-intihar-

50 14 4
                                    

Oli Nicolas'ın Anlatımıyla

Kapımın çalmasıyla ayağa kalkıp kapıya gittim. Kapıyı açtığımda karşımda Carlosu gördüğümde kalbimdeki çocuk gülümsedi.

-merhaba Oli nasılsın?
-sence nasıl görünüyorum?
-üzgün.
-o zaman öyleyim.
-tamam gel hadi bak seni bir yere götüreceğim. Dedi ve bana elini uzattı.
Elini tuttum ve beni nereye götürebileceğini düşünerek yanında ilerliyordum.

Bir cafeye geldik. Dışarıya oturduk ve kahvelerimizi yudumlarken etrafı izliyorduk.

İleride gördüğüm gölgenin  Liana olmamasını dileyerek bakıyordum. Carlos beni gördü. Baktığım tarafa yönelince Lianayı gördü.
-bir saniye hemen geliyorum dedi ve cafenin karşısındaki parkta dolaşan Liananın yanına gitti.

Gözümü onlara diktiğimde konuştuklarını gördüm. Donuk gözerle onlara bakarken hoşlandığım kişinin başkasını seviyor olması canımı acıtıyordu.

O sırada sanki kalbime bir bıçak saplanmıştı. Elim kalbime gitti. Üzerine acısı geçsin diye bastırdım. Acıyla kıvranırken ölmemek için bir neden arıyordum.

Ölmemek için bir sebep? Bir yaşama nedeni? Ailem mi? Ailem öldü. Sevdiğim mi? O beni öldürdü. Artık hiç bir şey kalmadı. Bu düşüncelerle ayağa kalktım. Hala acısını bana yaşatan kalbime aldırış etmeden Carlosa gitmek istediğim ile ilgili bir işaret yaptım.

Yanıma gelip beni evimin kapısına kadar arabasıyla götürdü.
-teşekkür ederim sözcükleri çıktı ağzımdan.
-rica ederim istersen yarın birlikte takılabiliriz.
Gülümsedim
-af edersin yarın yanında olmayacağım. Yani görüşemeyeceğiz.
-niye?
Bir yalan uydurup
-ee yarın Fransa'ya gitmeliyim.
-peki tamam o zaman ben gitmeliyim dedi ve kıymetlisinin yanına dönmek üzere yola çıktı.

Ben gittiğinden emin olduğundan sonra çatıya çıktım ve bulduğum en yüksek yere tırmanıp kollarımı iki yana açtım. Rüzgar ruhuma son kez işlerken Carlosun beni yere yapışmış belki parçalanmış kanlar içinde yatarken göreceğini düşündüm. Daha az üzülecekti. Çünkü beni ölürken görmeyecekti. Öldüğümde görecekti. Korkacak bir şey yoktu zaten ben hep ölüyordum bir kez daha ve son kez ölecektim.

Kendimi bıraktım rüzgar beni kucakladı ve yere düşmeme engel olmadan esti. Beni kimse tutmadı. Carlos dahil bana kimse bakmadı. Ben kanlar içinde yatarken üstümdeki beyaz tişört kırmızıya boyanmıştı. Kafamdan boşanan kanlar yerde ve üzerimde dağılırken karanlığa gömüldüm.

Carlos Henry'nin Anlatımıyla

Lianayı görememiştim. Sanırım... için gitmişti... ne için gitmişti ki? Neyse bende Oliye gitmeye karar verdim sonuçta yarın neden Fransa'ya gidecek merak ediyordum. Bunu soracaktım.
-oli derken kapıyı tıklatıyordum. İçeride kimsenin olmadığını anladım. Şaşırmıştım. Sonuçta onu buraya bırakmıştım ve o bana uyuyacağım söylemişti.

Ayakkabılarının içini karıştırmaya başladım. Elime anahtar çarpınca mutluluktan ölebilirdim. Hemen kapıyı açıp içeri girdim.
Odasına girmeden kapıyı tıklattım. Ses gelmeyince
-Oli orada mısın? Dedim.
Ses gelmeyince içeri girdim.

Yatağında ki şişkinliğin o olduğunu düşünerek
-buradaymışsın Oli buldum seni bana neden cevap vermedin. Dedim.
-...
-Oli?
-...
Tekrar
-Oli? Dedim ve yorganı hızla kaldırdım. Karşımda gördüğüm yastıklarla şoke olmuştum.

O burada değildi.
-nerdesin Oli nerdesin?
Burada değildi. Belki hava almak için dışarıya çıkmıştır diye düşündüm ve dışarı çıktım. Bir yandan "Oli" derken diğer yandan da etrafa küçük adımlarla ilerliyordum.

Gözüm evin yanında yerde kanlar içinde yatan kadına gitti. Yüzüne gelen siyah saçları korkarak araladım ve karşımda Oliyi görünce koca bir çığlık attım. Çığlığım Paris'in tenha sokaklarında yankılanıyordu...

Bu yeni kitabımı uzun yapmaya çalışacağım. En az 20 bölüm olur herhalde. Neyse. Bu arada bu kitaptaki karakterler Parisli. Son cümleden de anlayacağınız üzere.

Bu kitapta olaylar olaylar. Okurken arada uçup kalp krizi geçirebileceğiniz bölümler de olacak.

Neyse hadi Allah'a emanet olun. Bakın diğer bölümde sizi bekliyorum. Bays ❤️❤️❤️

Toplam 518 kelime.

Ölüm Çiçeği Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin