medyadaki kızımız; Mina Yıldırım
Yüzüme vuran güneş ışığıyla uyunmak zorunda kalmıştım,yataktan kalkıp lavaboya gittim rutin işerimi halledip elimi yüzümü yıkadım. Aynadan kendime baktım, fazlasıyla kabarmış sarı saçlarım düne oranla yüzümün rengi daha iyi duruyordu saçlarımıda elimle düzeltip bileğimdeki tokayla sıkıca at kuyruğu yaptım ve odadan çıktım.
aşağı indiğimde asrını göremedim nerdeydi acaba diye içimden geçirirken mutfak kapısından çıkan asrını görmem bir oldu.
- " bende seni uyandırmaya gelicektim uykucu, nasılsın iyi görünüyürsun
- " biraz daha iyiyim teşekkür ederim.
- " kahvaltı hazır acıkmışsındır soğutmadan yiğelim hadi
mutfağa girdik ve ufak çaplı bir şok yaşamadım desem yalan olur çünkü masada nerdeyse bir kuş sütü eksikti bunların hepsini asrın mı? hazırlamıştı. Bu kadar becerikli olduğunu düşünmüyordum doğrusu ama enfes görünüyordu masadakiler, hemen oturdum ama o benden önce davranıp eline bir servis tabağı aldı masadaki yiyeceklerden doldurup önüme bıraktı tabağı " bunların hepsi bitecek küçük hanım anlaşıldı mı? " ne saçmalıyordu bu çocuk bunların hepsini bitirmem imkansızdı bir kere gözlerimi devirip kahvaltımı yapmaya başladım gerçekten de açıkmıştım tabağımdaklerin nerdeyse hepsini bitirmiştim ama geri kalanlarını daha fazla yiğebileceğimi sanmıyordum tabağımı masadan kaldırdıktan sonra ellerimi yıkamak için lavaboya gittim, ev beni fazlasıyla boğuyordu biraz bahçeye çıkabilirdim, ilerde kurulu bir hamak görmem ve hızlıca koşmam bir oldu.
Hamağa bacaklarımı uzattım ve düşünmeye başladım bundan sonra ne yapacaktım bana söylediği kadarıyla veterinerlik okuyordum böylece evde boş boş durup günlerimi onun yanında harcayamazdım değil mi ! onunla konuşmam gerekiyordu ben bunları düşüne dururken hamak hızlı hızlı sallanmaya başladı irkilerek gözlerimi açmamla suratımın dibinde asrını görmem bir oldu ne zamandan beri buradaydı acaba, beni korkuttu!
-" ne zamandan beri buradasın beni korkuttun.
-" üzgünüm seni korkutmak istememiştiem, içerde seni bulamayınca en son burası geldi aklıma.
-" dalgın görünüyorsun iyi misin?
-" iyiyim ve evet.. dalgınım çünkü bu bilinmezlik beni kızdırıyor boğuluyormuş gibi hissediyorum kendimi, kafamı dağıtmaya ihtiyacım var. Ben biraz daha konuşmaya devam edecektim ki sözümü kesti "eğer kendini iyi hissediyorsan okuluna devam edebilirsin." " gerçekten mi? Çok mutlu oldum şuan çok teşekkür ederim." " ama bir şartım var seni ben okula getirip götürücem
"olur çünkü okulun nerde olduğunu bile bilmiyorum." Anlaştığımıza sevindim küçük hanım. Dedi ve içeriye doğru ilerledi.
Bende daha fazla durmadan içeriye geçtim yaşadığım şeyler kolay şeyler değil annem,babam ikisini de çok özledim ama elimden hiçbir şey gelmiyordu onları geri getirebilecek hiç bir şeyim yoktu. Aklımda hala geçirdiğimiz kaza var nasıl oldu da onları benden aldı çok fazla düşünmek istemesemde olmuyordu yapamıyorum beklide kendimi suçlamaktan kaçıyorumdur bilemiyorum düşüncelerim bile beni boğuyor beklide bu süreçte farklı şeylerle ilerlemeliyim.
Asrın içeri geçmiş ve biriyle konuşuyordu içeri girdiğimi gördüğünde biraz rahatsız olmuş gibi hissettirdi önemli bir şey mi konuşuyordu acaba salak gibi daldım içeri, tam kendime kızıp geri çıkacaktım ki bana seslendi. "mina" "efendim."
"gelebilirsin sorun değil " "ııı şey peki." Daha fazla rahatsız etmemek için bir köşeye geçip oturdum. Tamam hallederiz deyip telefonu kapattı . ben hala onu izliyordum sahi hala neden onu izliyordum birden bana dönünce şaşırmış bir şekilde kaldım (- ahh salak mina anladı çocuk onu izlediğini aptal bir belli edemeden izleyemedin yakışıklıyı. = ne Ne yakışıklı mı? Ohoo kızım sen ilk günden böyleysen artık ilerisini bilmem. – kızım Allahın verdiğini kuldan mı saklayacağız taş gibi maşallah ne diyelim başka. = la ilahe ya.) acilen kendi iç sesimle tartışmayı bırakmalıyım çünkü asrın bana sanki deliymişim gibi bakıyordu.
" mina duyuyormusun beni." " ahh şey evet pardon dalmışımda bir şey mi? Söyledin." " yok hayır söylemedim."
Zamanın nasıl geçtiğini bile anlamadım hava biraz kararmaya başlamıştı ve bende acıkmaya başlamıştım açıkcası, uff! Ona söylemeyede çekiniyordum her ne kadar tanıştığımızı söylesede ona hala tam olarak güvenmiyordum (- kızım koskoca yakışıklı taş mı taş çocuk sana yalan mı? Söyleyecek =ne yani her yakışıklıya inanıcakmıyız mk ne saçma. –aaa öyle deme ama baksana şuna çok tatlııı. =Allah aşkına nesi tatlı baksana şuna o somurtkan duvar suratıyla yeterince enerjimi alıyo şu birkaç gündür buradayım bir kere doğru dürüst güldüğünü görmedim korkuyorum bazen o bakışlarından. – doğru diyosun aslında birazcık hak veriyorum sana canım amaan boşver. İç sesimin boş yapması üzerine iyice sıkılmıştım oturduğum yerden kalkıp mutfağa doğru gitmeye başladım acaba birazcık mutfağı karıştırsam bir şey dermiydi acaba (amaaaaan karıştır gitsin senden önemli mi? Ayol. =sende iyice arsız oldun he, yani ben olmasan sana bir çarparımda neyse ama bu sefer haklısın çünkü açlıktan ölücem sanırım. –kızım ben her zaman haklıyım da beni dinleyen yok ki ayrıca çocuğun yanında benimle tartışma bizim deli olduğumuzu sanıcak ve şunu söylemeden de geçemeyeceğim, sana her baktığında far görmüş tavşan gibi bakma! lütfen bizi rezil ediyosun =ahahahaah pardon da hayatımda kaç kere böyle birinin bana baktığını gördüm şaşırıyorum sadece. – itiraf et yakışıklı değil mi? = onunla ne alakası var şimdi – söyle söyle çekinme kız sadece sen ve ben varız merak etme aramızda kalıcak. = offf sus artık tamam yakışıklı oldu mu? Sinir etmeyi başardın yine beni ve bütün iştahımda gitti sayende sahol –eheehehee oldu oldu valla bak hem benim sayemde kilo almassın işte daha ne istiyosun anlamıyorum sanada yaranılmıyo = tamam kes –ok byee)
Şuan boş boş duvara bakıyorum ne iştah kaldı ne heves vallahi, çıldırıcam artık. Ayak sesleri geliyordu sanırım asrın geldi. (-aa salak lan bu valla mı başka kim gelicekti acaba. =ne yapacağım şimdi –kanka ne yapacağın belli doğal davran yeter. =yükleniyor...) "mina napıyosun burada ? " "şey ben.. burada. Su su içiyorum dur "ne ?" "su içiyoum su" "peki o zaman ben içerdeym." "tamam" (kızım Allahtan doğal davran dedik rezil olduk yine bence sen iç ses ol ben konuşayım bu gidişle bir yere varamayacağız. = of napayım ya heyecen yapıyorum hala ona alışamadım malesef, hem biliyosun ki unuttuk her şeyi onu tanımıyorum rahat da davranamıyorum işte. –farkındayım tatlım da sal bir artık kendini takma bu kadar her şeyi takıcak olsaydık ohoo. = aynı anda hem salak hemde haklı olmayı nasıl başarıyosun anlamadım vallahi . –mina etkisi bebeeğimm kazadan sonra paslanmışsın biraz.) daha fazla oyalanmadan odama çıkmaya karar verdim içeri gireceğim sıra karşı odadan bağırma sesi geliyordu asrın birine bağırıyordu daha doğrusu birine kızıyo gibi çok merak ediyodum ne konuştuğunu birazcık dinlememde bi sakıncası yoktur diye düşünüyorum ses çıkarmadan parmak uçlarımda yürüyerek kapısının önüne geldim. "size o iti öldürmeniz gerektiğini söylemiştim nasıl olurda elinizden kaçırırsınız boşuna mı para ödüyorum ben size beceriksizler." İki adam başları eğik bir şekilde asrının önünde durmuş azarlamasını dinliyolardı sanırım korumalarıydı çünkü içerdeki adamları kapının önünde de görmüştüm asrın neyden bahsediyordu, kimi öldürmelerini istiyordu. yakalanmamam gerekiyodu hemen arkamı dönüp ilerleyeceğim sıra yanımdaki fiskosa kolumun çarpmasıyla üzerindeki vazoyu düşürmem bir oldu işte şimdi sıçmıştım.