Zilin çalmasıyla bulunduğum boşluktan geri çıktım. Kapının deliğinden baktığımda kimse yoktu. Kapıyı açtım, bakındım. Tam içeri girecekken yerdekileri gördüm. En sevdiklerim. Çiçekleri ve mektubu alıp içeriye girdim. Çiçekleri hemen vazoya koydum ve rahat koltuğuma tam anlamıyla yayıldım. Zarfı açtım ve okumaya başladım.
''Sanırım bu onunu denemem ve ben hala nasıl başlasam diye düşünüyorum. Neden gittin diye hesap sorarakta başlamak istemiyorum aslında. Sana söylemek istediklerim var Sevgi. Seni sandığın gibi dört aydır tanımıyorum. Yaklaşık bir senedir biliyorum seni. Kulübe kaydolma sebebim, dansı öğrenme sebebim, bu okula gelişim hepsi sensin. O yardım gecesinden beri her şeyim sensin. Psikopat diye düşünebilirsin belki benim için ama bil ki buna değdin. Gözlerine bu kadar yakından bakmama değdi hepsi.
Biraz geçtiğine göre hesap sorabilirim değil mi :) Neden gittin Sevgi? Neden? Benden mi, bizden mi neyden korktunda gittin?
Madem yüzüne söylememe izin vermedin bende yazarım bunları sana.
Sen o kadar ben oldun ki. Seni sevdiğimi sen hariç bütün her şeye anlattım. Dağ, deniz, insanlar, ağaçlar.. En çok çimenlere anlattım ama. Gözlerine bakıyomuş gibi bakıp anlattım onlara seni ne kadar sevdiğimi. Kaçma Sevgi. Çünkü bundan kendim kadar eminim ki biz yaşanmaya değeriz. Biz olmaya inan ki değeriz. Olmaz desende anlat bana olmazlarını. Mahrum etme beni kokundan, gözlerinden. Beni senden mahrum etme. Ben mimar adamım beni soktuğun hallere baksana :) Şair ettin beni be güzellik. Madem şair ettin bırakta yazayım şiirimi soluk almacasıya. Bırak dökülsün mısralarım kalbimden. Bizi bize bırak Sevgi.''
Göz yaşlarımı kontrol edip nefes alabildiğim zamana kadar bende seni seviyorum okyanus gözlüm diye ağladım. Seni yudum yudum içmeyi istemez miyim sanıyorsun? Kaç kere okudum bu mektubu, sayamadım. Sonra Sevgi hala burda oturmuş neyi bekliyorsun? dedim kendime. Bunu dememle hazırlanmak için odaya koşmam arasında zaman bile kalmamış olabilir. Seni seviyorum Kerem. Yaşamış olduğum bütün iğrençliklere rağmen seni seviyorum.