SM-1.BÖLÜM

297 11 10
                                    

Yüzüme vuran güneşle gözlerimi araladım. Yüzüm güneş ışığı

görmemesi için yorganı yüzüme kadar çektim. Uyanmak istemiyordum. Gözlerimi kaptıp bir ömür uyumak istiyordum. Çünkü yaşamak çok acı vericiydi. Izdırap gibiydi. Altı yıl önce annemi kaybettiğim gibi birde üstüne bir ay önce en değer, verdiğim adamı yani babamı kaybetmiştim. Kafamdan bu düşünceleri atıp, yorganı yüzümden çekip yavaşça yataktan doğruldum.

Uyuşuk adımlarla banyoya girip, aynada kendime baktım. Kızarmış mavi gözlerim, dağılmış sarı saçlarımla tam bir yaratığa benziyordum. Kendime gelebilmek için elimi yüzümü yıkadım. Saçlarımı at kuyruğu topladım. Bir daha aynaya baktığımda daha iyiydim. Yavaşça banyodan çıkıp, odama doğru ilerledim. Odamın kapısını açıp içeriye girdim. Yatağımı düzeltip yerdeki kirli çamaşırları alıp kirli sepetine attım. Dolabımın karşısına geçip içinden kot pantolon ve siyah beyaz kareli bir gömlek aldım. Aldığım kıyafetleri giyinip mutfağa geçtim. Buzdolabından kahvaltılıkları masaya dizdim. Dolaptan bardak çıkartıp içine meyvesuyu koydum. Ekmek sepetinden ekmekleri çıkartıp masaya koydum. Sandalyeye oturduktan sonra kahvaltıya başladım. Birşeyler yedikten sonra masayı topladım. Banyoya girip ellerimi yıkadım. Banyodan çıktıktan sonra kapının zili çalmaya başladı. Yavaş adımlarla kapıyı açtım. Burcu gelmişti.

-"Hadi işe geç kalacağız, masal."

-"Tamam bekle geliyorum."

Siyah kabanımı giyip cebine kulaklığım,telefonum ve anahtarımı koydum. Ayakkabılarımı giydikten sonra burcu'nun yanına gittim. Kapıyı kapattıp cafe'ye gitmeye başladık.

-"Sıkılmadınmı ağlamaktan masal ?!."

-"Nereden anladın?"

-"Gözlerin herşeyi anlatıyor masal."

-"Ağlamak rahatlatıyor."

-"Ağlamak insanı güçsüzleştirir masal, rahatlatmaz."

-"Ben hep güçsüzdüm burcu."

Biz böyle konuşurken cafe'ye gelmiştik bile. Cafe'nin içine girince yüzüme gelen sıcak havayla rahatladığımı hissettim. Kabanlarımızı askıya astıktan sonra burcu yanımdan ayrıldı. Önlüğümü giyerken sürtük nazlıyı görmemde eksik olmadı. Kıvırta,kıvırta yanıma geldi. Normalde kavgadan nefret ediyordum. Ama bu kızı görünce kavga etmek için can atıyordum.

-"Ooo masal hoşgeldin."

-"Nazlı başka birilerileriyle uğraş !"

-"Seninle uğraşmak istiyorum ben !"

Kendimi sakin tutmaya çalışarak yanından sakin adımlarla yürümeye başladım.

-"Ne oldu masal ?."

-"Yok birşey meriç, nazlı sinir etti yine."

-"Gerizekalı sürtük !"

Meriç benim arkadaşımdı. Çok yakın değildik zaten erkeklerle arkadaşlık kurmaktan pek hoşlanmıyorum. Meriç bana geçen sene bana duygularını ifade etmişti. Yani bana aşık olduğunu ifade etmişti. Bana çıkma teklifi etmişti ama ben onu daha çok arkadaş olarak gördüğüm için çıkma teklifini kabul etmemiştim. Bana aşık olduğunu söyleyince ne kadar da utanmıştım.

-"Masal daldın."

-"Hı pardon. Meriç benim patronun yanına uğramam gerekiyor."

-"Görüşürüz."

Yavaş adımlarla merdivenleri çıktım.

Müdürün odasının kapısını tıklattıktan sonra "gel" demesini bekledim. "gel" diye bağırınca içeriye girdim.

-"Mustafa bey sizden birşey isteyebilirmiyim ?."

-"İsteyebilirsin masal."

-"Maaşımı erken alabilirmiyim ?."

-"Neler yaşadığını biliyorum masalcım ama kasada 100 tl'den başka para yok. Elimden gelse veririm ama benim durumlarımda kötü elimden birşey gelmiyor."

-"Teşekkür ederim mustafa bey."

-"Çıkabilirmiyim ?."

-" Tabi ki."

Ne halt yiyecektim şimdi ben?. Evin kirasını vermezsem kesin bu sefer beni evden çıkarıcak ev sahibi !. Merdivenlerden aşağı indim.

-"Masal şu siparişleri götürürmüsün ?."

-"Tamam, hangi masa burcu ?."

-"Bir ve ikinci masa."

-"Tamam."

Bütün masaların siparişini verdikten sonra başka birisi gelmeyince montumu giyip burcuyu beklemeye başladım.

-"Masal."

-"Efendim burcu ?."

-"Ben bugün cenkle gidicem."

-"Tamam."

Hızlı adımlarla eve yürümeye başladım. Ne halt yicektim ben kimse yok ki benim. Kimde kalıcaktım ?. Kulaklığımı çıkartıp telefondan, DUMAN-DİBİNE KADAR şarkısını açtım. Şarkıyı mırıldanarak ilerliyodum. Allah'a şükür evim yakındı da hemen gelmiştim. Evin kilitini açıp içeriye girdim. Odama girip kıyafetlerimi çıkartıp katlayıp dolabıma koydum. Duş almak için banyoya girdim. İç çamaşırlarımı kirli sepetine atıp duşa kabine girdim. Sıcak suyu ayarladım. Şampuanımı başıma sıktıktan sonra güzelce yıkadım. Duş jelimi life sıktıktan sonra vücuduma sürmeye başladım. Durullandıktan sonra havluyu vücuduma sarıp odama girdim. Dolaptan iç çamaşırlarımı alıp birde ayıcıklı pijamalarımı çıkarttım. Onlari giyindikten sonra yatağa uzandım. Bakışlarımı tavana çevirip tavana bakmaya başladım. Birazcık mutlu olabilirdim belki. Sevdiğim adamla evlenip çocuklarımız olurdu belki birgün. Zil çalınca kafamdaki düşünceleri silip kapıya bakmaya gittim. Kim gelmiştiki bu saatte ?. Kapıyı açtığımda karşımda üç adet siyah takım elbiseli adamlar duruyordu.

-"Masal hanım, sizmisiniz ?."

-"Evet benim. Pardon siz kimsiniz ?."

-"Arda bey sizi çağırıyor."

-"Arda bey kim acaba ?."

Fazla soru sormayın deyip siyah bir arqbaya getirdiler.

-"Yaaa bıraksanıza arda beyde kimmiş hı ?!!."

-"İşimizi zorlaştırmayın. Lütfen arabaya binin."

Daha fazla zorlamadan arabaya bindim. Üstümde sadece ayıcıklı pijamalarım vardı. Keşke üstüme kabanımı alsaymışım. Bir zama sonra büyük bir villanın önünde durduk. Ağzımdan yanlışlıkla;

-"Vay canına." çıktı.

Devasaldı. Adamlar kolumdan tutup yürütmeye başladılar. Hızlı adımlarla ilerlerken kapıya gelmiştik bile. Bir tanesi zile bastı ve kapıyı çok güzel bir genç kız açtı. Kesin hizmetçiydi.

Evin içine girince bir değişik hissettim çok güzeldi.

Hizmetçi;

-"Arda bey kendi odasına götürmenizi istedi."

-"Tamam." dedi adamlar. Merdivenleri çıktıktan sonra bir kapının önünde durdup kapıyı açtılar beni koltuğa oturtup geri çıktılar. Ayağa kalkıp balkon kapısının kilitli olup olmadığına baktım. Oh be açıktı.

               GÜN KAÇMA GÜNÜDÜR !.

SONSUZ MUTLULUKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin