Flashback

44 6 0
                                    

Billy tüm ders kafasını sırasına yaslayarak telefonuyla uğraştı ama bu durumuyla ilgili bir şey bulamadı. Tam o esnade hayaletlerin özellikleriyle ilgili bir makale buldu. Sevinçle makaleyi okuyacakken bir el telefonunu çekti. "Hey!" Kafasını kaldırdığında Bay Ponzi ile karşılaşınca yutkundu. "Şey önemli bir işim vardı ama kapatabilirim." Telefonunu geri alacakken Ponzi geri çekti. "Cezadan sonra alabilirsin." Bay Ponzi sinsice gülerek gittiğinde Billy iç çekti.

Şimdi ne yapacağım?

Billy saçını karıştırırken Shanilla ve Rajeev ile göz göze geldi. Gergince gülümseyerek el salladı ama ikisi de ona iğrenerek baktı ve başlarını çevirdiler. Billy somurttu. "Burayı sevmemeye başladım." Başını masaya geri yaslarken derse odaklanan Spencer'ı izledi. O kadar tatlı gözüküyordu ki Billy'nin yanakları kızarmaya ve kalbi hızla atmaya başlamıştı. "Mükemmel..." diye mırıldanırken Spencer'ın her şeyi hatırlaması için dua etti. Doğa üstü olaylarda gayet bilgeliydi ve ona yardım edebilecek tek kişi oydu. Parmaklarıyla masaya ritim tutarken arkada oturan kıza baktı. Emer kız siyah saçlarını arkadan iki at kuyruğuyla toplamıştı. Üstünde siyah, bol bir sweatshort ve sweatshortunun sakladığı siyah bir şort vardı. Çivili botlar ve fileli çorap giyiniyordu. Ağzında siyah bir maske vardı. Bu kız okulun Gotik kızı Riley'di. Çok arkadaşı olmazdı ama Spencer'la arkadaştı. Billy'nin aklına Spencer'ın bir zombi fimi için Riley'den fikir alması geldi. Eğer yanlış hatırlamıyorsa bu kız da doğa üstü şeylerde bilgiiydi. Tabi bu da değişmediyse.

Çantasından bir kağıt kalem aldı ve "Benimle öğlen yemek yer misin?" yazarak kağıdı koparıp katladı ve ona uzattı. Kız merakla Billy'ye baktığında Billy masum olduğunu düşündüğü bir gülümseme sundu. Kız kağıda bir şeyler yazıp geri verdi. Billy heyecanla kağıda baktığında cevap kısa ve netti. "Hayır." Billy tekrardan bir şeyler yazarak geri verdi.

"Ama neden?"

"Kendini beğenmiş popstarlara ilgi duymam. Kendine oynayacak başka bir oyuncak bul."

"Seninle konuşmam gereken çok önemli bir konu var!"

"Sana güvenmiyorum. Hele ki dün Spencer, Shanilla ve Rajeev'e yaptıklarından sonra."

"Bana bir tek sen yardım edebilirsin lütfeeeen! Ne istersen yaparım sana yalvarıyorum."

Billy kağıdı geri verince umutsuzca yüzünü ellerine gömdü. Bir süre sonra cevap gelince Billy'nin yüzünde büyük bir gülümseme belirdi. "Benim seçtiğim bir yerde konuşacağız. Yalnız olacağız." Billy neşeyle kıza baktı ve onaylarcasına başını salladı.

---

Öğlene kadar Billy sadece olanları düşünüp durdu. Fakat sonunda zil çaldığında sevinçle kalktı. Riley kalktı ve Billy'nin yanına geldi. "Beni izle." Billy başıyla onayladı ve Riley'yi takip etti. Birlikte okulun çatısına çıkmışlardı. Riley kimsenin olmadığından emin olunca kapıyı kapattı. "Umarım bir hata yapmıyorumdum." Diye mırıldandı ama Billy bunu duymayı yere oturdu. Sırtını duvara verdiğinde Riley'de onun yanına oturdu. "Anlat bakalım." Riley umursamazca Billy'yi izlerken Billy parmaklarıyla oynamaya başladı. "Şey...ben..." bu Billy için zor olmuştu. Nasıl anlatacağını bilmiyordu çünkü. "Başlayacak mısın yoksa gideyim mi?" Billy endişeyle Riley'nin kolunu tuttu ve heyecanla gerçeği söyledi. "Ben hayaletim." Riley şaşkınca Billy'ye bakarken bir anda bir kahkaha patlattı. Billy sinirle kaşlarını çattı. "Neye gülüyorsun?!" Riley onu umursamadan kalktı. "Dalga geçeceğini biliyordum. Doğa üstü olaylara inanıyorum diye bu numarayı yaptın değil mi? Hahahahahaha...hiç güleceğim yoktu Cobra. Şimdi izninle gitmeliyim Bay Casper." Riley tam gidecekken Billy onun durdurdu. "Yemin ederim doğruyu söylüyorum. Tamam şuan öyle gözükmüyorum ama ciddiyim ben bir hayalettim!" Riley göz devirdi. "Tamam Billy sen kazandın." Riley derin bir nefs aldı ve yüksek sesle konuştu. "Ben Riley Hero ve ben doğa üstü olaylara inanıyorum!" Riley kolunu çekti. "İşte itiraf ettim. Dalga geçmek istiyorsan durma. Umrumda değil." Riley tam gidecekken duyduğu hıçkırık sesiyle dondu. Arkasına dönmesiyle oğlan kendinden kıza sıkıca sarıldı. "Senden başka bana yardım edecek kimsem yok *hıck* lütfen inan bana." Oğan ağlamaya devam ederken kız iç çekti ve oğlanı kendinden uzaklaştırdı. "Umarım doğru söylüyorsundur." Kızın kahverengi gözleri buz mavisi rengine dönüşüp parlarken elini popyıldızının yanağına koydu. Oğlanın göz bebekleri kaybolurken ikisinin de gözünün önüne aynı anı canlanmaya başladı.

