Bölüm 1: NELER OLUYOR?

34 4 4
                                    


-KYUNGSOO-

Karnımın gurultusuyla uyandım. Elimi karnıma bastırarak açlık hissinin biraz da olsa geçmesi için dua ettim. Yaklaşık bir haftadır bu hücredeydim. Yani bana yemek verilmeyeceğini bilecek kadar. Sadece onlarla iş birliği yapanlara yemek veriyorlardı. O ne demekse artık. Beni burada neden tuttuklarını bile bilmiyorum ki sorgu sırasında ne kadar sorarsam sorayım hiçbir soruma cevap alamadığım için sormaktan da vazgeçmiştim. Artık tüm günüm uyku, sorgulanma ve sorulara cevap vermediğim için hırpalanmayla geçiyordu.

Kaldığım hücrede pencere olmadığı için saatin kaç olduğunu söyleyemiyordum. Kaldığım hücrenin ses geçirmez olduğunu öğreneli ise beş gün oluyordu. Geldiğim ilk iki gün o kadar yardım için bağırmıştım ki sesim şu an bile cızırtılı çıkıyordu. Şu ana kadar beni sorgulayan adam ve beni sorgu odasına götüren adam dışında kimseyi görmemiştim ama bu binada benim gibi başkalarının da tutulduğunu biliyordum. Sorgu odasına gözüm bağlanarak götürülsem de yolda birkaç kişinin yardım için bağırdığını duymuştum. Şu an aralarından en az biriyle konuşmak için neler vermezdim. En azından bana burada neler döndüğünü anlatabilirdi. Tek bildiğim dünyadaki tüm hükümetlerin son bir aydır herkesten kan örneği topladığıydı. Doğal olarak ben de kan vermiştim ve birkaç gün sonra kendimi burada bulmuştum.

Ailem beni arıyor muydu acaba? Dudaklarımda ufak bir gülümseme belirdi ve annemin her sabah mırıldandığı şarkıyı mırıldanırken buldum kendimi.

Aradan ne kadar zaman geçti bilmiyorum ,ki zaman kavramını neredeyse tamamen kaybetmiştim, hücremin kapısı gıcırdayarak açıldı. Her duyduğum o cümle söylendi. "Arkanı dön." Başka hiçbir şey söylemedi. Söylediğini yaptım. Çünkü yapmamanın acısını ağır ödemiştim. Bugün bile yumruk attığı yerin acısını hissediyordum.

İlk önce gözüme siyah bir bez bağladı, sonra da kafamın tamamını bir bez parçasının içine soktu. Yürümeye başlayınca "Sana da günaydın hayatım." dedim gülerek. Bana cevap vermeyeceğini çoktan öğrenmiştim. Hatta arkanı dön dışında bir cümle söylediğini hiç duymamıştım ama konuşmaya ihtiyacım vardı. Bana cevap vermese bile kolumu tutan elinin varlığı delirmediğime dair tek kanıtımdı. Ki artık delirmenin sınırlarında olduğumu hissediyordum. Karnım guruldadı. "Ah kusura bakma bir süredir yemek yiyemiyorum. Ekonomik durum işte, nasıl olduğunu bilirsin. Bir gün evde pankek yerken öteki gün kaçırılıp açlıktan ölüme terk edilirsin." Tek tepkisi kolumu daha çok çekmek oldu. Güldüm. "Sen var ya, hiç şakadan anlamıyorsun." Kapının açılma sesini duyunca sorgu odasına geldiğimizi anladım. Sandalyenin çekilme sesi ve omuzlarıma yapılan bastırılmayla sandalyeye oturtuldum. Hemen ardından ellerim sandalyenin arka tarafına bağlandı. Gözümdeki kumaş parçası çıkana kadar bekledim ve gardiyanıma gülümsedim. "Ah hayatım, beni bağlamak istiyorsan gerçek bir randevuya çıkarmalısın. Ben de bağlanmayı severim. İstekli olduğumda ne kadar eğlenceli olabileceğimi tahmin bile edemezsin." Adamın homofobik olduğunu bildiğimden beri ona böyle laflarla sataşıyordum. Hiçbir şey söylemese de rahatsız olduğunu yüz ifadesinden anlayabiliyordum. Ne yapayım elimde sadece bu pasif-agresif hareketler kalmıştı.

Sorgucum baş hareketiyle adamı dışarıya çıkardı. Her zaman yaptığı gibi sorguya direkt başlamaması beni şaşırttı. Gözleri beklentiyle bana bakıyordu. Ah benden ne istediğini bir bilsem bir saniye düşünmeden ona istediği şeyi verirdim.

En sonunda konuştu. "Bay Do Kyungsoo sizle açık konuşmalıyım ki sizin bu kadar düşüncesiz olmanızı beklemiyordum." Masada duran kağıtların üstünde duran zarfı eline aldı. "Bir hafta boyunca yemek yememenize rağmen hala iş birliği yapmayı reddediyorsunuz." Gözlerimi devirdiğimi görünce gülümsedi. Bu şaşırtıcıydı çünkü onun gülümseyebildiğini bilmiyordum ve bu buraya geldiğimden beri gördüğün en iyi davranıştı. Devamında ne olacağını bilmediğim için bu beni korkutmuştu. Adam yumuşak bir sesle devam etti. "Ben de bu yüzden dedim ki acaba bu çocuk doğruyu mu söylüyor?" Elindeki zarfı salladı. "Bu ne biliyor musun? Dün senden aldığımız kan örneğinin sonuçları. Bakalım gerçekten doğruyu mu söylüyormuşsun?" Zarfın içinden çıkan kâğıdı okurken yüzündeki gülümseme dondu. Derin bir nefes alıp kâğıdı yere fırlattı. Yüzüme yumruk yemeden önce duyduğum tek şey adamın "Pozitif." diye mırıldandığı oldu. Yüzüme aldığım darbeyle istemeden yanağımın içini ısırıp kanattım. Anlaşılan attığı yumruklar onu yeterince tatmin etmeyince üst üste vurmaya başlamıştı. En sonunda sandalyeyle birlikte geriye düşüp kafamı çarptım. Ama canımı asıl yakan ters dönen ellerimin ağırlığımın altında eziliyor oluşuydu.

Karnıma birkaç tekme attıktan sonra "Nerde saklanıyorlar?" diye bağırdı. Eğer konuşabiliyor olsaydım ona neyden bahsettiğini bilmediğimi söylerdim ama ağzımı açsam ağlayacakmışım gibi hissediyordum. "Bana ne yapabildiğini göster. Bir şeyler yapabiliyor olmalısın." Yanıma eğildi. Elleri boğazımı sıkmaya başladığında görüşüm bulanıklaşmaya başladı. "Bize hiçbir şey vermezsen seni öldürmekten başka şansımız kalmaz biliyorsun değil mi? Seni apt..." Boğazımdaki eller gevşeyince görüşüm düzelmeye başladı. Sorgucu üzerime yığılmış, kafası omzuma gömülmüştü. Bakışlarımı yukarı kaldırdığımda elinde silah tutan esmer bir adam gördüm.

"Lütfen." diye fısıldadım. Ne için yalvardığımı bile bilmiyordum. Beni öldürmemesi için mi yoksa beni kurtarması için mi? Gerçi benden geriye kurtarılacak bir şey kaldığından emin değildim. Tekrar "Lütfen." diye fısıldadım. Adam en sonunda bana doğru yaklaşmaya başlayınca görüşüm tekrar bulanıklaştı ve bilincimi kaybettim.




NOT: Beni gördüğünüze şaşırdığınızı biliyorum. Ben de çok şaşırdım djkfşş. O kadar yıldan sonra geri dönmeyi beklemiyordum. Ama yazmayı özlemişim. Önceki hikayeleri yazmayı denedim ama pek olmadı. Belki daha sonra en baştan düzenleyerek falan yazabilirim. Belli olmaz ama şimdilik bu hikaye var. Umarım bunu da beğenirsiniz. Sizin tepkilerinize göre yeni bölüm gelir o zamana kadar öpüyorum xx

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 18, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

YENİ DÜNYAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin