Meksikada bir yer
Son Amerikalıyı burada gördüğümden beri dokuz yıl geçmişti. Dokuz yıl. Javier'in hepsini öldürdüğünü düşünmeye başlamıştım.Tek dostum Lydia, olanı biteni görebilmek için biraz daha ilerleyip "Kim bu adam?"diye sordu."Amerikalı olduğunu nerden biliyorsun?"
İşaret parmağımı dudaklarıma götürünce fısıltısını daha da alçalttı. Javier'in ya da gudubet kız kardeşinin bizi duyacağını ve kulak kapattığımız için bizi öldürebileceğini benim kadar oda biliyordu. Javier tam bir paranoyaktı. Her zaman her şeyin en kötüsünü düşünürdü. Her şeye temkinli ve elindeki silahıyla yaklaşırdı. Uyuşturucuyla, cinayetle ve kölelerle dolu bir yasam tarzı bunu gerekli kılıyordu.
Kapının aralığından çaktırmadan baktım,
sanki doğuştan gülme yeteneği yokmuş gibi duran uzun boylu, ince yapılı, beyaz adamı dikkatle inceledim."Bilmiyorum" diye hafifçe fısıldadım, "ama anladım."
Lucia sanki daha iyi duymasını sağlayacakmış gibi gözlerini kıstı. Bana yaşlanınca nefesini sıcaklığını boynumda hissettim. Onu bir yıl önce buraya getirdikleri günden beri paylaştığımız küçük odadan adamı izledik. Bir oda, bir pencere, bir yatak. Rengi solmuş dört duvar, kim bilir kaç kez okuduğum, İngilizce yazılmış birkaç kitabın olduğu bir kitaplık. Fakat oraya mahkum değildik; zaten hicbir zamanda olmadık. Eğer kaçmayı denersek fazla uzağa gidemeyeceğimizi javier biliyordu. Meksikanın neresinde olduğumu bile bilmiyordum. Fakat burası her neresi olursa olsun, benim gibi genç bir kadının ABD'ye dönüş yolunu bulmasının kolay olmayacağını biliyordum. Kapıdan dışarıya adımımı atıp, karanlık ve tozlu yola dustugum an intihardı da seçmiş olurdum.
Üzerine uzun, siyah trençkot giymiş olan Amerikalı, oturma odasındaki ahşap sandelyeye arkasina yaşlanmış, sırtı dik bir vaziyette oturuyor ve bakışları etrafta olan olup biten her şeyi dikkatle süzüyordu. Fakat benim dışında hiç kimse bunun farkında değildi.
Oturma odasından görüşmemizin zar zor mümkün olduğu odamızdaki karanlık kuytuda Lydia ve ben tamamen gizlenmiş olmamıza rağmen, içimden bir ses adamın izlendiğini bildiğini söylüyordu.
Etrafında olup biten her şeyin farkındaydı. Karşı koridorun gölgesinde, gizlemiş olduğu silahıyla Javier'in adamlarından biri duruyodu. Dışarıdaki sundurmada altı adam
bekliyordu. Arkasinda ellerinde sıkı sıkı tuttukları tüfekleriyle iki adam vardı. Bu ikisi Amerikali'dan gözlerini ayırmıyordu. Fakat Amerikalı'nın yüzü onlara dönük olmamasına rağmen, adamların kendisini görüldüğünden daha iyi bir şekilde onları görüyor gibiydi. Zaten odadaki kişiler belliydi;tehlike bir Meksikalı uyuşturucu baronu olan javier,Amerikalının önünde oturmuş kendinden emin gülümsüyordu, hiç korkusu yoktu. Altında iç çamaşırının olmadığı, odada bulunanların eğilmesine bile gerek kalmadan anlaşılacak derecede kısa eteğiyle tam bir orospu gibi giyinmiş, Javier'in kız kardeşide oradaydı. Amerikalıyı istiyordu.
Kendini tatmin edebilecek herhangi birini isterdi, fakat bu adam... Ona karşı gözlerinde saplantili bir arzu vardı.Amerikalıda bunun farkındaydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SARAİ (Katiller Çetesi)
ActionSarai henüz on dört yaşındayken annesi tarafından Meksikalı bir uyuşturucu buronunun yanında yaşamaya zorlanmıştır. Fakat genç kız özgürlüğe dair umudunu hiç yitirmemiştir. Soğuk kanlı Victorsa öldüreceği yeni hedefiyle ilgili bilgi almak için Sara...