Bölüm 1

5 0 0
                                    

Ben Rinkushi Dukana. 18 yaşında bir erkeğim. Bir kız kardeşim var, annem ve babam çalıştığı için genelde yemeklerimizi ben hazırlıyorum. Derslerim gayet iyi, sınıftaki çocuklarla iyi anlaşıyoruz hatta galiba sevdiğim kız da benden hoşlanıyor. Bir ara açılmayı denemeliyim. Anlayacağınız, hayatın tadını çıkarıyorum.

Yine bir sabah saat 7'de alarmımla uyandım. Babam her zamanki gibi erkenden uyanıp gitmişti. Masadaki gazete gözüme ilişti, bugün 21 Haziran 1974 dünyanın dört bir yanında gölgeler oluşmaya başlamıştı.

Okula gitmemiz gerekiyordu bu yüzden gazeteyi bıraktım. Kardeşimle kendime nefis bir melemen hazırladım. daha sonra kardeşimi uyandırdım, yemeğimizi yedik ve onu okuluna bıraktım. Sonrasında ben de okula gittim.

Her şey sıradan bir gün gibi geliyordu. Dersler su gibi geçiyor gün bitmeye yaklaşıyordu. Öğretmeni dinlerken bir anda okulun çatısı uçtu. Hortum öğretmeni de çatı ile birlikte uçurmuştu. Cam kenarında olduğumdan cam çerçevesinin köşesine tutunabilmiştim ancak bütün arkadaşlarım havada süzülüyordu. Hortum başka tarafa gittiği zaman direk kardeşimin okuluna koşmaya başladım. Yolda hortumdan düşen parçalar ve insanlar adeta meteor yağmurunu andırıyordu. Onlardan kaçınarak kardeşimin okuluna gitmeyi başarmıştım ancak orada okuldan eser yoktu. Gazetede gözüme çarpan haberdeki gibi bir gölge okulun olması gereken dümdüz araziyi kaplıyordu. Etrafıma bakındım bütün binaların camları patlamış, çatıları uçmuş ve canlı kimse kalmamıştı. Korkuyordum ve ne yapacağımı bilmiyordum. daha sonra dev gölge küçülmeye başladı. Havada güneşin üzerinde siyah bir nokta bigi görünen bir şey vardı ve hızla buraya doğru geliyordu. Bütün gücümle koştum ve kendime güvenli bir şekilde izleyebileceğim bir bölge buldum. Yakın bir zamanda kapanmış bir benzinlik vardı ve yerin altındaki deposunun girişine bir insan sığabilirdi. Üstelik içi de boştu. Oraya girip kardeşimin okulunu izlemeye başladım.

Gökyüzünden konteynır gibi bir şey indi ancak tam yere çarpacakken bir şekilde aşağı doğru alev püskürterek hasar görmeden indi. İçinden iki adet garip görünen kişiler çıktı. İnsan gibi değillerdi ve ne konuştuklarını anlamıyordum. Daha sonra içlerinden biri bir alet çıkardı ve alette bir şeyler ayarlardıktan sonra bir butona bastı ve bir anda yok oldular.

Zaman geriye doğru akmaya başladı. Etrafımdaki her şey geri geri gidiyordu ancak hiçbir şeye dokunamıyordum. Olanları izlemekten başka bir şey yapamıyordum ve aklım almıyordu. Kendimi çimdikledim ancak bu rüya da değildi. Yavaş yavaş hızlandığı için bir süre sonra olanları takip edememeye başlasam da en son durdu.

Yanımda sadece okul çantam vardı ve ormanın ortasında yapayalnız kalmıştım.
Etrafa biraz bakındım ve gerçekten zamanda geriye gittiğimi fark ettim. Çıldırmama ramak kalmıştı ancak büyük bir cesaretle kendimi toparladım ve yaşamak için ihtiyacım olan şeyleri düşünmeye başladım.

Yavaş yavaş etrafı dolaşıyordum. Yere düşmüş çalı çırpıları topluyordum ve kendime su içebilmek için nehir arıyordum. Kendi kendime neden yanına bir çakı bile almadın diye düşündüm ancak artık pişman olmak için çok geçti. Yaşasın! Bir nehir bulmuştum ancak sevincimi bir anda şaşkınlık ve daha çok korku kapladı. Nehrin ortasında avlanan dinozorlar da vardı.

Okuldaki derslerinden hatırladığım kadarıyla ilk insan yaratılmadan önce, dinozorların nesli çoktan tükenmişti. Bunun anlamı ilk çağdaydım. İçimde çok azda olsa kalan bir insan bulma ümidi uçup gitmişti. Dinozor benim varlığımı fark etmeden hemen oradan biraz uzaklaştım ve temiz su için başka bir çözümüm olmadığı için nehire yakın ancak nehirden gözükmeyen bir yerde geniş tropik ağaçların yaprakları, otları ve çubukları kullanarak iğrenç bir çadır yaptım. Hava kararıyordu. Ateş yakmayı bir türlü beceremediğim için direk yattım. İyi ki hava yaz aylarındaki gibi sıcaktı.

Sabah yanımdan geçen bir otçul dinozorun yeri titretmesiyle uyandım. nehire gidip gizli gizli su içtim ve birkaç tanıdık görünen meyvelerden topladım. Er ya da geç etçil bir dinozorun saldırısına uğramam kaçınılmazdı bu yüzden kendimi savunmak için ilk önce kopardığım sopaları sivrileştirerek kendime cephane hazırladım. çantamın yarısı bu sivri sopalarla kaplıydı. Hala ateş yakacak bir yol bulmam gerekiyordu. Çantamdaki defterlerden birinde günlük tutmaya başlamayı düşündüm ve çıkarıp yaşadıklarımı yazmaya başladım.

Yazarken bir anda yağmur çiselemeye başladı. Çadırıma sığınmak için koşmaya başladım ancak çadırım bir dinozorun ayak izine dönüşmüştü. Ne yapacağımı bilmiyordum. Bir anda her şey dondu.

Çizer bu fantastik mangasının ilk bölümünü burada bitirdi. Kahvesinin son yudumunu aldı, bölümünü yayınladı ve uyumaya gitti. Gerçek dünyada şu anda 2004 yılında ve savaşın ortasındaydı. Yatağında yatarken bir anda çizerin odasına radyoaktif elementlerin bozukluğunu arttırarak karmaşadaki çarpışmalarda açığa çıkan enerji ile çalışan saldırıda kullanılan uçan tankın enkazı odasına düştü ve yakıt deposundan sızan karasız uranyum çözeltisi çizerin kağıdıyla temas ettikten sonra büyük bir patlama yarattı.

Bizim Rinkushi için ise her şey bir anda durdu. Hareket edebilen sadece oydu. Yağmur damlaları havada asılı kalmıştı. Hafifçe sağa baktı ancak gördüğü tek şey siyahlıktı. Siyahlığın yakınına gittikçe görüntü bozuluyordu. Ağaçların arkası sağı ve solu simsiyah olmuştu. Sanki bütün dünya gitmiş yerine 2 boyutlu bir resim gelmişti. Rinkushi siyahlığa doğru biraz yürüdü sonra sayfanın solundan karanlığa doğru atladı.

Düşmeye başladı ve kendini bir patlamanın enkazının ortasında buldu. Sanki bir meteormuş da gökten düşmüş gibiydi. Bir anda etrafını askerler çevirdi. Rinkushi teslim oldu ve askeri üsse götürüldü. Kendisine orada iyi davrandılar. Üzerinde bir ton test yapsalar da en son onun normal bir insan olduğuna karar verdiler ve bir kimlik verip dışarı bıraktılar.

Neler olduğunu anlamakta biraz zorlansa da Rinkushi bir insan bulabildiği için mutluydu. Bir an önce evine gitmek istiyordu. Belki annesi babasını göremese bile kardeşini çok özlemişti ve bir an önce ona gidip sarılmak istiyordu. Akşamüstü olana kadar herkesten yol tarifi istedi ve evini arayıp durdu ancak hiçbir şey bulamadı. En son sokaklarda boş boş dolanırken bir kafeye rastladı. Kafenin içinde bir kutu ve içinde insanlar vardı. Kafeye girdi ve büyük bir ilgi ile onu izlemeye başladı. Bir süre sonra kafenin sahibi bir şey sipariş etmesini istemek için yanına gitti.

- Afedersiniz.

- Ha? Şey, efendim?

- Siparişinizi alabilir miyim?

- Üzgünüm, hiç param yok.

- Ama burada oturmaya devam etmek için bir şey sipariş etmek zorundasınız.

- Sizden bir şey isteyebilir miyim?

- Ha? Nasıl yani?

- Şu kutudaki insanlara nasıl bir şey sorabilirim? Evime gitmeye çalışıyorum ancak bir türlü evimi bulamadım.

Kafe sahibi şaşırır.
- İyi de onlarla konuşamazsınız.

- Nasıl yani? Neden?

Ve sonrasında kafe sahibi ve Rinkushi konuşmaya başlarlar. Rinkushi başından geçenleri anlatır. Kafe sahibi büyük bir ilgiyle onu dinler. Önce kendisiyle dalga geçtiğini düşünür ancak daha sonra inanmaya başlar bu Rinkushi'nin haline acır. Ona kalacak bir yer ve kafede iş ayarlar. Rinkushi o günün akşamında kafe sahibi tarafından adeta kurtarılmıştır. Kendisine verdiği 1+1 dairedeki yatağına uzanır ve rüyalara dalar.

Ertesi gün sabah Rinkushi kafede çalışmaya başlar. İlk iş günü olacaktır. Bulaşıklar dünden yıkanmıştır bu yüzden kafeyi açmadan önce sadece sandalyeleri düzeltir, yerleri süpürür, masaları siler ve bardakların tozunu alır. Her şey hazırdır. Kafe sahibi sabah haberlerini dinlemek için televizyonu açar.

"
Uçan Tank, havada giderken gizemli bir şekilde vurulduktan bir mangakanın evine düştü. İşin ilginç tarafı ise evine düşmeden dakikalar öncesinde mangaka son yeni mangasını yayınladı. İşte karşınızda 2. bölümü asla gelmeyecek bir manga.
"

Rinkushi televizyonda gördüğü şeye inanamamıştır. Şaşkınlık içinde yere yığılır ve yanında durduğu lafenşn bıçak takımındaki bıçaklardan biri boğazına düşerek Rinkushi'yi öldürür.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 09, 2020 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Ben Neyim?Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin