Azra Akman
Yok olmak istiyorum. Ama her zamanki gibi yalnız bırakmıyorlar.
“Burdaki pis kokuyla ağlamakta yeni bir akım mı?”
“Sanane!” diyerek ayaklandım ve hemen kitaplarımı kaldırdım. Kitaplarıma çok önem verirdim.
“Kütaphane daha sessiz ve temiz ama yine de sen bilirsin” diyerek göz kırptı az önceden beri boş konuşan çocuk.
“ Bunu bana söyleyecek kişi sen değilsin bilmiş!” diyerek hızla merdivenlerden yukarı çıktım. Boş konuşuyor olabilirdi ama en azından okulda kütüphane olduğunu öğrenmiştim. İlerde sağda bir pano olduğunu görerek ilerledim. Dans kursu olduğuna gözüm takılmıştı ama burslulara paralı olup olmadığını bilmiyordum. Yanımdaki sarışın kızı dürterek sordum
“Ya pardon bir bakar mısın bu etkinliğe burslular para ödüyor mu?”
“Ödemiyorlar burslu musun?” diye sordu
“Evet %100” dedim
“Şaşırtıcı okulda sadece 3 tane burslu öğrenci var. Bu arada ben Alaska” dediğinde şaşırmıştım. 3 mü ne kadar az! İsmini söylediğini hatırlayarak
“Bende Buffin” diyerek kıkırdamaya başladığımda bana boş boş bakmaya başladı.
“Hani körfez ismi ya hani körfez Alaska… Neyse ben Azra” diyerek açıklamaya çalıştım sonra saçmaladığımı anlayıp gülümsedim.
“Tamam görüşürüz” diyerek afişe bakmaya geri döndü.
En azından ilk günden biriyle tanışmıştım, veya tanışmamıştım. Küçükken psikolojik bir hastalığım olduğunu söylemişlerdi. Depersonalizasyon:kişinin kendi gerçeklik duygusunu geçici olarak yitirmesi saçmalığıymış, kendilerini rüyada veya bedenlerinden ayrı olarak hissedebilirlermiş ve ataklar geçirebilirlermiş falan filan tamamen bir saçmalık! Hastalığımı öğrendiğim günden beri çoğu insanla muhabbet kuramıyorum. Kurduysam da gerçekten mi yoksa hayal mi ayırt edemiyorum. Ama en azından ilk gün biriyle konuşmak isterdim. Ama kimseyle konuşmamıştım ya da gerçek biri ile konuşmadım. Sanırım burslu olduğumu duyup benden kaçıyorlardı. İlerlerken sağımda duran hocayı durdurup kütüphanenin nerde olduğunu sordum ve buldum. İçeri girip başımla hocaya selam verip edebiyat bölümünü bulunca biraz daha rahatladım, belki yakın arkadaş bulamicaktım ama en azından bana yakın kitaplar bulabilirdim. Sevinçle ‘Seni Sevmek’ adlı kitabı elime alıp okumaya başladım. Yarım saat sonra yanıma az önceki çocuk oturduğunda yine içimden küfürler saydırdım.
“Ben ağlicağını sanıyordum”
“Çok komiksin, ağlamıyorum. Gidebilirsin” diyerek kitabıma döndüm.
“Güzel, bende kitap okicam, rahatsızsan kapı orda.” Diyerek kapıyı işaret etti.
YÜZSÜZ PİSLİK!!
Sandalyemi ondan uzaklaştırarak kitabıma döndüm işim bitince ayağa kalkıp okuldan çıktım. Önümden hızla bir araba durduğunda gerçekten korkmuştum.
“İstersen evine bırakabilirim” dedi pis pis sırıtırken.
“Hayır! Sapık mısın ya sen? Uzak dur benden” diyerek tısladım. Neden peşimi bırakmıyordu bu sapık!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tad
Teen FictionHer rengin farklı tatları vardır ve bu tatları arayan farklı renkler vardır.