"Bazen Harry'den boşanmayı düşünüyorum,onun hayatını kararttığımı,bunalttığımı,hatta zaman zaman benden fazlasıyla sıkılmış olduğunu hissedebiliyorum,onu çok seviyorum,tarif edemeyecek kadar seviyorum hem de her saçmalığımla beni kabul eden adamı.Ama çok korkuyorum,ona hayatı zehir etmekten,benim yüzümden hayata küsüp mutsuz olmasından deliler gibi korkuyorum.Ben hastanın tekiyim,siktiğimin her saati almak zorunda olduğum ilaçlarım,herkesi deli eden takıntılarım var.Beni niye sevdi,neden aşık oldu bilmiyorum,bir insan hayatını kabusa çeviren birini nasıl sevebilir ki?"
Louis yutkunurken Nathan not aldığı defterini yanındaki küçük masanın üstüne koyup Louis'e çevirdi bakışlarını."Aşkta sorgulama olmaz Louis,zaten önemli olan sevdiğin kişiyi her haliyle kabul etmek değil midir?"Louis tam ağzını açmıştı ki Nathan'ın ayaklarını sallamasıyla kaşlarını çattı.
"Eee şey...l-lütfen şunu yapmayı keser misin,b-bu çok sinir bozucu"Nathan hafif gülümseyip ayağını sallamayı durdurdu.Nathan için Louis çok tatlı bir çocuktu,onu bir hastası olarak değil kendi hayatında yer edinmiş çok önemli biri olarak görüyordu."B-ben aslında Harry'nin beni çok sevdiğini ve hiç ihanet etmeyeceğinden adım gibi eminim,ama bazen nasıl desem,bilirsin ya sanki ben onu çok bunalttığım için beni her an bırakabilirmiş gibi geliyor ve bu kalbimi çok acıtıyor,bizim evliliğimiz başından beri yanlıştı,onun hayatına girip onu mutsuz etmeye hakkım yoktu,bir akıl hastanesine kapatılmam gerekirken onun evine girdim,hakkım yokken her şeyi oldum!"
Louis hıçkırarak ağlamaya başlayıp yüzünü kollarının arasına saklarken Nathan yerinden hızlıca kalkıp onun yanına geldi ve bir elini Louis'in dizine koyup diğer elini de kafasını kaldırması için oraya götürdü."Kendini aşağılamaktan vazgeç Louis,sen çok özel birisin,Harry'i üzdüğünü düşünerek kendini harap ediyorsun ama göremediğin bir şey var ki o da Harry'nin ne kadar şanslı bir adam olduğu.Sen çok güzelsin,çok narinsin,ve sen her ne kadar nefret etsen de takıntılarınla ve kafanda dönen düşüncelerle eşsizsin"
Louis kafasını yavaşça kaldırdığında Nathan gülümseyip baş parmağını onun alt dudağına götürdü ve anında Louis irkilerek geri kaçtı."İ-iyiyim ben"dedi tedirgince,dokunuşundan fazlasıyla rahatsız olmuştu.
Nathan gömleğinin yakasını düzeltip boğazını temizledi ve Louis'ten yavaş yavaş uzaklaşarak koltuğuna oturdu.Louis elini telefonuna götürüp kocasını aramak isterken Nathan'ın dediği şeyle buz kesti."Boşan Harry'den"Nathan onun şaşkınlıkla bakmasına aldırış etmeden konuşmaya devam etti."Senin iyiliğin için diyorum Louis,çünkü onunla evli kalmaya devam ettiğin sürece onu üzdüğünü düşünüp her seferinde kafandaki o düşüncelerle boğuşacaksın,böyle hayat nereye kadar sürer ki?"
Louis kısık sesle cevap verse de Nathan onu çok net duyabilmişti."Ama onu seviyorum"Nathan eline kalemini alıp kapağını kapadı."İki insan birbirini çok sevse de bu illa beraber olacakları anlamına gelmez,hayat şartları bazen acımasız olabiliyor Lou"Titreyen telefonuyla Louis derin bir nefes alıp ekranda gördüğü ismi kocaman gülümseyerek baktı.Nathan yerinde rahatsız edici bir şekilde kıpırdanıp Louis'i izlerken Louis aramayı yanıtladı.
"Bebeğim seansın bitti mi,ben binanın önündeyim,daha bitmediyse bekleyebilirim,sorun değil benim için"Louis Nathan'a şımarıkça bakıp ayaklandı."Hayır Harry bitti,hemen geliyorum yanına"Harry ona sesli bir öpücük gönderip telefonu kapadığında Louis arkasına dönüp kapıya yönelmişti ki Nathan ayağa kalkıp kolundan tuttu."Daha on dakikamız vardı"Louis kolunu onun tutuşundan kurtarıp tek kaşını kaldırı.
