1. Bölüm - Dönüş

83 1 0
                                    

-        Neee! Tanrı aşkına lütfen bana bunun bir şaka olduğunu söyle.

-        Ahh! Hadi ama Anastasia. O kadar da kötü olamaz değil mi?

-        Olanları bilmiyormuş gibi konuşma lütfen. Onca şeyden sonra hiçbir şey olmamış gibi davranamayız.

-        Çocuk yaştayken yaşadığınız şeyler için onu suçlayamazsın. Hem olanları çoktan unutmuştur. Seni gördüğünde de hiçbir şey olmamış gibi davranacaktır.

-        Bilmiyorum. Her neyse ben gitsem iyi olacak geç oldu bizimkiler merak eder.

-        Peki, tatlım sen bilirsin. Dediklerimi unutma eminim ki senin umduğun gibi bir karşılaşma olmayacak. Ona da senden bahsederim en azından senin hakkındaki düşüncelerini almış oluruz.

          Onaylarcasına kafamı sallayıp çıktım.

     Eve geldiğimde anneme görünmemek için dua ediyordum. Sofraya bir aile olarak oturmak konusunda o saçma kuralını uygulayacaktı ve gereksiz anne öğütleri vererek canımı daha çok sıkmasını istemiyordum.

       Sessiz adımlarla odama doğru çıkarken mutfağın önünde annemle karşılaştık.

"Tatlııım" Zorda olsa yüzüme yapmacık bir tebessüm yerleştirip "Merhaba anne" dedim. Mutfaktan gelen kokulara bakılırsa yine haşlanmış brokoli yapmıştı. Cevap vermesini beklemeden hızla merdivenlerden yukarı çıkıp odama doğru ilerledim. Arkamdan söylendiğini duyabiliyordum ki pek de önemsemiyordum. Çantamı fırlatıp yatağıma uzandım. Olanları düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum. Onca zaman sonra ortaya çıkması garipti onu bir daha göreceğim aklımın ucundan bile geçmiyordu. Geçmiş hatalarımın beni bulmasını hiç düşünmemiştim. Hayatımda ilk defa bu kadar çirkefleşip söylenmemesi gereken şeyler söylemiştim şimdi ise onunla karşılaşma düşüncesi bile beni korkutuyor. Erkek kardeşim Zack'in aniden odama girmesiyle irkildim.

-        Tanrı aşkına Zack ödümü kopardın! Kapı çalmak nedir bilmez misin sen? Peki ya özel hayat?

-        Konuşmayı kes de aşağı gel annem seni çağırıyor.

-        Ona uyuduğumu söyle ve bir daha girmemek üzere çık odamdan.

Kapalı olan telefonumu şarja taktım ve üstümü değiştirdim. Telefonu elime aldığımda 23 cevapsız arama bunun yanında birkaç sesli mesaj vardı. Aramalardan beşi hariç hepsi Kristen'a aitti.

-        Heyy Kris. Bu kadar çok aramanı gerektiren durum neydi?

-        Tanrım kes sesini Anny! Meraktan aklımı kaçırıyordum. Nerelerdeydin sen? Sabahtan beri telefonun kapalı.

-        Şarjım bitmiş. Bugün neler olduğuna inanamayacaksın. Hadi atla gel çikolatalı kurabiye yapmış annem üstelik yanında limonatada var. Hem bende senin sayende annemin dır dırından kurtulmuş olurum.

-        Ne yani sen şimdi beni sırf annenden kurtulmak için mi çağırıyorsun?

-        Saçmalamayı bırak ve o lanet olası çeneni kapatıp buraya gel. Acele etmezsen Zack bütün kurabiyeleri biterecek.

Cevap vermesini beklemeden telefonu suratına kapattım. Kristen la çocukluktan beri arkadaşız. O diğer kızlara hiç benzemiyor. Her şeyimi onunla paylaşa biliyorum ve en önemlisi dinlemiş olmak için dinlemiyor beni anlıyor. Kris'i beklerken mutfağa gidip kendime portakal suyu aldım. Annem yanıma gelip "Sen uyumuyor muydun?" diye sordu. Cevap vermeden doldurmaya devam ettim. "Telefonun neden kapalıydı? Neredeydin sen?" Kafamı çevirmeden "Bu kadar soru sormanı gerektirecek bir durum göremiyorum" Dedim. "Ben senin annenim Anastasia! Bilmeye hakkım var." Dedi.  Portakal suyumdan büyük bir yudum alıp "Çok merak ediyorsan söyleyeyim. Şarjım bitmişti ve arkadaşımdaydım. Haa bu arada birazdan Kris burada olacak ve onun yanında da böyle paranoyak davranmasan iyi olur." Dedim. "Bana bak küçük hanım ben senin annenim ve benimle böyle konuşmaya hakkın yok!" Dedi. Aldırış etmeden odama çıktım. Yaklaşık 15 dakika sonra Kristen geldi.

BEDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin