4. bölüm

1.9K 109 9
                                    

merhaba! bu sefer her şeyi biraz daha detaylı anlatmak için size uzun bir düz yazı bölümü yazdım. umarım beğenirsiniz💓
-

lisa'nın ağzından:

alarmım çaldığında direkt uyanmıştım. saat sabah 6ydı ve benim 2 saat sonra okula gitmem gerekiyordu. hızlı bir şekilde duş aldıktan sonra dişlerimi fırçaladım. evimizdeki hizmetçilerin hazırladığı yemeği yedikten sonra odama kıyafet seçmeye çıktım. her zamanki gibi siyah bir şey giydim. hep siyah giyindiğim için bana siyahların kızı derler. saçımı da rastgele taradıktan sonra okula gitmek için evden çıktım. beni okuluma genelde şöförüm bırakırdı ama okulda ki insnalara karşı 'zengin bir aptal' gibi görünmek istemediğim için yürüyerek giderdim. okula geldiğimde kızlarla karşılaştım. jennie ve rosé bir bahçedeki banklarda üst sınıflardan çocuklarla konuşuyorlardı. ikisi böyleydi işte, arkadaş çevreleri genişti. konuştukları çocuklar da okulun sevilen, bilindik yüzleriydi. özellikle aralarından en soğuk duranı jeon jeongguk. bir üst sınıftandı ve okulda epey popülerdi. her kızın dibi düşerdi ama anlamadığım bir şey vardı, o kadar da iyi değildi, ne buluyorlardı yani onda? aslında hakkını vermek gerekir, biraz gideri vardı. ama ikimizin de statüsü yüksekti. yani o bana bakacak olsa bile ben ona bakmazdım. jennie ve rosé'yi arkadaşlarıyla konuşurken izlerken yanıma jisoo geldi. 4 kişilik arkadaş grubumuzda en yakın olduğum kişi jisooydu.
aslında dördümüzü bağlayan kişi de jisooydu. jisoo gerçekten iyi kalpli biriydi, dünya barışı isterdi ve herkes hakkında sadece iyi düşünürdü. jennie ile sürekli atışırlardı çünkü jisoo'nun saflığı jennie'nin sertliğine tersti. rosé de aynı şekilde, daha çok jennie ile yakındı. özellikle de jennie jeongguk ile yakın arkadaş olduğundan, rosé de ondan hoşlandığından dolayı baya yakın olmuşlardı. "aa geldin mi lisa!" "evet jisoo. burdayım ya mal misin? yani."
"gelmeni bekliyordum! jennie ve rosé beni resmen sattılar." jisoo bunu söylerken pek ciddi gözükmüyordu ama ben içten içe onun beklediği değeri ve sevgiyi onlardan alamadığı için üzüldüğünü biliyordum. "ah jisoo, boş versene gel dersten önce sınıfa çıkıp biraz takılalım." koluma takılan jisoo ile rosé ve jennie ikilisini görmezden gelerek tam okula girecekken "hey bir selam yok mu?" rosé'nin seslenişiyle ikimizde kafamızı çevirdik. kendilerini görmezden geldiğimizi fark etmişlerdi. artık yalnızca ikisi değil, jeon ve arkadaşları da bizi fark etmişti. "ah evet, meşgul görünüyordunuz rahatsız etmek istemedik." dedim. jennie durumla ilgili birkaç şey söylemişi ama jeongguk'un beni adeta röntgenleyen bakışlarından jennie'nin dediklerine kulak veremedim. bakışlarından fazlasıyla rahatsız olmuştum ve bunu rosé de fark etmişti. "ne bakıyosun" dedim. bakışları o kadar rahatsız etmişti ki kendimi çıplak hissediyordum. "oha lisa sana aşık falan mı bu?" jisoo bana fısıldadıktan sonra uzaktan karşılık veren jeongguk'a döndüm. "güzele bakmak sevaptır." ne? küçük bir kahkaha attıktan sonra onun bu dediğinde ciddi olduğunu ve hala bana baktıpını fark ettim. jisoo ise yine saçmalıordu.
"güzel mi? sana getçekten aşık olabilir mi lisa?" neyse ki bu garip durum zilin çalmasıyla sona erdi. "evet zil de çaldığında göre dağılabiliriz, jennie derse gidelim."
"geliyorum rosie, siz geliyor musunuz?" diye sormuştu jennie. rosé jk ile aramda olan saçma muhabbetten dolayı biraz bozulmuş gibiydi. bir şey diyemezdim ama sonuçta aramızda hiçbir şey yoktu. jeongguk onun sevgilisi değildi yani bana ya da ona kızacak hali de yoktu. "hayır biz lisayla gideriz. hıh" demişti jisoo. ardından jisoo ile kendi dersliğimize doğru yürümeye başladık. bir süre sonra arkamı döndüğümde jeongguk'un hala orada durup bana baktığını gördüm.

-

bu günü jeongguk'un ağzından okumak istiyorsanız birdahaki bölüme bakabilirsiniz! umarım beğenmişsinizdir💓 yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın💗

bad boy - lizkookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin