İlk deneyim : Yer yüzune iniş

186 14 11
                                    

Sabah yüzüme buz gibi bir sürahi dolusu su dökülerek uyanmıştım.

- Beş dakika dahaa

Diyerek uyandım. Karşımda Maria'yı gördüm. O benim en iyi arkadaşlarımdan bitanesiydi.

- Hadi kalk artık bugün ilk görev günün dünyaya iniceksin unuttun mu ?

- Ah , bu heyecanlı günü unutur muyum hiç ama yüzüme su dökmeden uyandırsan daha iyi olmaz mıydı ?

- İnan seni uyandırmak için yarım saattir uğraşıyorum. Hadi , seni aşağıda bekleyeceğim.

Tamam hazırlanıp hemen geliyorum dedim ve dolabımı açtım. En nefret ettiğim renk siyahtır çünkü şeytanların simgesel rengi siyahtır. Biz melekler genelde beyazı tercih ederiz. Annem dünyaya geldikten sonra artık benim de onlar gibi giyinmeye başlayacağımı söylemişti. Üzerime en çok yakıştırdığım kıyafetleri giydim. Ben daha çok sade giyinmeyi seven biriyim. Aşağı indiğimde annem , babam ve Maria beni bekliyorlardı.

- Ah , benim meleğim ne kadar da zarif olmuşsun öyle !

dedi babam. Sonra beni kucakladı. Yer yüzüne Maria ve annemle inecekmişiz babam gelemiyormuş. Şu sıralar şeytanlar bölgemize girmeye çalışıyorlar. İki hafta önce 2 tane meleği öldürmüşler. Önemli bir toplantısı varmış. Annem ve Maria'yla evden çıktık. Bulutların üzerinden uçmaya başladık. Yer yüzünde okula yakın tenhalarda kimsenin göremeyeceği bir yer bakıyorduk. Kimsenin olmadığından emin olunca aşağıya doğru bir iniş yaptık. Kanatlarımız geride , yer yüzüne süzülürken kanatlarıma vuran rüzgar ve hissettiğim adrenalin anlatılmaz bir duygu. İlk defa dünyaya inecektim ve bunun için çok heyecanlıydım. Aşağı indiğimizde insan görünümünü aldık. Sapsarı belime kadar inen hafif dalgalı saçlarım , beyaz insanların ispanyol paça dedikleri pantolonum ve üzerimde beyaz şifon bir gömlek vardı. Gözlerim bal köpüğü renginde parıldıyordu. Melek yaşıma göre 25 yaşındaydım ama dünyada 18 yaşlarında gösteriyordum. Annem 195 yaşında olmasına rağmen aramızda bir fark yok gibi gösteriyordu. Sanki yanmda bir arkadaşım gibi. Gökte de öyle tabii. Biz ölümsüz varlıklarız fakat sadece düşmanımız yani şeytanlar bizi öldürebiliyor , aynı şekilde biz de onları. Onlara karşı içimde büyük bir kin var. Onlardan nefret ediyorum. Maria ve annem kapıdan beni geçirdiler.

Maria

-İlk gününde başarılar tatlım ! İnsanları iyi tanı. Akşam geldiğinde konuşuruz.

- Tabii tatlım diyerek annemi ve Maria'ya sarıldım ve okula girdim.

Yeni geldiğimi anlamış olmalıydılar hepsinin gözü benim üzerimdeydi. Bir melek olduğum için insanların düşüncelerini okuyabiliyordum.

Kimisi iyi , kimisi kötü. Düşünceler beynimi yemişti.

- İyi kıza benziyor ! Çok ta güzelmiş. Bi merhaba desem mi acaba ?

- Ayy şuna bakk. Herkesin gözü onun üzerinde. Salak şey!

- Bu kız tam benlik. Çok güzel.. çokk

- Ah nasılda havalanıyor ! Yakında haddini bildiririm.

İnsanların düşüncelerine aldırmadan okulun kapısından girecektim ki bir kız elini uzattı. İyi düşünceli olanlardan birisiydi sanırım.

- Merhaba ben Sofia. Sofia Jane. Bu okulda yenisin sanırım hoşgeldin.

- Merhaba ben de Rosa. Rosa Deep.Memnun oldum.

- Ders programına bakabilir miyim acaba hangi derslerimiz uyuşuyor belki ilk ders aynı sınıfta oluruz.

- Imm tabi çantamda olması lazımdı .. dedim ve programı ona verdim. Kendi dersleriyle karşılaştırdı.

- Neredeyse ders programlarımız aynı gibi! Sadece bi kaç tane aynı olamayan var dedi. İlk saatimiz de berabermişiz. Birlikte sınıfa yürüdük. Sofia'nın kalbinin ne kadar temiz olduğunu görebiliyordum.

- Yanıma oturabilirsin. dedi. Sonra yanına oturdum. İlk ders psikolojiymiş. İnsanların çevre üzerindeki psikolojilerini işliyorduk. Ben de o sırada düşünüyordum. Acaba bu okula uyum sağlayabilicek miyim , tenefüste yen kişilerle tanışır mıyım diye düşuncelerimde boğulurken kapı çaldı ve biri içeri girdi.

- Pardon bayım geç kaldım. Girebilir miyim ? dedi

- Tabii Jusner , yerine geçebilirsin. dedi ve en arka sıralardan bir yere oturdu. Sınıfa ilk girdiğinde dikkatimi çeken şey tişörtüydü. Simsiyah V yaka bol tişörtü ve siyah dar pantolonu vardı. Siyah yana doğru atılmış da saçları. Masmavi gözleri siyahların arasından parlıyordu. Normalde tiksinmem gerekirken garip bi şekilde hoş buldum. Dediğim gibi siyahtan nefret ederim. Adı Jusner'miş. Ben düşüncelerimle boğuşurken zil çaldı ve herkes çıkmaya başladı.

- Gel de sana okulu gezdireyim Rosa.

- Evet iyi olur hadi çıkalım Sofia dedim ve beni aşağıya indirdi.

- Burası kantin. Genelde herşey satılır. Ne canın çekerse burdan yiyebilirsin.

Biz melekler insanlar gibi yemek yemeyiz ki.

- Hmm evet güzelmiş. Başka neler var ?

- Üst katta okulun kütüphanesi var. Ama ben seni dolapların olduğu yere götüreceğim. Herkesin kendine özel bir dolabı vardır ve kişisel eşyalarını buraya koyabilirsin , şifrelidir. Dolabını ve şifreni öğrendin mi ? dedi.

- Hayır bilmiyorum. dedim ve öğrenmek için müdürenin odasına gittik.

(Sofia kapıyı çaldı ve )

- Öhö öhöm!! Bayan Annalena girebilir miyiz ?

- Girin tabiiki . dedi ve kapıyı örtüp içer girdik.

- Merhaba ben bu okula bugün yeni geldim ve kendime ait dolabımı ve şifresini öğrenmek için geldim.

- Sen Rosa Deep olmalısın. Dolabın 175 ve şifresi de 1111 dilersen değiştirebilirsin, okulumuza hoşgeldin. dedi ve teşekkürler anlamında eğildim ve odadan çıktık.

Sofia sınıfa gitti ve ben de dolabımı yerleştiriyordum. Şifresini 1071 olarak değiştirdim. Elimdeki kitapları dolaba yerleştirmek için geri adım atmamla beraber birisiyle çarpıştım ve kitaplarla beraber yere düştüm. Bu simsiyah kıyafetlerinin arasından masmavi parlayan gözleri olan Jusnerdi.

- Ah , pardon seni görememişim. dedi ve beni elimden tutup kaldırdı. Sonra da kitaplarımı alıp elime verdi.

- Sorun değil bay ...

- Jusner . Adım Jusner. Memnun oldum. diyerek elini uzattı. Ne yapacağımı bilmiyordum bende elimi uzattım ve elimi sıktı. Sanırım benim de aynı şeyi yapmam gerekiyordu.

- Benim adım da Rosa memnun oldum dedim ve bir gülümseyiş atıp sınıfına gitti. Bir ders sonra okul biticekti ve bende nihayet göğe çıkıcaktım.

En sonunda ders bitmiş zil çalmıştı. Toparlanıp kimseye görünmeden çıktım okulun arka bahçesine gittim ve orda dönüştüm. Hızımı toplayıp yukarıya doğru uçtum. Saraya vardığımda çok yorgundum. Herkes beni selamlıyordu. Bende onları selamlayıp eve girdim. Ben Kralın kızı Prenses Rosaydım. O yüzden gökte herkes beni tanır , önem gösterirlerdi. Annem beni kapıda karşıladı. Ben ise nefes nefeseydim.

- Hoşgeldin Meleğim nasıl geçti günün ?

- Çok güzeldi anne ama nefes nefese kaldım göğe çıkınca. Normal bişey midir ?

- Gayet normal kızım. Ortama uyum sağlamaya çalışıyorsun. Alıştıkça bu azalacak. dedi ve çok yorgundum. Babamı ve annemi öpüp yukarı çıktım rahat bişeyler giydim kendimi yatağa atıp gözlerimi yumdum. O yorgunlukla zaten uykuya dalmışım...

Evet arkadaşlar bu benim ilk hikayem çok heyecanlıyım şu an sadece bir takipçim var o da Gozde_kurt. Ona sevgilerimi yolluyorum :** Henüz amatörüm evde kendi çapımda hikayeler yazıyordum bu online ilk hikayem iyi olmamış olabilir ama alışıcam.

Beni takip eder hikayelerimi okursanız sevinirim votelerinizi ve yorumlarınızı bekliyoruum :)))

YASAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin