Merhabalar, tatlı okurlarım!
Müjdeli haber vermeye geldim tekrar. Tekrar demek o kadar güzel ki! :)
Şahmelek 3. baskısına gidiyor! Şuan matbaada çok yakında ise raflarda olacak.
Tabii ki bu sizlerin sayesinde... Ne kadar teşekkür etsem ve minnettar olsam az. Yanımda olup bana inandığınız kocaman teşekkürler!
Sizi çoook seviyorum! ♥
Ah bir de, bu güzel haberin şerefine minik bir alıntı vereyim dedim... :)
~
Aslan beni kendi odasına yönlendirmeye başladığında durup boştaki elimi koluna yerleştirdim. Derhal durdu ve çatık kaşlarıyla ne yapmak istediğimi çözmeye çalışırcasına bana baktı.
Utanıp sıkılarak, “Beni odama çıkarır mısın? Yalnız kalmak istiyorum,” diye mırıldandım.
“Odana mı? Bir zamanlar buraya ‘odamız’ diyordun.” Sinirle soludu. Burun deliklerinin genişleyip tekrar eski hâline dönmesini izledim. “Yalnız kalmanı istemiyorum.”
Gözlerimi kapayıp, “Kendimi dinlemek istiyorum,” diye sıkıntıyla inledim.
En sonunda kabul etmiş olacak ki beni merdivenlere doğru yöneltti. Basamakları sakince çıktık. Suskunluğu beni şaşırtmıştı, oysa ben karşı çıkacağını düşünmüştüm.
Kapımı açıp içeri geçmemi işaret etti. Arkamdan geleceğini düşünürken kapının önünde beni izleyen Aslan’a döndüm.
“Kendini çok fazla dinleme. Sana iyi şeyler söylemiyor, biliyorum.”
Titrek çenemle savaşıp gülümsemeye çalıştım. Ama bu kasıntı ve samimiyetsiz bir gülüşten öteye gidemedi.
“Baş edebilirim.” Ve bir yalan daha…
Baş edemem, beni bırakma.
“Gel buraya.”
Dolu, ağlamaya hazır gözlerimle ona doğru yürüdüm ve beni kollarına çekmesine izin verdim. Aslan’a dokunduğumda, konuştuğumda ya da en ufak bir hareketinde bile ağlama isteğim baş gösteriyordu. Onun şefkati bana fazla geliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şahmelek (Kitap)
Romance"Elimden gelse hâli hazırda kenetlenmiş ellerimizden güç alıp onu bu evden kaçırırdım. Denizi görebileceğimiz bir yere giderdik belki... Hiç konuşmazdık. Dudaklarımız değil, dokunuşlarımız konuşurdu bizim yerimize... Başımı onun geniş omzuna yaslayı...