Sam annemin verdiği alışveriş listesini acilen halletmemiz gerektiğini söyledi. Sokağın köşesindeki markete girdik ve önce ihtiyaçları, geriye kalan parayla ise ıvır zırır aldık. Ağır poşetlere elimi sürmeme izin vermeden iki kardeş yüklendiler.
Dean ile ben koltuğa yığılıp kalırken Sam, soluklanmadan aldıklarımızı yerleştirmeye başladı. 4 katı çıkmak kolaymış gibi birde yukarı torba taşımıştık. -taşımadan bile yorulmuştum- Sam'in üzerinize ketçap sıkarım demesiyle ikimizde koltuktan oflaya puflaya kalktık. Dean müzik setini kurcalamaya başladığında onun yanına gittim ve istediği kanalı açması için ona yardım ettim. Bana gülümsemesine alırmadan mutfağa girip Sam'in yapmamı istediği şeylere uymaya başladım. Dean de söylenerek yanımıza geldi.
Herkes bir işin ucundan tuttu. Ben makarna yaptım. Sam patates ve köfte kızarttı, Dean ise salata yaptı. Yemeklerle uğraşırken çıkan şarkının ritmine göre hareket ediyor, sözlerini bildiğimiz yerleri bağıra bağıra söylüyor ve gülüşüyorduk.
Yemeklerin hepsi hazır olunca masayı hazırladım ve hızla tabakları yerleştirdim. Şarkının ritmi yükseldikçe elimde tabaklarla dans ederken buluyordum kendimi. Dean mutfağı toplarken şarkının söylerini mırıldanıyordu. Sesi o kadar yumuşaktı ki.. Bir an sadece durup dinledim. Ardından fark edilme riskini göze alamayarak işime devam ettim. Müziğin sesini kıstım ve yemekleri masaya getirdik. Sam soluma Dean ise sağıma oturmuştu. Yemekleri sohbet ede ede afiyetle yedik. Masayı toplayıp ortalığı temizledikten sonra saat altıya geliyordu. Gün ne çabuk bitmişti.
Sam film izlemeyi teklif etti. Bizde kabul ettik ardından internetten bulduğu bir korku filmini açtı. Ivır zıvırları hazırladım ve koltuğa yerleştik. Sam'in ışıkları söndürmesi hoşuma gitmemişti. Laf ettiğimde
''Film böyle izlenir güzellik.''
Güzellik deyişinin ardından Dean ve ben gerilmiştik. Güzellik diye seslenilmeyeli uzun zaman olmuştu.
Sam gerildiğimizi anladığında bozuntuya vermemek için elindeki jelibonlarla oynamaya başladı. Konuya aldırış etmeden filmi izlemeye koyuldum.
Film kötü ruhların insanları rahatsız etmeleriyle ilgiliydi. Ne yalan söyleyeyim.... Korkunçtu. İnsan görmediği şeyden korkardı. yani kesinlikle ben korkuyordum. Aniden ortaya çıkan hayalet yüzünden ufak bir çığlık atıp Sam'e sarıldım. Sam ve Dean keyifli birer kahkaha patlattılar. Dean''Bundan koktuğuna inanamıyorum.'' kahkalarla karışık bir ses tonu ile tepkime karşılık verdi.
''Korkmadım canım zaten sadece biraz ürktüm.'' diyerek karşılık verdim.
Filmin her korkunç sahnesinde Sam ve Dean gülüyor ben ise daha çok korkuyordum. Film boyunca Sam'in kolları arasından çıkmadım. Dean e baktığımda bana bakıp iç geçirirken yakalamıştım. Bozuntuya vermedim ve filmi izlemeeye devam ettim. Film bittiğinde,
''Berbattı.'' dedi Dean. Sam de onu destekledi.
''Neden kemiklerini bulup yakmadıklar ki?'' diye söylendi Sam.
''Senin yüzünden.'' dedi Dean. Sam soru sorar gibi kaşlarını kaldırdı.
''Böyle aptal bir film açmasaydın. Şuan bunu sorguluyor olmazdık.'' dedi Dean ukala bir tavırla. İkisinin tartışması üzerine güldüm ve televizyonu açtım. Kanalları taradık ama hiç bir şey bulamadık. Saat gece yarısını geçmişti. Dean televizyonu kapattı ve radyoyu açtı. Slow müzikler açılan bir kanal buldu. Sessizce dinlediğimiz bir kaç müzik ardından Sam,
''Ben yatıyorum.'' direk karşılı vermemi beklemeden odadan çıktı. Radyo da
Neyo 'nun 'So sick' şarksı çalıyordu. Kendimce şarkıyı dinleyip gitmeye karar verdim. Şarkının sözlerini fısıltıyla eşlik ederken Dean birine mesaj atmakla meşguldü. Şarkı bitti ve spiker konuşmaya başladı. Kalkmaya yeltendiğim sırada.''Gitme.'' dedi.
''Ne oldu?'' dedim umursuz olmaya çalışarak.
''Dinle.'' Spiker insanların birilerine olan özleminden bahsettikten sonra,
''Çok sevdiğim bir dostum var. Büyük bir özlem çekiyor... Aradaki mesafeleri kapatmak için Penny'den You and Me şarkısı, dostum ve sevdiği kız için gelsin.'' dedi ve şarkı çalmaya başladı.
''Ash?'' dedim gülerek.
''Ta kendisi. Bizim şarkımızı çalmasını istedim ondan. Dans et benimle lütfen.''
İlk başta tereddüt ettim. Ama yenik düştüm. -her zaman ki gibi- Elini uzattı ve ayağa kalktım. Vereceğim tepkiden korkarak elini belime götürdü. Sıcak elleri tenimde gıdıklanma hissi oluşturmuştu. Gözlerimi gözlerime kitledi. ben daha fazla dayanamayarak gözlerimi gözlerinden kaçırdım. Hafif hafif sallanmaya başladık. Başımı göğsüne yasladım. Ağır ağır adan kalp atışlarını duyabiliyordum. Şarkının sözlerini kulağıma fısıldamaya başladı.
''İf the starts dont shine , if the moon want rise if ı never see the setting sun again... nobody baby but you and me...'' Şarkı bitti...
''Sadece sen ve ben.'' ve ekledi.
''Sadece ikimiz..''
Başımı kaldırdım ve göz göze geldik. Ash
''Umarım gönlünü almışsındır adamım yoksa iyi bir dayayağı hak ettin.'' ikimizde güldük.
''College'dan A real hero şarkısını gerçek kahramanlar için çalıyorum.''
Ellerimi boynuna doladım. İki eliyle belimi kavradı. Başımı tekrar göğsüne dayadım. Kalp atışlarının şarkıya eşlik edişini dinlemeye başladım. Çenesini başıma dayadı ve sallanmaya devam ettik. Sıradaki şarkıya geçmeden önce.
''Real Hero'' dedim. Göz bebeklerine bakarken.
''You and me'' dedi. Birbirimize hiç bitmeyecekmiş gibi gelen uzun bir süre boyunca baktık. Beni hızlı bir hamleyle kucağına aldı ve odaya yöneldik. İkimiz içinde uzun bir gece olacağı kesindi.