*Flashback*

Billy babası ile kavga ederken Joe oğlunu sinirle odasına göndermişti ama bu oğlanı durdurmamıştı. Anne ve babası uyuyunca gizlice garaja indi ve limuzini alıp evden ayrıldı.

Bir bara gitti ve saatlerce orada dans edip kızlarla içmişti. Kör kütük sarhoş olduğunda dönen başını tutarak limuzine ilerledi. Birkaç saat sonra güneş doğacağından acele etmeye çalıştı. Eli titrerken limuzini zorlukla açıp bindi ve motoru çalıştırdı. Eve doğru ilerlerken başı daha fazla dönmeye başlamıştı. Gözleri kapanmak için direnirken gördüğü ışık gözlerinin açılmasını sağlamıştı. Bir tırın farlarıydı. Sarhoş olduğundan ters yola girdiğini bile anlamamıştı zavallı oğlan.

Her şey kısa sürede olmuştu. Yaralı iki şöförüde götürmeleri, duyulan siren sesleri, Tır şöförünün küçük sıyrıklarla kurtulması ve Billy'nin anne ve babasının hastaneye gelmesi. İki ebeveyin de ağlarken oğullarıyla konuşuyorlardı ama Billy hiçbirini anlamıyordu. Sadece bir uğultu gibi gelirken net olarak duyduğu tek şey uzun bir "biiiiiiiiiiiiiiiiiiiiip" sesi olmuştu. Hemşireler odaya endişeyle girip Joe ve İris'i çıkarırken hepsi şaşkınlıkla onları izleyen, mavilere bürünmüş oğlanı fark etmemişti.

*Flashback end*

Billy korkuyla geri çekilince kız kahverengiye dönen gözlerini ona dikti. "B-bunu nasıl..." Billy daha kendini tamamlayamadan dizlerinin üzerine çöküp ağlamaya başladı. "Babamı dinlemem gerekirdi...NİYE ONU DİNLEMEDİM BEN!?" Oğlan daha çok ağlarken kız diz çöküp oğlana sarıldı. "Özür dilerim...sana inanıyorum Billy ve ne istersen iste sana yardım edeceğim." Oğlan yaşlı gözlerini silerken ikili ilk oturdukları yere geçip bir süre Billy'nin sakinleşmesini beklediler ardından da ilk kız anlatmaya başladı. "Benim nası kazandığımı bilmediğim bir güç bu. Dokunduğum kişilerin anılarını görebiliyorum, düşüncelerini, hayallerini..." "Bu bayağa iyiymiş." Cobra burukça gülümsedi. "O kadar da iyi değil. İnsanların düşüncelerini görmek bazen acı veriyor." "Anlıyorum." Riley merakla Billy'e baktı. "Nasıl?" "Hayalet olunca insanların diğerleri hakkındaki dedikodularını duyuyorum." Riley burukça gülümsedi. "İkimizin de zorlukları varmış." Güldü. "Peki bana sormak istediğin şey ne?" "Durum şu ki...ben dün doğum günümde...tabi hayaletken bir dilek diledim...o kazanın gerçekleşmemesini ve...şuan buradayım. Bu nasıl oldu?" "Hayaletler doğum günlerinde dilek dileme hakkına sahiplerdir. Bu normal." "Ama eğer kaza olmasaydı ben şuan 24 yaşında olacaktım." "Kaza sen 14 yaşında olduğundan dileğin seni geçmişe getirmiş olabilir." "Ama öyle olsaydı sizin 4 yaşınızda olmanız gerekirdi. Ben gerçekte sizden büyüğüm." Riley durdu. "İşte bu garip. Ben bunu araştırağım. Sende buraya ayak uydurmaya çalış." Billy başıyla onayladı. "Peki ben burada nasıl biriyim?" Riley iç çekti. "Okulun popüler popstarısın. Lolo ve Klent ile takılıyorsun ve Spencerlara boktan davranıyorsun. Onlara gitmekten nefret ediyorsun ama ailesinin önünde kusursuz kuzeni oynuyor ve Spence iyi davranıyorsun ama tek kaldığınızda gene ona kötü davranıyorsun. Yani Spencer'ın bana anlattıklarına göre." Billy başını eğdi. "Anlıyorum." Billy'nin yüzüne gölge düştü. "Bir de...Haftaya yetenek yarışması var ona kaydoldun. Şarkı yazman gerek yani." "Hallederim bir şeyler teşekkürler." Billy Riley'ye sarılıp gitti.

---

Cezadan sonra Billy sonunda telefonunu almayı başarmış eve gidiyordu. Belkide defalarca kez Spencer ile konuşmaya çalışmıştı ama o hiçbir şekilde yüzüne bakmakıştı. Billy boş boş camdan dışarı bakarken Sebastian'ın huzursuz bir şekilde bir şeyler demeye çalıştığını fark etmemişti. "Efendim..." Billy evet şekinde mırıldandığında şoför devam etti. "İstemediğinizi biliyorum ama bugün Wright ailesine ziyarete gitmemiz gerekiyor." Billy'nin gözleri parladı.

İşte fırsat.

"Harika!" Sebastian ilk şaşırsada daha sonradan Spencer'a kötü şeyler yapacağını düşünerek üzgün bir şekilde araba sürmeye devam ederken Billy'nin gözü bir mağazaya takıldı. "Hey Sebastian 2 dakikalığına kenara çeksene."

Bir Dilek TutHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin