Herkesin hayatında kendi hedefleri, mutlu bir hayat hayal ettiğinde, istediği ufak tefek ayrıntıları vardır. Benim de vardı. Babam her zaman yazmanın en güzel hayal biriktirme şekli olduğunu söylerdi. Kendi de annemi ilk gördüğünde yazdığı şeyin, annemi birgun uyandığında ilk göreceği yüz olarak hayal ettiği oldugunu söylemiş 16 yaşlarımda iken de yazdığı o şiiri bana okuduktan sonra 20 yıldır o hayali yaşayabilmiş olduğunu mutlu bi yuz ifadesiyle anlatmıştı. Çocukluğumdan gelir alışkanlığım, günlük gibi olmasa da ne zaman zihnimde yeni bir hayal canlansa kaleme dökerdim. Sanki yazdıkca gercege döneceğine çok inanmıştım.
Birine çok aşık olup evlenmek bu dünyada nadiren yasanan bir mucize gibi gelirdi bana. Ben bu mucizeyi yaşayıp baska bir mucizeyi de kucagima alabilmiş bir kadındım. Dunyada guzellik algısının sevgiyle es deger oldugunu gördüm hatta kızım sayesinde. O gördüğüm en güzel şeydi. Mutlu bir aileydik. Kızım dunyaya geldiginde hayallerim daha da renklenmisti sanki. Defterim de hayallerim daha uzun olmaya başladı.
Kızım Alya.. Gözleri yüzünde en cok parlayan yeri. Bukleleri gözünün önune geldiğinde elleriyle atışı hep beni güldürmüştür. Beyaz bir teni kocaman gözlerinin etrafini çerçeveleyen uzun gür kıvrık kirpikleri, kocaman yanaklarının kenarlarından sıkıştırdığı pembe minicik dudaklarıyla hayatıma girdigi günden beri aşkın başka bir tadini keşfettiren kızım. O kadar çok soru sorardı ki cevaplamaktan yorulurdum. "Anne kuşlar neden uçar, anne ağaçlar gökyüzüne kadar uzar mı, anne dedemin karnında bebek mi var" bu soruyu sorduğunda babamin attığı kahkahayı duymalidiniz. Birgün parktayken yere eğilmiş birseye uzgun uzgun bakarken buldum onu. Ne oldugunu sorduğumda " anne bu karınca ölmüş arkadaşları onu götürüyor" diyerek karincalari gösterdi. " üzülme alya" dedim ve elini tutup evin yoluna doğru yürümeye başladım. Biraz sessizlikten sonra bana " anne sen ölürsen bir daha seni göremem değil mi" diye sordu. Gözlerini aşağıdan yüzüme doğru dikmiş verecegim cevabi ciddiyetle bekliyordu. Eğilip ayni hizaya geldim. "Birgün ölürsem ben hep senin buranda olacağım" diyerek elimi kalbine koydum " ve seni kolay kolay bırakacağımı hic sanmıyorum" dedim ve gülerek burnunu öptüm.
O gece kalbim bu soruyla ezilmis olarak geçti. Uyumadan önce defterime en imkansız hayalimi yazdım.
-Bir gün ölürsem Alyadan kopmak istemiyorum.
O sırada Hakan seslendi;
- Neden ağlıyorsun?
Ağladığımı fark etmemiştim burnumu çekip gulumseyerek olayı anlattım
- Lütfen Hayal bu tarz şeylere de ağlama.
Gülümsedi sarılıp saçlarımdan öptü. Onu seviyordum. Benim tam tersim hayati somut kabul etmiş bi adamdı. Onun bu özelliği benim eksikliklerimi kapatıyor gibiydi. Bir yapbozun tamamlayan en önemli parcasi gibiydi..Birgün Alya ile evden parka gitmek için çıktık. Alya mutlu ve heyecanlıydı çünkü en sevdiği seyi yapacak paten sürecekti. Yolda "anne lütfen patenlerimi giyeyim soz veriyorum elini bırakmam" dedi kocaman gözlerini dikerek yüzüme. Bu güzelliğe karsi koymak imkansızdı. Giydirdim ve elinden tutarak yürümeye devam ettim. Telefonum çaldı. " Sakın yanimdan ayrılma" dedim Alya ya ve elini bırakıp telefonu çantamda aramaya başladım. Alya ise yanimda duruyordu. "Alo" gelen sizler beynime mermi gibi değiyordu "..sonra uyandığımda babanı yanimda göremedim.. Hayal onu mutfakta öyle görünce.. simdi hastanedeyiz" aglamalarindan kesik kesik anlattigi olayi kafamda birleştirirken gozumden yaşlar iniyordu. Gözümü Alya ya çevirdim. Alya.. son hızla yola doğru gidiyordu.. zaman durdu sanki. Az ilerde ona dogru süratle gelen arabanin ondan haberi yoktu. Herşeyi ellerimden attım ve ona dogru koşmaya başladım "Tutun, TUTUN ONU,ALYA DUR". Bana bakarak gülümsedi yavaşlar gibi oldu "bak anneciiiim uçuyorum" "Dur!' Koştum. Hayatım boyunca hic kosamadığım gibi. Cok gecti farkındaydım. Alya ya ulaşsam da geçti.. yapmam gereken tek şey vardi. Bilinciyle daha hızlı kostum. Bunlar sadece 10 saniye sürmüştü oysa.. Alya ya ulaştım ve onu var gücümle ittim. Fren sesiyle birlikte büyük bi darbe hissettim,gözlerim alyayi arıyordu.. ağzımda demirden bi tat vardı. Gözlerime sicak bi sıvı akıyor tam açamıyordum.. "al..ya.. Kı..zım" ağzımda ki tat boğazıma dolmuştu zar zor adını söyledim. Etrafımda sesler duydum. "Ben.. görmedim ben cok üzgünüm.." Çocuk iyi cocuk iyi" diyordu biri. Sonra sesini duydum çılgınlar gibi bagirarak ağlıyordu "ANNE" yüzünü gördüm. O iyiydi. Sonra gözüm dizlerine takildi. Yara olmus kanıyordu. Elimi uzatıp "dizi.." dedim halledecegiz bisey yok dedi etraftakiler. Dizi acıyor mu acaba.. bu düşünceyle etraf kararmaya başladı ama o iyiydi.. Bir gulumsemeyle var gücümle gozlerimi bir kez daha acip yüzüne baktim. Vücudumu alan soğukluk ile hersey karardı..
Biliyor musunuz herseyi hatırlıyorum. Ambulansa alındığımı siren sesini. Yakınlarıma ulaşma telaşını. Sonra derin bi karanlik ve başımda ağlayan Hakanın sesini. Ben burdayım demek için cok çabaladım ama hic bisey yapamadim. Ben Buradayım..
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Öldükten Sonra
Science FictionHerkes merak eder aslında öldükten sonra ne olduğunu. Ruhunun nereye gideceğini, sevdiklerinin arkasından ne diyeceğini, ne hissedeceğini... Siz de hiç hayal etmemiş olamazsınız değil mi ?