Bilmiyorum ki bu kaçıncı açıp kirlettiğim sayfa. Bembeyaz bir sayfa açıyoruz ama onuda simsiyah harflerle lekeliyoruz. Belkide psikolojik birşeydir. İnsan kendisini iyi hissediyor belki. Ben İlkin Karalar. Orta hallice bir ailenin ikinci ve son çocuğuyum. Hayata tek başına tutunmaya çalışan. Bu yüzdende başı beladan kurtulmayan biriyim. Bazen yazar bazen çizerim. Genelde müzik dinlerim. Dilim tüfek gibi. Herşeye cevabım var. Yazsam roman olur diyenlerdenim. Ve tıpkı onlar gibide iki cümle yazsam biter derim. Ama gel gör ki yazdığım zaman duramam. Hiçbir anı çocukluk döneminin yerini tutamaz. Tanrı senden hayaller kurmanı istiyor. Sonrada bu hayallerin nasıl içine sıçılcağını öğretiyor. Buna da hayat diyor. Kısaca hayat bu yaşa diyor. Çoğu zaman mutlu olmaya korkuyoruz. Sonu gelir de biter diye, hayal kurmaktan korkuyoruz biterse üzülürüz diye. Peki bu kadar korku içinde yaşamaktan niye korkuyoruz? Neresinden başlasam acaba. Benim hayatıma sevgi ilk defa Anaokulunda girdi. Tabi o zamanlar aşkın ne olduğunu bilmiyorum. Bir çocuk vardı. Sürekli onu öper sonrada kaçardım. Bu çok utanç verici. Çünkü 1. sınıfa başladığım okulda okuyordu o da. İğrençti. Düşünsene lan 2 sene önce sürekli öpüp kaçtığın insanla aynı okul, hatta karşılıklı sınıflardasın. Çok bok gibi. Hayatım göçebe gibi ordan oraya sürüklenmekle geçti. Bu yüzden okulumdan arkadaşlarımdan olduğum gerçeğide ortada. Acaba kelebekler öleceklerini bilselerdi yaşamak için bu kadar çaba harcar mıydı? Şarkı sertleştikçe acılar daha da ağırlaşır. Duygular, daha çok ortaya çıkar. Unutulan, hatırlanır. Hatalar, akla gelir. Ama bana sen hiç bir zaman gelemedin sevgilim. "Şehirler arasında ki mesafe bizim aşkımızı söndürmeye yetmez." demiştin oysa. Gelişinde olduğu gibi, gidişinlede şaka yapmış olsan ya. Yada bir rüyada olsam ya. Senin, bendeki değerini sadece sen anlamıştın. Sende yanlış anlamışsın sevgilim. Napalım belkide hayırlısı buydu. Gücüne gitmesin ama.. yada gitsin benim hayat sencede bayat değil mi? Hani bi el atsan diyorum Tanrı? Ve Tanrı yavaşça fısıldadı "Ne bok yersen ye İlkin.". Ve biliyor musun ilkler asla unutulmuyor işte. Nerde aşk? Hepsi masallarda saklı artık. Susmak erdemlik olsaydı, konuşmazdı bu duvarlar. Hani boğazın düğümlenir yaa hahh işte o bana hep oluyor. Yapamıyorum, dayanamıyorum, istemiyorum böyle bir hayatı. Zincirlere bağlı gibi hissediyorum kendimi. O kadar sağlam ki koparamıyorum, canım acıyor. Bitsin istiyorum beni kim tutuyorsa bıraksın. Bi ses duyuyorum; "seni asla bırakmayacağım".