"Üzgünüm ama benim de kocamla geçirmem gereken bir sürü on dakika var"
Louis kapıyı açtığı gibi Nathan'ın asistanına hızlı bir bakış atıp merdivenleri hızlı hızlı indi ve binanın kapısını aceleyle açıp arabaya attı kendini.Harry konuşmak için dudaklarını aralamıştı ki dudaklarının üstünde hissettiği yumuşak dudaklarla donup kaldı.Louis onu öptükten sonra geri çekilip bir elini onun yanağının üstüne koyup yavaşça okşadı."Seni seviyorum Harry Styles"Louis onu tekrar öpüp Harry'nin kahkaha atmasına sebep oldu."Sana aşığım Harry Styles"Harry onun tatlı hali karşısında sırıtmadan duramıyordu,Louis'in nadir neşeli olduğu zamanlardı ve şu an o anlardan biriydi tahmin ettiğine göre.
Louis onun kucağına çıkıp alnını öptü."Nefesimsin"
Harry elini onun elinin üstüne koyarken Louis bu sefer onun saçlarının arasını öptü."Her şeyimsin"
Harry mutluluktan ne diyeceğini bilemezken Louis bu sefer onun yanağına kocaman sulu bir öpücük bıraktı."Gamzelerini çok seviyorum ama merak etme senden çok değil"
Harry kısa bir kahkaha atıp ona sarılmak için hamle yaptığında Louis geri çekildi."Daha bitmedi"dedikten sonra dudaklarına yaklaştı,milim bir fark kalınca durdu ve fısıldadı."Senden asla vazgeçmem"küçük bir öpücük bıraktı sonra onun için iştahla açılmış dudaklara.Louis ondan hafif uzaklaşıp gözlerinin içine baktığında,yeşillerin uzun bir süre sonra mutlulukla parıldadığını gördü.Harry ne yapacağını şaşırmıştı,Louis'i çok özlemişti,Harry ona sımsıkı sarılıp küçük bedenin kokusunu içine çekti,"Louis..."diye lafa başlamıştı ki Louis kollarını onun boynuna dolarken lafını böldü."Biliyorum"dedi ve yutkundu.Kafasını onun boyun girintisine götürürken fısıldadı.
"Hem de çok iyi biliyorum"
Louis ilacını içip elindeki su bardağını tezgaha bıraktıktan sonra tencereden bir çatal makarna alıp tadına bakan kocasına baktı.Harry çiğnedikten sonra yüzünü buruşturdu."Sanırım suda fazla kaldı o yüzden ne yazık ki hamurlaşmış,tatlıyı da yeni dolaba koydum soğuması biraz sürebilir,dışarıda yemek ister misin?"
Louis kafasını iki yana sallayıp dudaklarını ıslattı ve ona doğru ilerleyip elini tezgahın üstüne koydu."Senin yemeklerini seviyorum,dışarıda yapılan yemekler umurumda değil"Harry ona hayranlıkla bakarken Louis onun elinde tuttuğu çatalı çekip aldı ve bir makarna aldıktan sonra ağzına götürdü.Parmak uçlarında yükselip yüzünü Harry'nin hizasına getirdi ve tahrik edici bir şekilde "Mmm"dedi."Çok güzel olmuş"
Harry ondan bakışlarını zar zor ayırıp makarnaya sos yapmak için buzdolabına yöneldi ama canının tatlı tatlı yanmaya başlaması onu oldukça terletiyordu,alt taraflarında ciddi anlamda tatlı bir acı vardı.Harry kremayı almak için eğilmişti ki arkasından beline dolanan kollarla kıpırdayamadı."Yemeğimizi yiyelim,güzel bir film izleyelim sevgilim,ve sonra...sevişelim"Harry elinde tuttuğu krema kutusunu yere düşürüp hışımla ona döndü.Louis o kadar güzeldi ki...
Ani bir hareketle elini Louis'in pantolon düğmesine götürüp konuştu.
"Yemeği ve filmi siktir et ben dayanamıyorum"
Yataklarında uzanmış birbirlerini izlerken sırıtmadan duramıyorlardı,oldukça yorulmuşlardı ve kıpırdayacak halleri yoktu,ayaklarını birbirlerine dolayıp ısınmaya çalışıyorlardı.Harry Louis'i her haliyle kabul eden bir aşıktı ki bunu dışarıdan herkes çok net görebiliyordu zaten,ama bugün Louis hiç olmadığı kadar neşeli görünüp Harry'e yaklaştırmıştı kendini.
Gerçekten çok uzun bir süre sonra kavgasız bir gün geçirmişlerdi.
Harry ona bakmadan duramıyordu,zamanı durdurmak,saat,dakika,saniye kısaca zamanla ilgili her kavramı silmek istedi o an,Louis'le kendi tenleriyle ısıttıkları yatağın içinde bir ömür boyu hiçbir yere gitmeden durabilirdi,Louis yorganı üstlerine çekerken Harry onu kollarının arasına aldı,birbirlerinin yüzlerinden başka hiçbir yere bakmıyorlardı,uykuları varsa bile kendi yüzlerinin güzelliğinden uyku da kaçmıştı,Harry onun yüzüne bakmak için uykuya direnirken Louis'de ondan arkada kalmıyordu.Harry'e iyice sokulup burnunun ucunu öptü ve ne tepki vereceğini aşırı merak ederken tek bir solukta söyledi.
"Artık psikolağa gitmek istemiyorum"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
"You are not sick"
FanfictionHarry ve Louis Styles üç yıldır evliler,Louis biraz takıntılı biri....belki fazla takıntılı...