"Bazen kendimi, ters iklimlerin ortasında kalmış, çiçek açıp açmamakta kararsız bir ağaç gibi hissediyorum.
Sanki çiçek açarsam dallarıma soğuk vuracak, açmazsam da bahar tadında meyvelerim olamayacakmış gibi.
Anlayacağın, ne yardan ne serden"Ben Nehir Koraltan 19 yaşındayım. Bu yaşıma kadar ailemle çok güzel zamanlar geçirdim ve hiçbir zaman onlardan ayrılmadım.
Maalesef ki bazen hayaller hayatın önüne geçebiliyor...
Hayallerimin peşinden gitmemi onları bırakmamı bana hep babam aşıladı.
Ve iyi ki de öyle oldu. Bu yıl girdiğim sınav sonunda iyi bir puan alarak Pamukkale Üniversitesini kazandım. İngilizce Öğretmeni olmak istiyordum hep ve şükürler olsun ki hayal ettiğim bölümü kazandım.
İçimde bu durumun tarif edilemez mutluluğu olsa da ailemden ayrılmanın buruk üzüntüsü mutluluğumla harmanlanmış arafı yaşatıyor bana.
Ailemi İzmir'de bırakıp Denizli'ye gitme fikri her ne kadar beni üzse de artık kendi ayaklarımın üstünde durma düşüncesi tabiki de beni daha fazla heyecanlandırıyor.
Özgürlüğün gerçekten fiile döküldüğü bu durumu yaşama fikri damarlarımda dolaşan kanın daha hareketli ve hızlı akmasına neden oluyor.
Öyle ki ailemden ayrıldıktan sonra ki hüznüm yerini tarifi edilmez bir duyguya bırakıyor. Hissediyorum her şey çok güzel olacak.
Her şeyden önce bilinçli bir karar verip mantığımla hareket etmiştim.
Nasıl bir ortama gireceğimi biliyordum.
Çünkü üniversite ortamını sınava girdikten sonra baya araştırmış ve gerçek anlamda tecrübe sahibi olan insanlara sormuş bilgi edinmiştim.Büyüdüğümü ve omuzlarıma yüklenen sorumluluğu farkındayım.
Lise hayatım, arkadaşlarım, öğretmenlerim, okulum her şey çok güzeldi umarım üniversite hayatım da dilediğim gibi güzel ve sorunsuz geçer.
Hep üniversite hakkında kulaktan dolma şeyler duymuştum biraz tedirgindim ama tabi ki de herşeyde olduğu gibi bunun da üstesinden gelebilirim biliyorum.
Evet belki bildiğim bir şehir ama
bilmediğim bir ortamda olma düşüncesi çok farklı hissettiriyor. Fakat hiçbir şeyi yaşamadan tecrübe kazanamayacağımı da çok iyi biliyorum.
Denizli de okuma hayali beni herzaman heyecanlandırıyordu çünkü burası çocukluğumun şehri ben burada doğdum ama maalesef ailemin işlerinden dolayı taşımak zorunda kalmışız.
Babam Denizli'yi her anlatığında çok etkilenirdim birgün bana senin de orayı yaşamanı ve görmeni çok isterim demesi beni çok etkilemişti.
Beni getirmesini istediğimde benim götürmemle değil kendi hislerinle yaşamanı isterim demişti.
Ve bunun böyle bir şekilde gelişmesi beni çok mutlu etti. Babam için yaşayacağım bu şehri iliklerime kadar hissederek yaşayacağım.
Arabadan inerken etrafıma göz gezdirdim ve içimden bu şehir seni biliyor,korkma sende onu öğreneceksin diye geçirdim. Sonra hemen o duygusal mooddan çıkıp kendimi silkeledim.
Neyseki devlet yurdu çıkmıştı da özel yurt ya da ev tutmak gibi bir sorunum olmayacaktı.
Kalacağım yurt biraz merkeze uzak olduğu için otobüse binip yurda biran önce gitme düşüncesindeydim umarım doğru arabaya binebilirim.
Birkaç kişiye sorduktan sonra yurda gidecek dolmuşu bulmuş ve hemen kendime oturacak bir yer bulmuştum. Kafamı cama yasladım ve hayallerimin nasıl gerçeğe dönüştüğünü düşünmeye koyuldum çok güzel bir duyguydu.
Sorunsuz bir ahenk içinde uzayan yolu izlerken kısa biran gözlerim kapatmıştım. Hissetmek istiyordum her şeyiyle keşfetmek istiyordum bu şehri. Bu düşüncelerle içimin geçtiğini farkına varmamıştım.
Biran da biri tarafından dürtüldüğümde gözlerimi açtım fakat kimse yoktu. Etrafa baktığım da arabadan herkesin indiğini gördüm bende kalktım. Üzerimden düşen kağıdı son anda farkettim.
Uzanıp yerden alıp okuduğumda ufak çaplı bir şaşkınlık yaşadım. Aynen şöyle yazıyordu.
"Uyuyan güzel bu kadar güzel uyumaya devam ederse prens onu rüyasında ki sonsuzluğa teslim edebilir."
Bu neydi şimdi...
Birileri çok fazla masal okumuş herhalde hayatına aktarması da tuhafzaten bende de mıknatıs var biliyorum bütün tuhaflıkları üstüme çekiyorum.
Hemen sonra toparlandım.
Düşüncelerimden arınıp kafamı kaldırdığımda buranın yurtlar sokağı olduğunu gördüm ve hemen arabadan inip yurduma doğru yol almaya başlamıştım.Biran önce yerleşip güzel bir uyku çekmek istiyordum çünkü yorulmuştum. Araba yolculuğunu seviyordum ama tatlı bir yorgunluğu olurdu hep üzerimde.
Yurda girmeden tüm kayıt işlemlerini memuriyete halledip öyle odama çıkmıştım.
Kaldığım yer yurtlar sokağı olduğu için bütün yurtlar bu bölgeye yapılmıştı ve erkeklerin yurdu bizim yurdun karşısındaydı. Aslında bu çok saçma bence başka yere de yapabilirlerdi.
Hepimizin akıl sağlığı için bu çok iyi olabilirlirdi. Çünkü çok dikkatsiz canlılar ve onların bu rahatlığı beni deli ediyor abimden biliyorum.
Bu düşüncelerimle çoktan odamın karşına gelmiştim. Altıncı katta 671 nolu odayı bana uygun görmüşlerdi. Odam koridorun en sonundaydı resmen eziyet gibi bir şey.
Bence burayı bulduğuna şükret ne güzel kafa rahat en azından gürültüden biraz uzaklaşırsın
Diyen iç sesime sabahtan beri yoktun böyle iyiydim dedikten sonra onun haklı olduğunu bildiğimden uzatmadan odaya girdim.
Üç yatak vardı pencere kenarı boş olduğu için oraya geçtim ve yerleşmeye başladım. Oda da ki diğer kızlar benden önce yerleşmiş olmalılarki şuan açık olan dolap hariç diğer ikisi kilitliydi hemen bende eşyalarımı yerleştirmeye başladım.
Aşırı titiz biri olduğum için herşeyimi olması gerektiği gibi dolaba yerleştirdim. Kesinlikle çok pis düzen hastasıydım en ufak bir yamuklukta çıldırıyorum. Hemen yatağımda ki çarşafları kaldırdım ve kendimle getirdiklerimi sermeye başladım.
Daha sonra kendimi güzel yatağımda huzurlu bir uykuya teslim ettim..
Evettttttt ilk bölümümüzün sonuna geldim umarım güzel bir bölüm olmuştur...💕