımı hafifçe eğip bulunduğum absürt olayı sorgulamadan oturdum.

Ve onu incelemeye başladım o...o gerçekten güzeldi...güzeldi...çok fazla,efsunkar bir güzelliği vardı kesinlikle onu tanıyan herkes ona karşı perestiş olurdu...

Ah neler söylüyordum tanımadığım birisi hakkında...

Elini bana uzattı"Kim Namjoon"dedim.Elimi sıkıp "Kim SeokJin" dedi.

"Buna ihtiyacım olucağını zannetmiyorum" dedim umursamazca.

Hızla gözlerini gözlerime dikti "isminiz diyorum,umrumda olduğunu zannetmiyorum" dedim. Kafasını yana doğru eğip dalga geçermişcesine gülümsedi.

Hala adını bilmediğim adama dönüp. "Bana neler olup bittiğini anlatmıyacak mısın artık?" Dedim.

Bay Jin "Hoseok dışarı" dedi.

"Bayım ben buraya engelli bi ge-"

"Sen buraya engelli bir gence ingilizce öğretmeye geldin.O engelli genç ben oluyorum" dedi.

Bi engeli olmadığını anlamak için yüksek bir zekaya ihtiyaç yoktu,itiraz etmiyecektim veya karşı çıkmayacaktım.

"Size genç bir adam annesinin katilini öldürmek istiyor,katil sürekli başka ülkelere kaçıyor ve bu genç adam da ingilizce öğrenmek istiyor diye haber uçursaydık eğer gelmezdiniz."

Bi an afallasam da hemen cevap verdim

"Hayır gelirdim"

"Babam annemi aldatmıştı annem de kendini asmıştı ve benn annemin ölümüne sebep olan bu kaltağı hiç düşünmeden vurmuştum.Bu benim sicilime işledi uzun bir süredir de iş bulamıyorum" dedim.

"Bunları zaten biliyorum...Park Jimin,Min Yoongi,Kim Taehyung...Hakkınızdaki, çevrenizdeki her şeyi..."

Tüm bunları nereden biliyordu?,tabiki bunu ona sormayacaktım.
                 
                           ***

Ona ders anlatalı en az 2.30 saat olmuştu ve bunun verimli olmadığının ikimizde farkındaydık...

                           ***
Saat gece 10.00 civarıydı.Bu saçma yerde nerede taksi bulacağım bilmiyordum.

Jimin ve Yoongi'yi rahatsız da etmek istemedim.

Taehyung'u aradım "Tae gel beni al buradan"dedim.

Araba kullanmayı bilmeyişim hep başıma dert açmıştır.

"Alamam ya atla bi taksiye gel,yorgunum"

"Taehyung yok taksi felan buraya gel diyorum"

"E bi taksici ara¿"
 
Telefonu suratına kapattım ve yürümeye başladım.

Hızlı adımlarla yürürken yanımda duran arabaya döndüm bu Bay Jeondu.

"Bay Namjoon size evinize kadar eşlik etmek isterim"

Üşengeçliğim ve yorgunluğumu sayarsak çok cazip bir teklifti.

                               ***

Evin önüne geldiğimde Tae'nin sinirli bir şekilde yürüdüğünü gördüm.Hemen arabadan indim

"Hayırdır?"

"Yoongiyle kavga ediyoruz senin başına bi şey gelicekmişmiş.Seni almam gerekmiş ben de yanına geliyodu-"

Gözü arabadan inen Bay Jeon'a kaymış ve sözü kesilmişti.

Tae hızla yanıma sokuldu.

Bay Jeon elini önce bana uzatıp "iyi günler" dedi.

Ardından Tae'nin elini sıkıp "Jeon Jungkook" dedi. Tae de ona karşılık verdi.

Asansöre bindik aptala dönmüştü adeta "işte ben bu berceste beyle çalışıyorum bana çok güzel olduğumu söyledi ve beni öptü " dedim

Hızla kafasını bana çevirdi şaşkınca

"Şaka yaptım saçmalama,ben bir erkekten hoşlanır mıyım sence. O kadar da değil yani."
 
Sahi hoşlanır mıydım? Yok artık...
                      
                              ***

_Bu aptal yazarınız (yani ben) namjoon mu seme olsun yoksa jin mi karar veremiyor nolur fikir verin banaaa_

*oylayıp yorum yapanların götünü yerim kw8dou2ojwkskwk*

Yeis |namjinHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin