~Kalemini Kırmak~

8 2 0
                                    

🥑Arya'dan 🥑
Eve girdikten sonra hemen kendimi mutfağa attım. Bir yandan çorba yapıyor bir yandan da telefonuma bakıyordum. Çorba'nın kaynamasıyla altını kapattım ve masaya bıraktım. Tam mutfağa geri dönecekken masanın üzerine bıraktığım telefonumun çalmasıyla çabucak aramayı cevapladım.
        "Aryaaaa!!!"
        "Efendim Ceydaaa?!"
        "Yarın gidiyoruz değil mi?"
        "Ya aslında be..."
Aklıma yavaş yavaş oturanlarla konuşmam yarıda kesildi. Balo olacak! Peki kim kim olacak? Tıpçılar ve hukukçular! Tıpçı? Tıpçı?? Ananı satayım!
        "Tabii ki gidiyoruz. Yarın sabah 11.00 uygun mu?!"
         "Sen ve erken kalkmak? Hem de istekli! Vay anasını satayım. Kıyamet kopacak sanırım!"
        "Ayy Ceyda abartma!"
        "Tamam tamam! Yarın sabah görüşürüz Aryyyaaaa!!"
Ben görüşürüz diyemeden kapanan telefona bakarak konuşmaya başladım.
        "Deli bu kız deli!"
Saat 22.34'ü gösteriyordu ve ben çorbamı kaşıklıyordum. Bugün erken yatma isteğim hiç yoktu zaten. Sanırım dizi izleyecektim. Çorbam bittikten sonra bulaşıkları mutfağa bırakıp laptoptan rastgele bir dizi açtım ve izlemeye başladım. Dizi'nin 2. bölümünün ortalarında telefonum tekrar titremişti. Bir salın beni ya! Dizi izliyorum dizi! Kafamı telefona çevirdiğimde ise dediklerimi bir bir yutmuştum.
      "Alaz Ekin seni takip etmek istiyor."

   🥑Alaz'dan🥑
Yaptığıma pişman olmam yaklaşık 10 saniye sürmüştü. Kızı sapık gibi saatlerce aramış en sonunda hesabını bulmuştum ve utanmaz gibi bir de istek atmıştım. Tamam anladık buldun. Hesaba aç bak istek atmak ne ya! Beni kesinlikle bir sapık sanıyordu. Allah kahretsin! Tam isteği geri çekmek için telefonu elime almıştım ki telefonun mesaj sesi kulaklarıma doldu.
       "Arya Kılıç seni takip etmek istiyor."
  "Ananı satayım!"
İsteğini hemen onayladıktan sonra bir süre hesabına baktım. Hesabına fazla bakmış olmalıyım ki kafamı kaldırdığımda saat 01.26'i gösteriyordu. Daha ne kadar kafayı yemiş olabilirim düşüncesiyle mesaj kutusuna tıkladım. Elim klavyede gezinirken bir yandan da yazacaklarımı ölçüp biçiyordum.
         'Selam!'
   "Bu ne be?! Iyyy! İstersen bir de iki nokta parantez koy Alaz!"
         'Naber?'
   "Zaten kız 40 yolluk dostumdu ya! Ayrıca Hande Yener misin be sen?! Naber ne demek!"
          'Uyudun mu?'
   "Yok ebenin a... tam sapık mesajı! Sil sil sil!"
En sonunda yazmama kararımla yatak odama ilerlemeye başladım.
   "Kalk yat Alaz! Kalk ve yat! Hemen!"

  🥑Arya'dan🥑
-Sabah saat 10.30-
Apar topar kahvaltı ettikten sonra üzerimi değiştirip saçlarımı taradım ve kendimi otobüs durağının yanındaki kahveciye attım. Ceyda da geldikten sonra elimiz de kahvelerimizle Sevinç abla'nın dükkanına doğru yola çıktık. Sevinç abla bizim belki de her mezuniyetimizde ki elbiselerimizi hazırlayan manevi ablamızdı. Dükkanın içine girdikten sonra bizi bir coşkuyla karşıladı.
      "Ayy benim güzellerim! Hoşgeldinizz!"
      "Hoşbulduk Sevinç abla!"
Ayak üstü biraz konuştuktan sonra elbiselere bakmaya başladık. Elbiselere bakmasına bakıyordum ama aklım çok uzaktaydı. Çok, çok uzaktaydı. Sadece bir kez gördüğünüz birini özlemek normal miydi? Ya da yaşadığınız tek tük anların devamlı olarak gözünüzün önüne gelmesi?
      "Arya!"
      "Ay! Efendim abla?"
      "Sen iyi misin kuşum?! Deminden beri sana sesleniyoruz."
      "Dalmışım abla! Ne diyordunuz?!"
Bana gösterdikleri elbise modellerine bakarken aklımdaki düşünceler silinmektense daha da artmıştı. Bugün kesinlikle kütüphaneye gitmeliyim. Kesinlikle!

      🥑Alaz'dan🥑
Sabah uyandığımda saat 14.30'u gösteriyordu. Bugün şu mükemmel mezuniyet partisi (!) için takımımın son denemesi vardı. Bana kalsa bir pantolon tişört ile giderdim ama annem beni ne yapardı bilemiyordum. Kendisinin bir dikim mağazası vardı. Bana elleriyle takım dikecekmiş! Hay Allahım ne gereği var ki!
Evden çıktıktan birkaç dakika sonra telefonum çalmıştı.
       "Efendim Onur?"
       "Abicim neredesin?!"
       "Takım denemeye gidiyorum Onur!"
       "Hahahahah!"
        "Komik mi lan!"
        "Evet! Gelinlik denemeye giden kadınlar gibi konuşuyorsun!"
        "Çok komik! Kapat lan telefonu!"
        "Dur dur! Kapatma! Hava baya iyi bir şeyler yapalım mı bugün?!"
         "İzmir de yaşıyoruz salak! Hava hep güzel! Valla seni bilemem ama ben kütüphaneye gideceğim."
         "Tamam ben de geleceğim. Senin de şu kütüphane sevdanı anlamıyorum ama neyse."
       "İyi tamam! Saat 18.00 gibi görüşürüz. Zaten kütüphaneyi biliyorsun."
Kütüphane'nin en güzel yanı da 7/24 açık olmasıydı. Bu gerçekten mükemmeldi.
     -Saat 18.26-
Şu anda ne mi yapıyoruz?! Bekliyoruz! Daha doğrusu bekliyorum. Ben bekliyorum Onur bey kitap okuyor. Gel artık Arya gel! Geleceğini biliyorum! Eminim güzelim! Kapı'nın açılma sesiyle kafamı hemen oraya çevirdim. Başka yüzler görünce oflayarak kafamı okuyormuş gibi yaptığım kitabıma geri çevirdim. Çok derin of çekmiş olmalıyım ki Onurla beraber birkaç masada ki gözde bana döndü.
       "Alaz! İyi misin sen?!"
       "İyiyim iyiyim!"
Kafamı yeniden kitaba çevirdiğimde bu kez -muş gibi yapmaktan vazgeçip gerçekten kitabı okumaya başladım. Belki zaman daha hızlı geçerdi.

  🥑Arya'dan🥑
Alışveriş işi bittikten sonra hemen benim eve gelip elbiseleri bıraktıktan sonra kütüphaneye giderken aldığım çantamı aldım ve ayakkabılarımı geri giydim. Ceyda hanım da gelmek istediği için onunla kütüphane önünde buluşacaktık. Her ne kadar tek gitmek istesem de Ceyda'yı kandıramamıştım. Saat 19.03'ü gösterirken kütüphaneden içeriye girmiştik. Gözlerimle hızlıca içeriyi aradıktan sonra Alaz ve yanındaki çocukta bakışlarımı durdurdum. Ceyda baştaki masaya oturacakken onu durdurdum. Elimle gel dedikten sonra Alazların tam karşısındaki masanın sandalyesini çekip oturdum. Alaz başını kaldırdıktan sonra beni görmüş olacak ki gözleri kocaman olmuş bir şekilde bana bakıyordu. Birkaç dakika birbirimize baktıktan sonra çantamı ve diğer eşyalarımı bırakıp kitaplara bakmaya gittik. Ceyda ile kitaplara bakarken konuşmaya başladı.
      "Sen nereden tanıyorsun şu tıpçıları?!"
      "Aman nereden tanıyacağım ya?!"
Bana inanmaz gözlerle bakarken bende kafamı yavaşça yüzüne çevirdim.
      "İnanmadım Arya! Dökül!"
Oflayarak en baştan anlatmaya başladığımda Ceyda şoktan şoka giriyordu. Bitirdiğimde tam bağıracakken elimle ağızını kapatmamla sessizliğini korumak zorunda kaldı.
      "Allahım! İnanamıyorum!"
      "Bende, bende inanamıyorum!"
      "Salak anlattıklarına inanabiliyorum. Ama sen benim anlattıklarıma inanamayabilirsin ve hatta dayanamayıp bayılabilirsin."
Ona bomboş bakarken anlatmaya başladı.
      "Şimdi canım! Benim şu enişte adayımın bir sevgilisi olduğunu ve yarın ki baloya onunla katılacağını daha da kötüsü bütün fakültenin onların mükemmel aşklarını konuştuğunu ve hatta kızın bir taş bebek olduğunu söylesem?"
      "Ne?!"
      "İşte böyle.. Bende bizim fakültedeki Aslı'dan öğrendim. Anlayacağın senin yerinde olsam bağlanmadan çocuğun kalemini kırardım. Ki bir hukukçu olmak bunu gerektirir."
Ona kafamı sallarken dolan gözlerimi ondan sakladım. Neden ki ya?! Tam mutlu olacakken! Neden! Yok, yok bana mutluluk haram!
  Mutluluk yok! Umut yok! Ümit yok! Aşk...
O zaten hiç yok!

 O zaten hiç yok!

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Alaz Ekin

Arya Kılıç

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Arya Kılıç

Teni TenimeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin