XVIII.

1K 94 45
                                    

Astronomi Kulesinde, elimde James'in görünmezlik peleriniyle gökyüzünü seyrediyordum ve Sirius'u bekliyordum. Umarım gelir.

Tabi yasaklı saatte olduğumuz için gelmesi biraz uzun sürebilir fakat o halleder.

Düşüncelerim Sirius'un sert adımlarıyla bölündü ve kafamı merdivenlere yönelttim, evet kesinlikle gelmişti. Gülümsedim ve kafamı yine yukarı çevirdim, adım sesler yaklaştı ve yanıma oturduğunu hissettim, kolu koluma değiyordu ve teni benimkine nazaran sıcaktı.

Yan gözle baktığımda benim gibi kafasını yukarı çevirmişti ama gözü benim üzerimdeydi.

"Atlamayacak mıyız?" diye sordu sessizce.

"Cidden mi? Tanrım, iki saniye şu romantik ambiyansı bozma!" dedim sinirle.

"Romantik?" Güldü. Kafamı tamamen ona çevirdim. "Ciddi miydin gerçekten Doris'e söylediklerinde?"

Gülümseyerek kafamı salladım, uzun süre gözlerime bakıp gülümsedi ve bana sarıldı.

"Senin bu ciddi hallerine alışmam yaklaşık kaç yıl sürer?" dedim gülerek.

"Bilmiyorum. Sus şimdi uyuyacağım." dedi boğuk sesiyle.

"Burada olmaz salak, mermerde götümüz donar, sabaha kimse bizi bulamaz!"

"Bir de bana dersin 'ambiyans bozuyorsun' diye." dedi ve güldü. Benden ayrıldı ve elimden tutup ayağa kaldırdı, pelerini tekrar üzerimize geçirdik ve kuleden indik.

"Bir koku mu aldın Mrs Norris?" dedi çirkin bir Filch'in sesi,ıyk.

Mrs Norris bize doğru koşmaya başladı ve ister istemez geriye sendeledik, pelerin yıllar geçtikçe bize küçük geliyordu ve bileklerimiz neredeyse görünecekti.

"Gel şuraya girelim." dedi Sirius sessizce, onayladım ve onunla senkronize yürüdüm, bir dolaba girmiştik. Mrs Norris tam dibimizde pelerini kokluyordu.

"Tatlım, orada hiçbir şey yok!" dedi Filch'in iğrenç sesi. Kapıyı üstümüze kapattı ve kilitledi. Tamamen uzaklaştığından emin olunca pelerini üzerimden fırlattım.

"Lanet olası bunak!" dedim sinirle, "Alohomora." Asamı kilide tutup sihirli sözcükleri söylediğimde kilitte bir değişiklik olmadı. Elbette tahmin etmiştim ama denemeye değerdi.

"Bu gece burada uyuyacağız." dedi Sirius muzipçe gülümseyerek.

"Hemen sevinme, çok geçmeden James bizi bulur. Harita onda ve -biliyorsun- haritanın amacı insanların nerede olduğunu görmek."

"Bilmiyorum, görse bile yan yana olduğumuzu fark edince kendi halimize bırakır. Sonuçta sevgiliyiz."

"Seninle yiyişmek için asla burayı tercih etmezdim, burası dar ve havasız." dedim.

"Yani istiyorsun?" dedi kaşlarını çatarak. Asasından çıkan ışığı gözüme sokarak bağırmaya başladı, "Sen beni arzuluyorsun!" dedi uzatarak.

"Kapa çeneni, birine yakalanacağız!" dedim ve ellerimi ağzına kapattım. Ellerimi ağzından çekti, tek eliyle iki elimi tutarken diğer eliyle çenemi tuttu ve kendine yaklaştırdı. Dudaklarımız buluştuğunda Sirius'un hiç nefes almadığını fark ettim, o kadar heyecanlandı mı gerçekten?

"Ses buradan geldi sanırım." Dışardan gelen sesle Sirius'u ittirdim ve pelerini üzerimize attım, Sirius da asasının ışığını söndürdü. Kilidin sesi tık diye açıldı, Filch içeri göz attı. Yanından McGonagall geçerken Sirius ile ben sessiz ama hızlı adımlarla dolaptan çıktık.

"Amına koyduğumun hademesi!" dedi sessizce Sirius. "Tam zamanında geldi ihtiyar bunak!"

Gryffindor ortak salonuna girdik ve pelerini üstümüzden attık.

"Keyifli miydi bari?" diye sordu, koltukta kucağındaki harita ile oturan James.

"Müthişti abi!" dedi Sirius, yüzünde klasik muzip gülüşü duruyordu. Gözü benimkilere kaydı, "Bir daha olsa bir daha yaparım." dedi.

"Memnuniyetle eşlik ederim." dedim onun gibi gülümseyerek.


𝐲𝐞𝐥𝐥𝐨𝐰 𝐡𝐞𝐚𝐫𝐭𝐬 ⋆ wolfstar, texting.Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin