İLK ADIM
Hayaller bir tohum gibidir. İlk önce var olmalılar. Sonra bu hayallerin nasıl yetiştirileceği öğrenilmelidir. Başlangıçta var olabilmesi için bulunduğu konumdan daha aşağıya konulur ve var olabilmesi için karanlığa baskıya maruz kalırlar tıpkı diğer tohumlar gibi. Kendi tohumlarına odaklananlar tohumun cinsine göre fidan olma yolundadır. Kimi zaman fidan çıkmayınca tohum suçlanacak ya da toprak suçlanacak işte bu da yetiştirenin sınavıdır. Hayallerine sahip çıkanlar tekrar o tohumu yetiştirmeye çalışacak ama bu sefer araştırarak, toprak türlerini , iklimlerini kısacası bu sefer ilim öğrenerek , ilmini öğrenerek ilmik ilmik işlicek. İşte böylece tohumdan fidana nasıl gidiliyor öğrenmiş olacağız. Tam bu esnada ister istemez bir rahatlama yaşıyoruz. Fidan nasıl olsa toprağa çıktı. Burası ikinci sınavın başladığı yerdir. Kimisi artık olayları akışına bırakır kimisi de artık sorumluluklarının üstüne gitmesi gerektiğini fark eder ama bu sefer bilir ki ilk başlardaki kadar iş zor değildir. Çünkü en zoru başardı. Hayallerini gün yüzüne çıkarabildi. Şimdi yapması gereken sadece süreci takip etmek , beslemek , korumak, vitamin ve mineral vermektir fidanına. Bunun için ise ikinci ilim derecesi gerek tohumdan fidana olan kısım öğrenildi. Fidandan ağaca olan kısım öğrenilmedi. Bunun ilmini öğrenmek gerek çünkü öğrenmek biraz uğraştırıcıdır ama çok besleyicidir. Eğer öğrenilmeye devam edilmezse en başa dönülecek, vakit ve emek kaybedilecektir. Bunu kimse istemez ki. Biz yolumuza devam edelim. Fidandan ağaca olan serüveni en iyi bu süreçten geçmiş ağaçlardan öğrenilmez mi. O zaman ağaçlara gidelim yüz yıllık , bin yıllık ağaçlara , soralım koca Çınar sen neler yaşadın , nasıl yetiştin bu kadar . Dinleyelim koca Çınar'ı. Bu yeter mi , elbette hayır. Ne yapmak gerek okumak gerek , neyi okumak gerek? Çağı okumak gerek , şuan ki 100 yılı okumak gerek, geleceği okumak gerek, okuyunca ne olacağını söyleyim, her rüzgar fidanını kıramıyacak, koyun ,keçi gelip yeşillik diye yiyemiyecek senin hayallerini, büyürken kökün uzağında yeryüzünü 10 cm sanmayacak senin fidanın, büyüyünce hangi denizlere açılman gerektiğini öğrenecek senin fidanın. Böylece olgunluk çağına doğru serüveni akışını izleyeceğiz. Tabi ki bu süreçte de zorluklar , engeller daha şiddetli karşımıza çıkacak ama biz onları nasıl yeneceğimiz öğrendik ya , o yüzden daha güçlüyüz. Böylece olgunluğumuz örnek olmaya başlayacaktır diğer fidanların yetişmesine. Onlar da bizler gibi yetişmeye başlayacak ve bu hepimizi mutlu edecektir. Çünkü artık bir fidandan bir bahçeye geçiyoruz. Orda ben elma vereceğim, sen şeftali velhasıl bir olmayı birlikte olmayı öğreneceğiz bu sefer. Nasıl mı? İşte bu sefer de yine aynı adımı takip edeceğiz. Koca Çınar'a soracağız ayrı fikirlere düştüğümüzde , eleştrilere ve beğenilere açık olacağız ve en önemlisi arkası dolu olmayan ve üstüne düşünülmemiş güçsüz fikirlerin süper kahramanı olmak yerine , birlikte daha güçlü yeni fikirler alacağız. Birden değil , birlikte , böylece bahçemizde bir düzen olmaya başlayacak. Bahçemizde yeni çınarlar da yetişecek dönemlik mahsüller de ve en güzel tarafı ise hem kaleye hem forvete koşmadan sadece üzerimize düşen kısımları yaparak birlikte çok daha güçlü olduğumuzu öğrenmek olacak ve bu sefer başkaları da merak edecek, bizim bahçemizde oturmak isteyecek, bizim gibi onun da öyle bahçesi olsun isteyecek, böylece bahçeden tarlalara doğru bir serüven başlayacak. Var olan bahçemize ise yapmamız gereken sadece sorumluluklarımızın ne olduğuna hakim olmak ve asla ödün vermemek, bizi var eden emeklerimizi gözler önüne seren en önemli görsel o çünkü, en değerli varlığımız o, kaynak o, sonra diğer bahçeleri de adım adım birlikte yetiştireceğiz. Bu süreçte diğer bahçe sahibi o da biran önce bahçesinin bizim ki gibi olmasını iste isteyecek, bizi suçlayacak, toprağı suçlayacak oysa biz ona bu süreci öğreteceğiz, sabırlı olması gerektiğini bahçemize bir çay içerken söyleyeceğiz, doğru düşünmesini sağlayacağız. Belki fark edecek belki fark etmeyecek ama bizim görevimiz bu değil mi?
Biz yine yolumuza devam edelim. Bizi dinleyenlerin ise tohumları çatlamış olacaktır tohumdan fidana serüveninin heyecanını yaşarken. Dinlemeyenler ise aynı bizim gibi ilk baştaki süreci yaşıyor olacak. Yani ilk başta gittiği yere kadar şans eseri başarı sonrası hüzün, sonra da eğer güçlü ise tekrardan yeniden mücadele girişimi eğer akıllıysa o da bizim gibi öğrenmeye ve gelişmeye başlar değilse pes edene kadar bir döngü içerisinde yüzer. Neyse ki biz ilim yolunu öğrenme yolunu seçtik. Kaldığımız yerden devam edelim. Yeni yeni fidanlarında çıktığını görünce ben şimdiden mutlu oluyorum. Böylece bizi dinleyenlerinde kendi bahçeleri de kurulmaya başladı. Bu sefer yeni bahçe kuranların ikinci sınav vakti geldi. Bu sefer onlardan bir kısmı daha çok sorumluluk üstlenecek , bir kısmı da hem fidanların çıkışını hem de bizim onlara destek vermemize güvenerek rehavete kapılacaktır. Soruyorum size önemsenmeyen bir şey güzelleşir mi? Bize düşen ise onlara yapmaları gerekeni söylemek , yani onlara yol göstermek. Dinlemeyenler tekrardan baştaki serüvene gidecektir. Biz dinleyenlerle devam edelim. Bir bakmışız ki o bahçelerde de fidandan ağaca bir serüven başlamış ve bahçeler tarlalara dönüşmeye başlamış. Bu artık bir gurur kaynağı değil mi? Şimdi ise hepimizin sınavı. Buraya kadar öyle ya da böyle geldik. Nedir , nasıl yapılılır öğrendik, yaptık, yapmak isteyenlere de yol gösterdik yaptılar. İşte tam olarak şimdi ne yapacağız. Duracak mıyız? Bu kadar katlandık , toprağın altına koyulduk, baskılara maruz kaldık, bir sürü sıkıntı çektik şimdi durmak için mi? Hayır hayır , şimdi asıl en çok , en verimli çalışma vakti. Tüm süreç şimdi içindi. O zaman haydi bismillah deyip başlayalım.
İlk önce elimizde olanları tespit edelim , sonra nelere ihtiyaç var onları tespit edelim. Sonra koca Çınar'a gidelim ve bir görev dağılımı isteyelim. İşinde ehil olanlarla bu süreç çok daha güzel geçmez mi? Hem daha verimli de olur. Bunları yaparken de yanımıza bize düşen, işe göre , kendini yetiştirmek isteyen küçük bahçe sahiplerini de alırız. Hem yaparız hem öğretiriz, hem de bizden sonraki nesilin yetişmesini de sağlamış oluruz. Bu da üretimimizin tek seferlik olmasını önler ve sürekli bir üretim çağına geçmeye başlamış oluruz. Sonuçta ihtiyaç artınca kalitenin düşmesini istemeyiz değil mi?. Bu şekilde bir ordu gibi güçlü olmaya başlarız. Birbirimizi tamamlarız ve yaktığımız ateşten hem biz hem de ahalinin yararlanmasını sağlarız :)
Esen Kalın , Sevgiyle kalın :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
İlk adım
General FictionHayaller bir tohum gibidir. İlk önce var olmalılar. Sonra bu hayallerin nasıl yetiştirileceği öğrenilmelidir. Başlangıçta var olabilmesi için bulunduğu konumdan daha aşağıya konulur ve var olabilmesi için karanlığa baskıya maruz kalırlar tıpkı diğer...