Jungkook bunun olmasına bir daha asla izin vermeyecekti. Sinirle kalkıp çıkış kapısını açan miniği sertçe içeri çekti ve kapıyı kapatıp kilitledi. Anahtarını herhangi bir yere fırlatıp Jimin'i omzularından sarstı.
"Sana öylece terk edemezsin dememiş miydim?! Ne laftan anlamaz veletsin!" Jimin'in hareketsizliği, gülmesi ile son bulmuştu. Küçük olan deli gibi kahkaha atıyordu. Jungkook göz devirdi. Jimin'in bu dengesiz tavırlarından çok sıkılmıştı.
Jimin kahkaha atarken yere çöküp göz yaşlarını sildi. Uzun olan kendini arkadaki duvara yaslamıştı.
"Biliyor musun... Ben çok alınganımdır." Dudaklarından bir kıkırtı daha döküldüğünde Jungkook pür dikkat ona kesildi.
"Çokta kaprisliyim. Sağım solum belli olmuyor. Aynı anda iki şeyi isteyip birden ikisinden de nefret edebiliyorum. En sevdiğim yemek ne, ya da ne basitinden en çok korktuğum şey ne bilmiyorum bile. Ama emin olduğum bir şey var."
Ayağa kalkıp Jungkook'a yaklaştı. İnce işaret parmağını göğsüne koyup bastırdı.
"Acı çekmekten deli zevk alıyorum. Kendime zarar vermek beni mutlu ediyor." Sesini alçattığında, Jungkook yutkunma gereği duymuştu.
"Ne kadar üzülürsem, o kadar hak ettiğimi düşünüyorum. Yani sen canımı yakmaya her çalıştığında, ben buna bayılıyorum Jungkook-ah." Gülümseyip başını eğdi.
"Ama son zamanlarda canımı sıkıyorsun..." Alnını onun göğsünen yasladığında, Jungkook'ta ellerini onun beline koydu.
"Sana hiç alışamıyorum. Beni hep gıcık edecek şeyler yapıyorsun. Ama eğer canımı fiziksel olarak yakarsan seni sevebilirim." Başını kaldırıp parmak uçlarında yükselmiş ve ellerini omuzlarına çıkarmıştı.
"Seni sevmemi ister misin?"
_______
KookMinsBed medyanın çevirmeni diye hatırlıyorum