One Direction Türk Olsaydı

Tüplü ve Öfkeli

Tek Bölümlüktür. Ayrıca tekrar uyarıyorum, kesinlikle eğlence amaçlıdır!

Arkadaşlar, bu arada aynı isimde başka bir kitap daha varmış. Yanlış anlaşılmasın, sadece isimler aynı. Sonradan fark ettim.

Bol kahkahalı okumalar!

-One Direction Türk Olsaydı-

Elindeki tespihi sallayarak kroluğunu konuşturan Zayn, kendi gibi kro arkadaşlarının yanına sarsak adımlarla ilerledi. Harry her zamanki semt oturuşuyla kaldırımda sokaktan geçen kızlara laf atıp ıslık çalıyordu. Niall, yeni aldığı yeşil fosforlu eşortmanlarıyla telefona gömülmüş yeni yaptığı manitasıyla mesajlaşıyor, Louis elindeki sigarayı dudaklarına götürüyor, Liam ise omuzlarındaki dede yadigârı ceketiyle etrafı süzüyordu.

Zayn elindeki tespihi sallaya sallaya onu yeni fark eden Liam'a yaklaştı. "Şşt, babaaa, senin kızı az önce bir delikanlıyla gördüm. Hayırdır?"

Liam sinirlendiğini göstererek kaşlarını çatarken Harry kız kesmeyi bırakmış, Louis sigarasını yere atıp ezmiş, Niall'da onlara dönmüştü.

"Ne diyorsun lan!? Bacıma yaklaşanı sikerim uleyn!" Dilini ağzının içinde kıvırırken iki yanında sallanan elleri yumruk olmuştu. "Nerde o it!"

Zayn genzinden gelen sesle yere tükürürken tespihi elinde çevirerek 'takip edin' dercesine boştaki elini sallayarak omuzlarında kabaca sallanan ceketi düzeltmişti.

Hepberaber 'sokaklar bizim, keseni keseriz' edasıyla emin adımlarla yürüyorlardı. Polat Alemdar misali kıstığı gözleriyle gruba liderlik yapan Liam, yumruk yaptığı elini kaşınan avucuna gömdü. "Bacımıza yazana bende yazarım yavrum. Bekle beni sebastian."

Niall umursamadan tekrar telefonuna gömülürken sevgilisinden gelen mesaja karşılık ne yazabileceğini düşündü. Uzun zaman sonra ona dayanabilen bir kız bulmuştu. İsmail YK'nın 'Facebook' adlı şarkısından gaza gelerek Face'den tanışmıştı kızla. Neredeyse üç gündür konuşuyorlardı ve bu Niall gibi bir apaçi için çok uzun bir süreydi. Şimdide kıza romantik bir mesaj atıp onu kendine bağlaması gerekiyordu. Grupta kızlarla arası en iyi olan Harry'ydi. Belkide ona sormalıydı.

Burnunu serserivari bir biçimde işaret parmağıyla silerken, Nokia 3310'dan farkı olmayan, babaannesinden miras telefonunu tuttuğu koluyla Harry'yi dürttü. "Lan Harry, senin kızlarla aran iyi, benim manitaya ne yazsam lan. Trip atıp duruyor şerefsiz. Oğlum, aylardır kız yüzü görmedim, hep 'sağ el forevır' diye yaşadık. Ama yetti be abi, bu kız giderse mahalledeki itibarım mahvolur. Annem bile şüphelenmeye başladı lan."

Harry ukala bir biçimde, arkaya doğru jöleyle yatırdığı saçlarını düzeltti. "Senin itibarın mı vardı lan?"

Niall "Lan iyi bir yardım istedik amına koyayım." diye homurdanırken Harry, Niall'ın ensesine bir şaplak indirdi.

"Şaka yaptık lan dızo. Ne karı gibi trip atıyon?"

Niall sabırsızca gözlerini devirdi ve gözüne düşen saçlarını parmaklarıyla nazikçe kavrayarak yana kaydırdı. Ki bu onun, apaçiliğini kanıtlamaktan başka birşeye yaramamıştı. "Yardım ediyor musun, etmiyor musun?"

"Tamam lan. 'Kalbinde yer yoksa güzelim, ayakta da giderim' yaz. Buna hiçbir kız dayanamamıştı." dedi Harry hava atarak.

Başından beri ağzını açmayan Louis alaylı gözlerini Harry'ye çevirdi. "Kızların seni neden iki güne terk ettiği anlaşıldı. Öyle laf mı olur lan? 'Ölüme gidelim dedin de mazot yok mu dedik' yaz. Sen bana güven kanki."