.15.

451 52 23
                                    

Donghyuck titriyordu. Tam olarak. çünkü korkuyordu. Küçük oğlanın aklında bir sürü 'Ya şöyle olursa'lar vardı. Kendini biraz olsun rahatlatmak için kazağının kollarını yukarı aşağı hareket ettiriyordu. Mark'a olanları nasıl açıklayacağını bilmiyordu. Gidip sadece "hey senin mesajlaşıp durduğun o çocuk benim. beni sevdiğini biliyorum ve ben de seni seviyorum çıkmak ister misin?" diyemezdi. Hayır. Kesinlikle kendini rezil ederdi.

Parkın kapısının yanındaki bankta oturup bekliyordu. Mark ile buluşacağı için gerilmiyordu. Hayır. Gerçekten. Parkta rastgele karşılaşmalarının ardından okulda daha fazla konuşmaya başladılar, okuldan sonra buluştular ve şuan da en iyi arkadaşlar. Mark ile buluşmaktan gerilmiyordu.

Mark'a aylardır mesajlaştığı çocuğun o olduğunu söylemekten çekiniyordu.

Kırmızı kafalının düşüncesi bir ses yüzünden bölündü.

Mark "oh, selam hyuck" dedi ve genç çocuka gülümsedi.

Donghyuck "merhaba" diyerek cevap verdi ve Mark'ın yanına oturuşunu izledi.

"burada ne yapıyorsun?" esmer olan konuştu.

"birini bekliyorum, ya sen?" Mark'ın neden geldiğini bilse de soruyu sorma sırası Donghyuk'taydı.

Donghyuck'un tahmin ettiği gibi "Biriyle buluşmak için geldim" dedi Mark. Doğru cevabı aldı.

"ah" kırmızı saçlı çocuk iç geçirdi.

Bu konuşmadan sonra sessizlik içinde oturdular. Sessizlik ama en azından rahattı.

Mark biraz kıpırdandıktan sonra telefonu çıkardı. Biraz ekrana tıkladı ve geri kapattı. Ardından Donghyuck cebinde telefonunun titrediğini hissetti. Kilit ekranında bir mesaj gördü.

markeu lee

•Neredesin???

İç geçirdi, telefonunu açıp yazmaya başladı.

markeu lee

neredesin •

haechan

• tanrım

• tam yanında oturuyorum

Mark telefonunu çıkardı ve ardından hızla yanındaki çocuğa döndü.

"Haechan sen misin?" usulca sordu.

"evet öyleyim" genç olan kıkırdadı. "benden hoşlandığını duydum"

"aman tanrım" uzun olan sessizce fısıladadı ve elleriyle yüzünü kapattı

"Bir sorun mu var? " donghyuck gülmemeye çalışıyordu.

"Ben sadece-" Mark hafifçe nefes verdi "şaşırdım"

"pek seni daha da şaşırtmamı ister misin?" Donghyuck sordu ve hafifçe Mark'a yaslandı.

Diğer çocuk ellerini yüzünden çekti  ve kafasını sallayıp Donghyuk'un gözlerinin içine baktı.

"Ben de seni seviyorum" küçük olan fısıldadı ve gülümsedi.

Mark sessiz kaldı. sonrasında gülümseyip kırmızı saçlı olanın yanaklarını avuçladı ve usulca onu öptü.

Donghyuck ilk başta afallamıştı ama yavaşça hoşuna gitmeye başlamıştı.

Ayrıldıktan sonra birbirlerine baktılar ve hafifçe gülmeye başladılar

"yani" Mark tekrar Donghyuck'un gözlerinin için baktı, hala gülümserken "O zaman erkek arkadaşım olur musun?"

"Evet, bir sürü kez evet" Donghyuck kıkırdadı ve ardından büyük olan çocuğu tekardan öptü.

-------
okuduğunuz için teşekkürler.

unknown number :::::: markhyuck {tr} Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin