Umarım beğenirsiniz. İyi okumalar *-*
********
Yaşadığımız dünya, Baekhyun'un dışı süslü ve içi güzelliklerle dolu kitapları gibi değildi artık. Ülkeler arasında çıkan savaşlar ve savaşlarda kullanılan yüksek radyasyonlu silahlar, içinde bulunduğumuz dünyayı da tam anlamıyla mahvetmişti. Şehirler yanıp kül oldu, insanlar daha önce yapamadıkları şeyleri yapabilmeye başladı ve en kötüsü de artık daha acımasız bir topluluk olmaya başladık. Bu acımasızlığa; uygun olgunluğa eriştiğimizde biz omegaların, liste adı verilen illet bir buluşta belirip bizi isteyen beta ve alfaların kısa süreli zevk makinaları olmamızı örnek verebilirdim. Bizi sanki kurbanlık koyun seçercesine seçip hayatlarımızdan koparıyor ve ister çocuk yapmak için; isterlerse de öylesine, sadece zevk için kullanıyorlardı. Hatta dahası; hükümet bizi aile geçmişimize, beden ve akıl sağlığımıza göre o listede bir sıralamaya sokuyordu. Bu durum korkunç görünse de hepimiz alışmıştık gerçi.
"Luhan hyung! Lütfen hayaller kurmayı kesip bize yemek yapmamızda yardım eder misin!?" Hayal kurmuyor, sadece her günkü gibi büyük bir karamsarlıkla hayatımızın nasıl bu hale geldiğini düşünüyordum... Ama bunu Tao'ya söylersem bana yine kızacağını bildiğimden sessiz kalmıştım.
"Geliyorum! Bekle bir saniye!" Yatağımdan kalkıp odamdan çıkmış ve merdivenleri inmiştim.
Tao, her zaman akşam yemeği konusunda bize karşı biraz katı davranıyordu. Aslında sadece akşam yemeği için değildi bu... Olur da eşleşme seremonisi yüzünden aramızdan birisi akşam yemeğine dönemezse diye korktuğundan böyle yapıyordu ve bu yüzden de birlikte geçirdiğimiz her anı, sonu ne zaman gelir umursamadan mükemmel geçirmek için uğraşıyordu. Görünüşü ve tavırları sert dursa da aslında çok duygusal olduğunu biliyordum.
"Geldim." Mutfağa ulaştığımda oldukça odaklanmış görünen ikiliye bakarken söylemiştim.
"İyi. Şimdi salataya salatalık doğramaya başla." Dudaklarımı büzüp denileni yapmak için yıkanıp konmuş salatalıkları, yarısı hazırlanmış salata kâsesinin yanına taşıdım. O sırada Kyungsoo da ellerini kurulayarak bana dönmüştü.
"Baekhyun hangi cehennemde? Yine o saçma kitaplara mı daldı yoksa?"
Ona kaşlarımı çatarak baktım.
"Birkaç yıl öncesine kadar sen de öyleydin Kyungsoo... Ona karşı bu kadar sert olma." Söylediklerimden sonra kalın kaşlarını çatıp kaynayan suya bakmak için ocağa ilerledi.
"Evet, öyleydim... Ama artık hayatın gerçeklerine alışmak zorunda. Ne sanıyor ki? Beyaz atlı bir prensin çıkıp onu bu sefil hayattan kurtaracağını falan mı? Aramızda en küçük olan Tao ama o bile artık hayatın gerçeklerini kabullenmiş durumda."
Buruk bir tebessümle, başımı kestiğim salatalıktan kaldırıp Kyungsoo'ya çevirmiştim. Gereksiz yere sinirleniyordu.
"Bırak istediği gibi davransın, bırak istiyorsa hayal dünyasında yaşasın. Evet... Dediğin gibi hayat, okuduğu kitaplardakinden çok daha farklı ama zaten bir gün bu acı gerçekle yüzleşecekse, ben bunun olabildiğince uzun zaman sonra gerçekleşmesini tercih ederim. Şimdi onu, bu sahte mutluluğundan koparıp almamıza gerek yok. Listeye girince hepimiz yeteri kadar üzüleceğiz zaten."
Homurdansa bile haklı olduğumu bildiği için susmuştu. Salatalıkları doğramayı bitirdiğim sırada konuşan Tao'nun sesi, sessizleşmiş ortamı bir anda bıçak gibi kesmişti.
"Belki listede yine belirmezsiniz..." Kyungsoo da, ben de ona bakmıştık. "Yıllardır ikiniz de listede belirmediniz. Annemiz birkaç kez düşük yaptığı için aile statümüz pek iyi de değil. Yani demek istediğim şu... Belki de şimdilik güvendeyizdir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The List - HunHan 🍁
FanfictionYıl 2198... İnsan popülasyonu, nükleer savaşlar yüzünden giderek azalırken yerine başka bir tür evrilmeye başladı. Atalarımızın gerçekleştirmesi mümkün olmayan bazı yetileri, bizlerin bedeninde görülebiliyordu artık... Ve uzun bir süredir etnik, din...