2

49 6 0
                                    

   "B-Boran?"
   "Kahve?"
   Boran elindeki kahveler ile birlikte verendaya gelene kadar Miray gözlerini ondan alamadı. Değişmiş miydi? Hadi ama o kadar uzun zaman geçmemişti ki. Kedi bıyıklarını kestiğini biliyordu ama saçları beklediğinden uzundu. Önüne düşen bir parça perçemi ile dalgalı saçları çok hoş görünüyordu. Dudaklarına yakışan o cezbedici gülümsemesi de cabasıydı. Boran verenda daki sanki ona ayrılmışçasına baş köşede duran sandalyesine oturana kadar Miray onu izledi. Henüz ağzından tek bir kelime bile çıkmadığını farkettiği o an boğazını temizledi ve devam etti.
   "Seni burada görmeyi planlamıyordum."
   Planlamıyordum mu? Miray böyle patavatsız bir kız değildi. Ne oluyor bana böyle diye geçirdi içinden. Yanaklarının ısındığını farketti. Özlem miydi bu? Neden özlesin ki onu? Bu başka birşeydi. Daha önce hiç olmayan bir şey. Hissetmekten korktuğu duygular onu esir almıştı. Dizi çekimlerinde o öpüşme sahnelerinde hep dizginlemişti kendini. Etkilenmemek için kendini zorlamıştı. Ama o zaman bile şuan hissettiği kadar yoğun duyguları yoktu. Boranın kahkasıyla düşünceleri buharlaştı. Karşısındaki mermer tenli adamın kıvrılmış dudaklarına baktı...
   "Planlamıyordum derken" derin bir nefes alıp devam etti. "Yani şaşırdım demek istedim. Burada olacağından haberim yoktu. Bu ne güzel bir tesadüf."
   Yapmacık bir tavır sergilediğinin farkındaydı. Yılların oyuncusu Miray neredeydi? Heey geri dön ve bu durumu düzelt!
   "Sen teklifi kabul edene kadar mutfakta kalmak istedim. Ne olur ne olmaz belki beni görünce fikrin değişir diye düşündüm."
   Neden onu görünce fikrinin değişebileceğini düşündüğüne anlam veremedi Miray. Ona tuhaf bir bakış atınca Boran açıklama gereği duydu.
   "Şaka yapıyorum tabiki! Kahve bitmişti, alıp geldim o sırada sen gelmişsin. Kahveleri yapıp öyle geleyim dedim."
   Miray aslında varolmalarını hiç ama hiç istemediği hisleri yüzünden algılamada güçlük çekiyordu. Boran'ın sadece şaka yaptığını anlamış olması gerekirdi. Acaba dışarıdan nasıl gözüküyordu bu hali. En iyisi bir lavabo molası diye düşündü.
   "Ah! Özür dilerim ben bi lavaboyu kullanacağım. Halimden de anlaşılıyordur sanırım tansiyonum falan düştü. Elimi yüzümü yıkasam iyi gelecek."
  Bergüzar telaşlandı.
"Tatlım yardıma ihtiyacın olursa seslen. Koridorun sonunda soldaki 2.kapı."
   Miray koşar adımlarla kendini tuvalete attı. Soğuk suyu yüzüne vurduktan sonra aynada kendini izledi.
   "Kendine gel! Noluyo sana Miray noluyo? Ne bu şimdi? Çocukla o kadar öpüş oynaş sarıl bişey olmasın, aradan bunca zaman geçtikten sonra mı?"
   Miray kendine sinirliydi. Daha fazla düşünmek istemedi. Kendini toparladı ve merak uyandırmamak için biran önce dışarıya çıktı.
   Bergüzar aslında olan bitenin az çok farkına varmıştı. Acaba Boran da farketti mi diye düşündü içinden. Dayanamayarak Borana döndü.
   "Boran sizin aranızda benim bilmediğim herhangi bir şey mi var? Bir araya gelmenizde bir sakınca mı vardı? Sana söylediğimde bundan hiç bahsetmedin."
   Bergüzar az çok farkettiğini sandığı şeyi aslında çok yanlış yorumlamıştı. Mirayın rahatsızlık duyduğunu düşünmüştü. Neyse ki Mirayın korktuğu gibi değildi. Dışarıdan bu durum bambaşka görünüyordu.
   "Biz aslında Mirayla sette çok iyi anlaşıyorduk. Ama finalden beri pek fazla iletişimimiz olmadı. Konunun benimle ilgisi olduğunu sanmıyorum. Dediği gibi tansiyonu düşmüş olabilir. Zaten sette de sık sık böyle şeyler olurdu, hatırlamıyor musun?"
   Bergüzar hafızasını yokladı ve evet Boran söylediklerinde haklıydı. Ortada başka bir durum olmadığı için rahatlamıştı.
   "Ben bir Miraya bakayım. Tuzlu ayran falan mı içirsek?" dedi ve kalkıp doğru kapıya yöneldi. O sırada Miray çoktan dönmüştü.
   "Bergüzar abla otur otur, geldim. İyiyim ben."
İlerledi ve sandalyesindeki yerini aldı. Kendini gerçekten iyi hissediyordu. Boranın yaptığı kahveden bir yudum aldı. Gülümsedi.
   "Unutmamışsın."
   "Şekersiz, az sütlü."
   Sette kahveleri her zaman Boran alırdı. Tabi ki Mirayın kahvesini nasıl içtiğini iyi biliyordu. Bunu unutmayacak kadar da değer veriyordu.
   "Değişmemişsin." dedi Boran gülümseyerek.
   "Değişmişsin." dedi Miray ama gülümsemiyordu, hayranlıkla bakıyordu ve devam etti.
   "Saçların uzamış, bıyığını kesmişsin. Sanki birazda kilo almışsın. Ya da dur bir saniye, kas mı o?"
   Boran pazusunu sıkma hareketi yapınca üçü birden gülmeye başladı. Bu gülüşme ortamı iyice yumuşatmıştı. Mirayın gerginliği geçmiş sakinleşmişti. O sadece Borandı. Sadece Boran. Hepsi bu.
   "Ama sen hala aynı Miraysın. Hep hatırladığım gibisin. Saçların bile uzamadı mı senin?"
   "Kırıldığım yerden keserim, bilirsin. Kırıldılar kestim.."
   Mirayın bu cümlesi aslında bir çok şeyi anlatıyordu. Ve hepsi anlamıştı. Ama susmayı tercih etmişlerdi. Kahvelerini yudumlarken Miray yine düşünce sarayında kaybolmuştu. İçten içe Borana hayır değiştim demek istiyordu. Ama diyememişti. Bu Boranın umurunda olur muydu sanki? Ben sadece Miraydım. Onun arkadaşı Miray. Sadece Miray. Hepsi bu.
   Kahveler bitti, tazelendi. Yeniden içildi. Sohbet uzundu. İş konuşmaya başlamışlardı. Bergüzar Miray ve Boran'a klip çekimini, yapılan planları, girecekleri rolleri bir bir anlattı. Hatta şarkıyı dinlediler ve çok beğendiler. Kadro Miray ile taçlanıp tamamlanmıştı. Çekimler 1 hafta sonra başlayacaktı. Herkes çok mutluydu tek bir kişi dışında. Miray mutluluktan çok tedirgin ve gergindi. Klipte herkesin kısa öz kendince rolleri varken, Miray ve Boran daha çok çift gibiydi. Boran ile tekrar yakınlaşmaya hazır mıydı bilemiyordu. Bunu düşünmeyi geceye saklamaya karar verdi.
   Gün boyunca birdaha direkt olarak diyaloğa girmediler. Miray aslında saç kestirme meselesinin ardından Boranın soru sormasını çok istedi. Artık yalnız bir kadın olduğunu bilmesini arzuladı. Belki zaten tahmin ediyor ya da biliyordu ama kendi ağzından duysa sanki... Sanki ne? Sanki bir şey mi olacaktı. Belki olacaktı.. Olmasını istediği için kendinden utanmalıydı...
   Hava kararmaya yeni başlamıştı. Konuşma bitmiş anlaşmalar sağlanmıştı. Biraz daha sohbet edip kalkmayı planlıyorlardı. Miray biran için Boranın onu eve bırakma teklifi edip etmeyeceğini düşündü. Belki yol boyunca o çok tanıdık ama yabancı adamla tekrar samimiyet kurabilirdi. Mirayın düşüncelerini bölen şey Boranın çalan telefonu oldu.
   "Alo. Evet güzelim yoldayım evet evet unutmadım. Geliyorum."
   
    Güzelim mi?

Selam arkadaşlar🌸
Hikayem henüz çok kişiye ulaşmadı. Ama yazmaktan vazgeçmeyeceğim:) Okuyup, benimle aynı heyecanı yaşayan tek bir kişi için bile yazmaya değer..
Eğer hikayemi beğendiyseniz desteklerinizi ve yorumlarınızı bekliyorum. Teşekkür ederim! Yeni bölüm kısa sürede gelecek. Hoşçakalın :)

TesadüfHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin