Etrafı tekrar kolaçan etmeye başladığında ailesi orada yoktu. Onların yerine kendi siluetinden farklı boyutlarda altı tane tam karşısında duruyordu. Kerem son bir nefes aldı ve kendini kontrol etmeyi başarmıştı . Sakinleşti ve karşısındaki kopyalarına daha dikkatli bakmaya başladı. Elleri kocaman olan kopyası kendisiyle konuşan kişiydi. Yanında belli belirsiz duran diğerlerini gösterdi.
- Bazen evrim geçirmek için fiziksel acıdan çok daha fazlası gerekir.
Kerem konuşanı dinlememişti bile. Yanındakileri incelemekle meşguldü. Kocaman elleri olanın hemen yanında gerçekten kaslarının her detayı görünen kopyası vardı. Üzerinde küçük cam parçaları varmışcasına parlayan diğeri dikkatini çekti. Üçüncü bir gözü olan kopyası da dördüncü sırada duruyordu. Sondaki iki kopyası neredeyse birbirinin aynısıydı. Bordo gölgeler içerisinde yarım yamalak belirgin iki vücudun sadece yüzü Kerem'e benziyordu. Yeterince incelediğini düşündüğü anda kocaman eli olan kopyasına doğru baktı.
- Siz kimsiniz?
Karşısındaki siluet Kerem'e doğru yavaş adımlarla yaklaşmaya başladı.
- Bizler senin parçanız. Geçirdiğin kaza sırasında ilk ölen sendin fakat ölmeden önce gördüğün son görüntü, beyninin içinde öyle acılar yarattı ki, kazada aldığın darbe ve yaralar seni yaşamda tutmak için hafiflemeye başladı. Ölüm ve yaşam arasındaki o incecik çizgide bizleri yarattın.
- Ben mi sizleri yarattım. Siktir orospu çocuğu, siz tamamen hayalden ibaretsiniz.
Kerem sözlerini bitirdiği anda karşısındaki siluetlere doğru koşmaya başladı. Bu sırada elleri kocaman olan kopyası bir anım öne çıktı ve ellerini Kerem'e doğru uzattı. Kerem karşısında görünmez bir duvara çarpmışcasına inledi ve kafasını vurduğunu fark etti.
- Kerem, bu sana varlığımızı kanıtlayacak etki olsun. Bir sonraki görüşmemizde daha duyarlı olmanı bekliyoruz.
Kerem gözlerini açtığında etrafında kimse yoktu. Koluna serum bağlanmış ve akşam olmuştu. Eliyle anlına dokundu ve ufak bir kan pıhtısı eline bulaştı. Korku içinde derin bir nefes aldı. Kendi kendine sordu. "Siz kimsiniz?" Bu soruya cevap almak istiyordu. Rüyasında, hayallerinde gördüğü o siluetler kazadan öncede vardı ama ilk defa bu kadar net ve uzun görmüştü. Kendisinin cinler tarafından ziyaret edildiğini düşündü ama hemen aklını temizledi. Gecenin bir yarısı bu ihtimalin gerçek olması durumu daha da korkunç hale getirirdi. Uyuklamaya devam ettiği anda aklına en başında bu zamana kadar gördükleri gelmişti. Hepsini net hatırlayamasa da kazadan öncesi de vardı. Derin bir nefes aldın ve uyumak için kendisini zorladı.
Eşi ve oğlu tam karşısında kendisini işaret ediyordu. Ayak sesleri duyulmaya başladı. Tam arkalarında birisi yaklaşıyordu. İyice görünür olduğunda her zaman gördüğü silueti yani kendisini görmüştü. Korkmadan gördüğü şeye doğru atıldı.
- Tekrar geldim.
- Evet, bunun bu kadar hızlı olacağını düşünmüyordum.
- Siz kimsiniz, bana bunu söyler misin?
- Bizler seniz, esas sen kimsin?
Kerem bir kaç saniye duraksadı ve karşısındakini incelemeye devam ederek konuştu.
- Ben sizim.
- Şimdi oldu. Kaza sana bizimle olan bağlantını tamamen pekiştirmek için bir şans oldu. Bizler senin farklı evrenlerdeki son bulmuş yaşamlarınız. Hepimiz farklı farklı yeteneklere sahibiz ama bir tek sen bizleri bütünleştirebilecek kişiydin.
Ellerini gösterip sözlerine devam etti.
- Ben Etki, bu koca ellerimle yüksek ölçüde fiziksel saldırıları absorbe ederek ikizimle ortak kullanıyorum.
Yanında siluet belirdi ve konuşmayı böldü.
- Ben Tepki. Kardeşimin emdiği tüm enerjiyi kaslarımın içinde yönlendirip yüksek saldırılar yapabilen ve çok gerektiği durumlarda biriken enerjiyi şok dalgaları halinde patlatabilen kişiyim.
Üzerinde küçük cam parçaları varmışcasına parlayan diğeri adam belirginleşti.
- Ben Yansı. Çok bir numaram olduğu söylenemez, karşımdaki kişiye ne göstermek istersem onu yaşatırım.
Üç gözlü olan kopyası da hemen kendi yanında belirdi.
- Benim yeteneğimi görmek ister misin.
Kerem şaşkınlıkla "Evet." dedi. Üç Gözlü kopyası eliyle Kerem'in gözlerini kapattı.
- Ben Görgü, temas ettiğin gezegendeki her hareketi görür ve sana gösterebilirim. Aynı şekilde duyar ve sana aktarabilirim.
Bulunduğu karanlıkta kendilerinin binlerce kopyasının olduğunu göstermişti. Ama korku için sardığı için hızlıca görmekten vazgeçmişti.
Bordo gölgeler içerisinde yarım yamalak belirgin iki kopyası hiç konuşmadan sadece belirdi.
- Bunlarda belki görüp görebileceğin en güçlü halin. Varlık ile Yokluk. Onlarda bizim gibi ikiz ve eşsizler. Konuşmaz, nefes almaz, beslenme ihtiyacı duymazlar. Bir tek senin iraden onları besliyor. Aslında hepimiz öyleyiz ama biz dördümüz sana en yakın evrenlerden geldik, onlar ise bilinmezlik denilecek kadar uzak. Eğer onlardan yardım isteyecek kadar zor duruma düşersen bu ne senini için ne de karşındaki zorluk için hiç iyi olmayacaktır.
- Peki onların yeteneği ne?
- Varlık üzerinde bulunduğun gezegen üzerinde evreninin herhangi bir noktasındaki cismi anında var edebilir. Pat diye direk yoktan. Yokluk ise aynı şekilde evrenin içinden istediği bir şeyi varoluştan silebilir. İkisi de canlı veya cansız ayırt etmez. Umarım onlara gerçekten ihtiyacın olmaz.
- Peki sizinle sadece burada mı görüşebileceğim.
- Bir süre evet ama yakında seni eğitmeye başlayacağız. Şimdi uyanma vakti.
Gözlerini açtığında sabah olmuştu, başının ucunda bir hemşire vardı.
- Sanırım uyandın, ama merak etme bu ilaç seni uzun bir süre ölü gibi uyutacak.
Hemşire elindeki şırınga içerisinde bulunan sıvı serum torbasının içinden hızla damarlarına aktı. Kerem daha tepki gösteremeden baygın bir hal almıştı. Son gördüğü şey odaya giren siyah kıyafetli ve ellerinde silahlar bulunan birkaç askerdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Şizot
FantasyKerem, geçmişte her insan gibi normal bir hayata sahipken başına gelen kötü olayların sonucunda delirmiş ve şizofren olmuştur. Kaybedecek bir şeyi olmayan karakterimiz sokakta yalnız bir şekilde ölümle mücadele ederken bir grup bilim insanı tarafınd...